El-Bari İsm-i Şerifi Ve Saatler

MEHMET ALİ BAL

MEHMET ALİ BAL
El-Bari İsm-i Şerifi Ve Saatler
 
Esma-ül Hüsna’dan El Bari Yarattıklarını benzeri olmaksızın, bir kalıptan döker gibi kusursuz ve noksansız yokluktan varlığa çıkaran” anlamına gelmektedir. Allah (cc) her yarattığını, bir örneği ya da bir ana maddesi olmadan, başka herhangi bir sebep bulunmaksızın, şifreleri ve hayatiyeti sadece kendisine ait bir tarzda düzgün ve kusursuz bir şekilde yaratandır. Bütün varlıkların uyumunu ve aralarındaki dengeyi sağlayandır. Her canlı varlıkta tüm uzuvlarını birbiriyle uyumlu hale getirdiği gibi o canlı varlıkla yaşadığı ortamı ve belki de bizim bilemeyeceğimiz başka dünyaları kusursuz biçimde uyumlu ve dengeli yaratmıştır.
 
Kelime anlamı olarak Be-ra-e kökünden gelmektedir. Yalın haliyle “Yaratmak” manasındadır. Ancak kelimenin diğer anlamlarına da baktığımızda başta da ifade ettiğimiz ıstılah manasının da içinde gizli bir şekilde “Temize çıkarmak, aklamak, masumiyetini belirtmek, hak vermek, vb.” anlamlarda da kullanılmıştır. Kuranı Kerimin yüksek beyanları içinde ise kelimenin asli ve parlak anlamlarını, yakın kelimelerini görmek mümkündür.
 
Bizim akidemiz çerçevesinde, Allah (cc) El-Halık ismiyle insanları ve tüm varlıkları yaratmış, El-Bari ismiyle de onların her birine diğerinden farklı kusursuz, özgün bir şekil vermiştir. Kuran’da bu yaratılış mucizesini birçok yerde çok etkileyici biçimlerde okuruz. Bazen de meselenin asli kaideleri belirtilip, yalın haliyle Allah’ın (cc) keyfiyeti bizce tamamıyla bilinmeyen yaratması anlatılır. “O Rab ki seni yarattı, ardından düzgünleştirdi ve (azalarını) denkleştirdi ve dilediği şekilde seni terkip etti” (İnfitar, 7). Burada, “Yarattı” fiilinden sonra, “Sevva” (Tertip, tasarım, düzgünleştirme) ve “Adele” (İtidal üzere mutedil kıldı, düzen üzere seni dengeli (uyumlu), sağlıklı kıldı) kelimeleri kullanılmıştır.
Takiben de “Seni dilediği herhangi bir surette terkip etti” (İnfitar, 8) buyurulmuştur. Burada da ana fiiller olarak “Diledi” ile “Terkip etti, tertip etti, farklı şeyleri bir araya getirdi” fiillerini görmekteyiz. Şu halde Bari ism-i şerifinin bu fiiller ve tasarruflarla bir ilgisinin olduğunu anlamak mümkündür. Buna dair en birleştirici ifade “Terkip etmek, Halık İsminin bir tecellisidir. Denkleştirmek ve düzgünleştirmek ise, Bari isminin tecelli bulmasıdır. Suret vermek ise Musavvir isminin tecelli bulmasıdır ifadesidir.
 
Allah’ın (cc) her yarattığı canlının yaşadığı çevreye ve yaşayış amacına uygun bir şekilde yaratıldığını görebiliriz. Takiyüttin Mengüşoğlu’nun bir biyoloji bilgininden iktibas ederek belirttiği gibi “Darwin’in dediği gibi zayıf veya kuvvetli türler, gelişmiş veya gelişmemiş türler söz konusu değildir. Yaşadığı çevreye en iyi uyum sağlayan türler söz konusudur”. Hayvanlar âlemine baktığımızda, canlılar ile yaşadıkları çevre arasındaki uyumu, dengeyi ve birbirini tamamlama olgusunu açıkça gözlemleriz.
 
Allah (cc) bütün evren gibi biz insanların organlarını da tam bir ölçü ve dengede yaratmıştır. Evrendeki denge ve ölçü Rahman, 7. Ayetiyle ne kadar güzellikle ve açıklıkla hükmedilir: “Ve O, gökleri yükseltti ve (Her şey için) bir ölçü koydu”. Aynı ölçüyü yerkürenin içinde, uzayda ve galaksiler arasında, oradan gözün göremeyeceği kadar küçük dünyalar içinde görmek mümkündür. İlim ve tefekkür de zaten bu ölçüyü araştırmaya matuf değiller midir?
 
Allah’ın (cc) El_Bari ism-i şerifinin başta belirttiğimiz kelime manasına yakın mücerret manalarını ve olgularını Kuran’da okumak mümkündür.Ey iman edenler! Sakın sizde Musa’ya eziyet edenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu, dedikleri şeylerden temize çıkardı, beri kıldı. O Allah’ın yanında şerefli idi.(Ahzap 69). “Temize çıkarmak, beri kılmak” manaları hatta Allah’ın yanında “Şerefli” olması El Bari isminin tecellisi, tezahürüdür. El Bari isminin tezahürüyle Allah (cc) inananları, peygamberlerini (as) kâfirlerin ve müşriklerin tuzaklarından, saldırılarından korumuştur. Bu tuzak ve saldırılar fiziki saldırılardan ziyade Hazreti Yusuf’un (as) maruz kaldığı iftira, Peygamber Efendimize (asm) peygamberliğinin ilk yıllarında atılan iftiralar, Hazreti Aişe Validemize (ra) atılan iftira gibi mecazi saldırılardır. Allah (cc) El-Bari İsminin tecellisi ve tezahürüyledir ki, iftira atanlar kendi iftiralarında boğulmuşlar, o tertemiz peygamberler ve inanmış insanlar ise daha dünyada iken Allah (cc) tarafından tertemiz olduklarıyla müjdelenmişlerdir.
 
Burada şunu da ifade edelim ki, yukarıdaki belirttiğimiz iftira veya inkâr etmeler, Allah’ın (cc) bizatihi görmesine, işitmesine ve bilemediğimiz şekillerde muttali olmasına karşı bir terbiyesizliktir. Bunun yanında, El Bari ismi gibi tecellileriyle her şeyi kusursuz ve özgün ve dengeli yaratması, iyiliğin iyilik sahibiyle, faziletin fazilet sahibiyle uyumlu olması gibi bir mükemmellikte tasarlaması hakikatine karşı saygısızlıktır. Doğrudan Allah’ın (cc) Zatı Bari’sine iftiradır, inkârdır.
 
Bari İsmi Şerifi üzerine sayısız yorum yapılabilir. Ancak, tashihini ilim sahiplerinden istirham ederek, bazı düşüncelerimi de paylaşmak istiyorum. Bunların başında da Allah’ın (cc) Kuran-ı Kerim’de kendini anlatmasındaki El Bari İsminin tecellileridir ki, İslam Akidesinin özünün özünü teşkil etmesi açısından çok önemli bulmaktayım. Şöyle ki, bazı bozulmuş semavi dinlerin kitaplarındaki ve milletlerin eksik inanışlarındaki hâşâ “Kusurlu yaratıcının” İslam Akidesinde tamamıyla reddedildiğini görmekteyiz. Tevhit kelimesindeki “La” nefyi (Olumsuzlaması, reddi) bütün eksik ve sakat inanışları reddetmektedir.
Bundan sonra da Allah (cc) kendini Kuran-ı Kerim’de o kadar hiçbir eksik yön bırakmayacak şekilde esaslı ve kapsamlı, hiçbir şüpheye ver vermeyecek şekilde kesin ve yalın anlatmaktadır ki, her okuduğumuzda hayrete düşmekte, her tefekkürümüzde yenilenmekteyiz. Dilerim çok haddi aşan bir söz olmaz, El Bari İsminin tecellisini Esma-ül Hüsna’nın ve Hakiki Rab akidesinin tertip ve tasarımında ve dengeli bir şekilde inşasında da okumaktayız. Allah akidesi, tevhid-i hakiki inancı zaten diğer bozulmuş inançlardaki telakkileri reddetmektedir, bunda hiç kuşku ve tereddüt yoktur. Burada vurgulamaya çalıştığım husus, Allah (cc) kendini o kadar cami ve kusursuz anlatmaktadır ki, bu inkârcıları reddetmeye matuf olduğu kadar, inananlara da kendini mükemmel, kusursuz ve özgün bir şekilde anlatmaya da matuf görünmektedir. Doğrusunu Allah (cc) bilir.
 
Bazı ifrat tutumlarına rağmen Kelamcıların tarih boyu ilimleri ve tartışmaları El Bari isminin tecellisini en yüksek düzeyde tevhit akidesinde görmeye matuf değil midir? İslam akidesi ve düşüncesi serapa uyum, itidal, adalet ve kusursuzluk demektir. Kelamcılar bunun yansımalarını İslam akidesinin Yegâne Sahibi ve Yaratıcısını anlamak ve tarif etmekte bulmaya çalışanlardır. Bu beyhude bir çaba değildir elbette. Zira akidenin en temel noktasında bir uyum, denge, kusursuzluk ve özgünlük olacaktır ki, diğer alanlarda da bunun tezahürleri araştırılabilsin, inşa edilebilsin.
 
Gerçekten de “Uyum, kusursuzluk, denge ve özgünlük” kavramlarını varlıkla ve yaratılış ile münasebet içinde düşünürsek, bu kelimelerin en mükemmel ve doğru düzeylerini nasıl bulabiliriz? Nasıl bir Rab (cc) olmalıdır ki, El Bari İsmi hakiki anlamıyla tecelli etsin? Kevni yaratılıştan dinlerin ve peygamberlerin gönderilmesine, medeniyetlerin inşasına, insanın hayatının biçimlendirilmesine, güzelliklerinin araştırılmasına kadar milyarlarca sahada El Bari isminin hakiki manada tecellisi Tevhit akidesinin kabulüyle olabilir. Her şey Allah’a (cc) bakan yüzleri ve yönleriyle mükemmel, O’nun (cc) koyduğu ölçüler içinde dengeli olabilirler. Allah dışında bir başka bir güç veya varlık farz muhal bu denge ve kusursuzluğa ortak düşünülse, bu eşsiz mimari dağılır, düzen yıkılır, inkârcılığın karanlıklarına dökülürdü bütün varlık. O halde El Bari İsm-i Şerifinin tecellilerinin en yüksek noktası tevhit noktasıdır. Allah’ın (cc) diğer İsimleri gibi El Bari İsmi de öncelikle Tevhit Akidesinin içinde, mimarisinde, tezahüründe bir mana ifade etmektedir.
 
Allah’ın Birliği (Tevhit Akidesi) İslam Hayatının, sanatının, idaresinin, vb. her şeyinin esasıdır, temelidir, varlık nedenidir. Her ölçü ve güzellik ve denge Tevhit akidesinin ruhunda gizlidir, vardır.
 
Tevhit akidesinin imana yönelik tezahürlerine mazhar olunursa Marifetullah (Allah’ı (cc) bilme) arşına çıkılır. Tevhit akidesinin hayata yağan tecellilerinden nasiplenme olursa El Bari isminin bereketine nail olunur ümidindeyim.
 
Ancak, El Bari isminin Tevhit Akidesi merkezinde hayatımıza hayat olması lazımdır. Akide ile hayat arasında El Bari isminin tecellilerine tezat teşkil edecek bir aykırılığın olmaması gerektir. Uyum, denge ve kusursuzluk akide ile müntesiplerinin hayatı arasındaki kuvvetli bağlarla temin ve inşa edilebilir. Bu çerçevede bir Fıkıh tarifi yapacak olursak; akide merkezindeki kaidelerin hayatımıza hayat olmasıdır denilebilir. Elmalı Hamdi Yazır da “İslam’ın kurallarını yaşayabilecek şekilde bilmeye Fıkıh” demiyor mu? O halde din özellikle de bizim açımızdan İslam Dini hayattan ayrı bırakılmış, kaidelerine uyulmayan bir ölü din değildir, olmamalıdır. İslam Dini dediğimizde müntesiplerinin herkesten çok kurallarına uyduğu, yaşattığı bir tecrübi ve ilmi saha anlaşılmalıdır. Anlaşılmalıdır ki, El bari İsminin tecellilerine mazhar olalım. Allah (cc) dualarımızda istediğimiz “İzzetli, şerefli, medeni, yüksek bir İslam hayatını” bizim hayatımıza bahşetsin, yaratsın.
 
Son olarak, El Bari İsmi Şerifinin sanat, medeniyet, siyaset, üretim ve ticaret gibi maddi alanlara tecellisi ve bağlayıcı yansımalarını vurgulamak istiyorum. Öz ve son ifade olarak denilebilir ki, El Bari İsminin hem akide hem de hayat anlamında en kapsamlı ve hakiki bir şekilde Allah’ı (cc) bilmeye götürdüğü nokta İslam Medeniyetinin zirve noktası olacaktır. Çünkü bu noktada her şey ölçülü, dengeli, kusursuz ve mükemmel olacaktır. Bunun ilk aşaması da insanın bizatihi kendisinin manevi, akli, hissi, ruhi ve ameli planda ölçülü, dengeli, kusursuz ve mükemmel olmasıdır.
 
İşte bu yüzden insanın yaşayışında, düşünüşünde, hissedişinde ölçülü, dengeli, kusursuz ve mükemmel olma sürecinde başarıyla yol alması öncelikle zamanı ve El Bari ism-i şerifinin zamandaki tecellisini idrak etmesiyle mümkündür.
 
Bu idrakin sırrına erenler için zaman değerlidir ve bu nedenle zamanı kusursuz ve doğru ölçen saatler de…
Zamanın her anı o saatlerle idrak edilir.
 
Onun için bizler de, bizatihi kendisi manevi, akli, hissi, ruhi ve ameli planda ölçülü, dengeli, kusursuz ve mükemmel olmaya çaba gösteren dostlar için onlara yakışır bir şekilde saat sektöründe hizmet vermeye çalışıyoruz. Seçtiğimiz saat ve ürünlerin, aksesuarların ölçülü, dengeli, kusursuz ve mükemmel olması için hep bir arayış içindeyiz. Bu arayışa sizi de davet ediyoruz efendim…
 
 
ROTAP- banner-

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir