TALİP HALLAÇ
Takatim Kalmadı
Bende kalmadı hiçbir şey
Kâbe’min duvarlarını örmeye takatim kalmadı
Çürüdü, çenemin yaprakları
Çayın küfrüne şeytan eyledim şekerleri
Deminden çaldım, suyundan azdım
Yangınım zor geldi, soğuk ile kandım
Dumanın haddi aşacak sayısına, dakikam kalmadı
İzmariti ısırmak ile olmadı
Filtresiz bacamdan sarkıtıyorum dilimi
Kömür, acımı sindiremedi
Bende kalmadı hiçbir şey…
Fikrimin sermayesini sarıya boyadım
Sarraf eyledim, yalancı sözlerimi
Kalbimin hakikatinde, kandığımı sandım
Viran eyledim kalemimi
İshak Paşa'nın nefsini çaldım
En büyük sözlere sırt çevirdim
En mert körlere nakış eyledim
Dört duvar beyanımda
Ben, bana zulmettim
Aşkın hayâlinde bahtsız iken, bahtiyar olmuşum
Meşkin hikmetine isyankâr
Muhabbetin denizinde ciğerlerimi susatırmışım meğer
Bir damla ile boğulmuşum ey yâr
Paranın derdi pul olmuş gönlümde
Herkes ona kul olmuş ömründe
Yok olan, yokluk ile ağyar olmuş
Ben kül olmuşum, gümüşün renginde
Ağlamaya himmet, dokunsunlar istiyorum
Ölmeye niyet, uyumak istiyorum
Hangi bağın üzümü, şarabı helâl eyler
Gülmeye sebep, ağlamak istiyorum
Bir ömre kaç dost sığar
Olur ki dostun dermanı derde uyar
Kader, keder ile iliklenmiş
Sövsem kendime, beni hangi mezar duyar
Kalemi, sopa saysam ellerde
Mürekkebi, kan ile sarsam deftere
Harfler, gözyaşı hürmetinde akar mı gözlerime
Edepsiz bir şairin, pervasız bir şiirinde
Kadim kasvetimin kaburgalarına sarıldım
Her gün bir daha ölmesine darıldım
Yıkılsın artık, ruhumu hibe edeyim kahrına
Üç denizin ahında, Ağrı'nın başında sallandım
Korkarım
Kendimden, kendinde olmayan benliğimden
Yorulurum düşmekten
Anlaşılmaz anlamazları, anlamak istemekten
Zulüm ile abâd olmayacaklara lütfedilen sabrı izlemekten
Ahmak ile meclis eyleyenlerin gafletine küsmekten
Kalbimden vazgeçsem, kavmimden geçmemden evlâ mıdır
Kendimden geçsem, küfrümden küsmemden evlâ mıdır
Evlât, kederin kaçıncı mısrasıdır
Bir yâr, bin derde devâ mıdır
Bende kalmadı hiçbir şey
Kâbe’min duvarlarını örmeye takatim kalmadı
Korkarım
Kederim, kollarıma doymadı…