Selim Erdoğan

Radyoda Kar Türküsü

SELİM ERDOĞAN Radyoda Kar Türküsü   Ölüm kar altına kıvrılan toprak gibi büyüttükçe büyüttü rahmini dünyanın soğuk kürek seslerinin taştan çıkardığı kıvılcımlardan anlaşıldı yaşamaksa   Dünyayı sırtında taşıyan babamınsa artık tadı tuzu kalmadı yalvarmaktan radyoda sesi kısık bir türkü, avuçlarımda buruşan göklerden yağar gibi   Şafak vakti yaklaşan bir katar hızla çarpıp suratıma, saplanırdı karanlığa bir şehre arkamı dönerek, ışıkları …

Devamı...>>>

Ört Üstüme Ölümü

SELİM ERDOĞAN Ört Üstüme Ölümü   Perde açılır ve başlardı sekerat Kasıklarımızda titreme Dilimizde kekremsi bir tat Koygun bir hikâyeden doğardık   Kepir yüzümüzde yağmur yerine Kan süzülürdü ossaat Elimizde peşkir Gözümüzde bağ Ölürdük ama fiyakalı ölürdük Ölürdük ama öldürür gibi ölürdük Ne kimseye minnetimiz olurdu Ne de sırtımızda şilek Kudüslü bir çocuk nasılsa o kaa Tıpkı bir kelebek gibi, …

Devamı...>>>

Ört Üstüme Ölümü

SELİM ERDOĞAN Ört Üstüme Ölümü   Perde açılır ve başlardı sekerat Kasıklarımızda titreme Dilimizde kekremsi bir tat Koygun bir hikâyeden doğardık   Kepir yüzümüzde yağmur yerine Kan süzülürdü ossaat Elimizde peşkir Gözümüzde bağ Ölürdük ama fiyakalı ölürdük Ölürdük ama öldürür gibi ölürdük Ne kimseye minnetimiz olurdu Ne de sırtımızda şilek Kudüslü bir çocuk nasılsa o kaa Tıpkı bir kelebek gibi, …

Devamı...>>>

Laku Noć Neretva

SELİM ERDOĞAN Laku Noć Neretva   Bozkırlar solgun yüzündür senin başaklarını açar da yaslar göklere sırtını Merhametin çocuklarla birlikte gömüldüğü ıssız bir şehirde kayıtlıdır adım bu yüzden her sabah gıcırdayarak açılır benim tahta kapım bu şehirde çocuklar sahifesi işaretli masallar gibidir annelerini üzerlerine örtemez üşürler her şey şafağın serince bir yerinde rüzgâra uyanmakla başlar bu şehirde sarı benek yüzlerine ışır …

Devamı...>>>

d

SELİM ERDOĞAN   d   Bir sokak kedisinin adını anmadan başlamazdım şiire hüznün şafak vakti bir şehre girmek olduğunu ben bilirdim ben bilirdim gürül gürül karanlığa akan o nehirden bana dair hiçbir şey kalmayacağını koşmaktan başka çarem olmadığını ben bilirdim ben bilirdim avucumun ortasında bıraktığınız her akşamdan göklere yalvarıp duracak yağmurcunlar doğar ancak   Dağların yamacına yağdı yağacak ıssız bir …

Devamı...>>>

Kuşmar

 SELİM ERDOĞAN Kuşmar    Yaprağı dökülmeyen güz bitmezmiş meğer Sorulmazmış garda karanfil satan çocukların şarkısı da Ben ne zaman yalnızlığımı sarsam böyle sırtıma Keder bedenimi terleyerek terk edermiş oysa Kar kandillerini sallayınca da Şehrin hayâl vitrinlerine uzanırmışım bir başıma Akşam şu göğsüme yaslanırmış usulca   Şimdi her kim arasa bu vakit Bir gece vakti arasa da beni Rüzgâr gibi geçen …

Devamı...>>>

Karla Karışık

SELİM ERDOĞAN Karla Karışık   bu efkârı içerime çekmezsem ölürüm ben bu kar beyazı çekmezsem ciğerime hamdolsun aşka hazırım, artık sorsunlar bana da omuzlarımdan inmeyen ömrümü sorsunlar neden akşama karşı teslim olduğumu, şimdi neredeyim mesela, sorsunlar hâlâ oğluma sarılırken içerime bir ırmağı akıtan bu hayat ellerim üşüdükçe dolaşır durur damarlarımda dünyadan utanan bir mü’min gibi annem gibi, boynuma sarılan herkes …

Devamı...>>>

Karla Karışık

SELİM ERDOĞAN Karla Karışık   bu efkârı içerime çekmezsem ölürüm ben bu kar beyazı çekmezsem ciğerime hamdolsun aşka hazırım, artık sorsunlar bana da omuzlarımdan inmeyen ömrümü sorsunlar neden akşama karşı teslim olduğumu, şimdi neredeyim mesela, sorsunlar hâlâ oğluma sarılırken içerime bir ırmağı akıtan bu hayat ellerim üşüdükçe dolaşır durur damarlarımda dünyadan utanan bir mü’min gibi annem gibi, boynuma sarılan herkes …

Devamı...>>>

Perva

SELİM ERDOĞAN Perva   Uğurladığımız trenlerden haber yok Değmezmiş bu dünya yeniden sevişmek için Yeniden başlamak için değmezmiş bu telaş da Öptüğümüz kuşlar yerlerine uçtu sonunda Alnımı yasladığım her çınardan uçtular bir bir Beklediğimiz trenlerden haber yok   Üzerimde kımıldar sarı gök, soluk hırka Giden gider sarılır etrafımız da Bizi bir başımıza bırakırlar burada Koşarlar baştan çıkaran ırmaklarına onlar Şehvetle …

Devamı...>>>

Şeb-i Yelda

SELİM ERDOĞAN Şeb-i Yelda   belki çok yakındı uzağımda sandığım köz belki bundandı boynumdaki keskin koku sıcak ve soğuk ter taneleri ilk kez yüzümde bu yüzden toplanacaktı belki göğüslerine aldandığım dünya ellerimde kaldı   çünkü kırkımdan sonra başladı sekerat daha avuçlarım kapanmadan başladı hatta ne zaman baksam karanlık aynama buğulu yüzünü göremezdim o saat gecenin bir yarısı yaprak kıpırdasa artık …

Devamı...>>>