Yaralı Şiir

EKREM KARABABA Yaralı Şiir

EKREM KARABABA
Yaralı Şiir
 
“Baktığım her yer yanıyor baktığım her yer kanıyor.”
Böyle diyor Necati Sarıca bir şiirinde.
 
Koca yürekli Gazzeli çocukların üzerine yağan bombaların zihnimizde patlamaya devam ettiği şu günlerde bu şiirin dizeleri ile Gazze’yi birleştiriyorum her nedense. Kız kardeşinin cesedini taşımak zorunda kalan on yaşındaki bir çocuğun yüreğindeki acıyı anlatacak kelimeler olmasa da annesinin cesedinin üzerine uzanan altı yaşındaki bir kız çocuğunun, İki çocuğunun cesedini birden kucaklayan bir annenin yüreğindeki yangını anlatamasa da hiçbir kelime…Yan yana dizilmiş bebek cesetlerini görmenin yakıcılığını anlatabilecek hiçbir lisanın henüz icat edilmediğini bilsek de şiirlerle avunmaya devam ediyoruz.
 
“Nasırlaşmış acılar karşılıyor beni sokak başlarında. Hayat nerede diye soran bakışlar altında”
“Kerpiç evlerin ortasında beyazlar giyinmiş gül misali”
Bu dizeler sadece bana mı yan yana dizilmiş beyaz kefenleri anımsatıyor Gazze’de? Sadece ben mi beni affet tanrım geç kaldım duyamadım ağlayışları, o bilinmedik yalvarışlarını… Beni affet tanrım bilemedim. Bilemedim ah yardım isteyen çağırışları ve şimdi ben her şeyi anlıyorum, dizelerinde Necati Sarıca’nın nasırlaşmış yüreklere gönderdiği yankılanan çığlıklar gibi yüreklerimize çarpan duygu yoğunluğunu.
 
Baştan sona hayatı sorgulayan dizelerle yüklü bir şiirle karşı karşıyayız. Hayatı ölümü ve yüreklerdekini sorguluyor Necati Sarıca bu şiirinde. Yüreklerden sonra şimdi acılar da mı nasırlaştı ne? ‎
“Bağır ki duyasın kendini. Bağır ki bilesin hâlâ yaşadığını, hâlâ hayatın yeryüzünde mümkün olduğunu.” diyen Filistinli şair Mahmut Derviş gibi Necati Sarıca da “Zehirli bir ağıt gibi sesim içimde.” derken acılarla hayatın bu kadar iç içe oluşundaki tarifsiz garipliği sorguluyor. “Sokak başlarında acılar karşılıyor beni” diyor. “aynaya baktığında kendini göremeyen” varla yok arasında yaşayanların hayatını, ölümle dirim arasındaki ince çizgiyi; yardım isteyen yalnızlığı, yüreğinin derinliklerinde koşan yalınayak çocukları, varoluşun derinliklerinde bir yudum su bekleyenleri resmediyor. ‎
 
Acının derin kuyusunda gecenin ta kendisiyim.”
Bu dizelerin şiire ve ruhumuza kattığı anlam ahengiyle “Seni duyuyorum Tanrım, nefesin dudaklarımda” teslimiyetinin verdiği dinginliği birlikte düşünün.
 
Sonra da hem öksüz hem yetim olan “O çocuğu” seviyorum, derken bütün öksüz ve yetimleri yürek burkan halleriyle yüreğimizde resmediyor. Milyonlarca insanın yüreğinde titreyen o altı yaşındaki Gazzeli çocuğu da. ‎
 
Ey çocuklar şehri Gazze! Bütün zamanların en güçlü şiirini yazmakla kalmadın yüreklerimize. Nice güzel şiiri de açıkladın bize.
 
 
 

Bir Yorum

  1. Tebrikler hocam, şiir tadında bir yazı

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir