Mehmet Baş

Vaktin Rahmine Düşerken

MEHMET BAŞ Vaktin Rahmine Düşerken   Zamanın kaburgalarında Bir düştüm sadece Kimse bu rüyanın dışında değildi Ağlayan bir çiçek gördüm çölde   Dünya doğuma hazırlanan bir kadın gibi Karnında kıyameti taşıyor Vaktin rahmine düşerken Ölüm meleği kapımda bekliyor   Bilmiyorum nasıl anlatılır bu sevda Sesini giyindim resmini büründüm İntiharlar birikti sol göğsümde Ölmek gibi kararsızdı yaşamak   Rüyalar denizi kan …

Devamı...>>>

Sonra İçimde Bir Deniz Köpürdü

MEHMET BAŞ Sonra İçimde Bir Deniz Köpürdü   Taşların da bir kaderi vardır ve bunu çokları bilmez Bir evin duvarında kaç annenin sesini çağırır akşamüstleri Yer altı sularının için için ağlayışını dinlerken Harap olmuş evlerin önünde gözyaşı kurumuş çeşmeler   Balçıktan gövdeleri saklayan mermer bir lahitte Hazineleriyle gömülmüş bir kralı görmüştüm Her şeyin taşa dönüştüğü bir felaketten önce Bunun için …

Devamı...>>>

Sonra İçimde Bir Deniz Köpürdü

MEHMET BAŞ Sonra İçimde Bir Deniz Köpürdü   Taşların da bir kaderi vardır ve bunu çokları bilmez Bir evin duvarında kaç annenin sesini çağırır akşamüstleri Yer altı sularının için için ağlayışını dinlerken Harap olmuş evlerin önünde gözyaşı kurumuş çeşmeler   Balçıktan gövdeleri saklayan mermer bir lahitte Hazineleriyle gömülmüş bir kralı görmüştüm Her şeyin taşa dönüştüğü bir felaketten önce Bunun için …

Devamı...>>>

Sığındım Sana

MEHMET BAŞ Sığındım Sana   Her türlü afetten fitne fesattan Sığındım Allah’ım sığındım sana Tükenmez arzudan bitmez murattan Sığındım Allah’ım sığındım sana   Hevâdan hevesten hal bilmez kuldan Faydasız amelden faydasız puldan Gülerken ısıran riyakâr dilden Sığındım Allah’ım sığındım sana   Yalan söylemekten hile yapmaktan Hesabı unutup nefse tapmaktan İblise uyarak yoldan sapmaktan Sığındım Allah’ım sığındım sana   Kaybedip yolumu …

Devamı...>>>

Sığındım Sana

MEHMET BAŞ Sığındım Sana   Her türlü afetten fitne fesattan Sığındım Allah’ım sığındım sana Tükenmez arzudan bitmez murattan Sığındım Allah’ım sığındım sana   Hevâdan hevesten hal bilmez kuldan Faydasız amelden faydasız puldan Gülerken ısıran riyakâr dilden Sığındım Allah’ım sığındım sana   Yalan söylemekten hile yapmaktan Hesabı unutup nefse tapmaktan İblise uyarak yoldan sapmaktan Sığındım Allah’ım sığındım sana   Kaybedip yolumu …

Devamı...>>>

O’na Selam

MEHMET BAŞ O’na Selam   O’na salât ve selam olsun   Zulmetle dönerken şu yalan dünya Sabahı getiren tandır Muhammed Ulaşır sancağı güneşe aya Canımın içinde candır Muhammed   Gülistan içinde güllerle doğan Hakikat nuruyla yalanı boğan Çöllerin bağrına su olup yağan Aşkın kılıcına kındır Muhammed   Müjdeci gelmiştir Hakk’ın katından Yükselmiş miraca Burak atından Hükmeder âleme gönül tahtından İnsanlık …

Devamı...>>>

Köpekler Günü

MEHMET BAŞ Köpekler Günü   Köpekler günü kara köpekler günü Dişleri beyaz tüyleri siyaha boyanmış kara köpekler günü Sert ve bakımlı tırnaklarını yemeyi adet edinmiş Sonrasında bir iblisle aynı sofraya diz çökmüş Bir musalla gibi mermerden, belki de ölü taklidi yapıyor   Çok uzun yıllar önce arabistan çöllerinde bir deveymiş Kuyruğunu bir yılan gibi oynatmayı orda öğrenmiş Gözüne sürme diye …

Devamı...>>>

Ne Güzel

MEHMET BAŞ Ne Güzel   Makammış mevkiymiş hepsi boşumuş Bir gönül yapması ne de hoşumuş Tövbe lambasıyla gönül ışımış Hakikat üzere olmak ne güzel   Zayıfı gözetip yoksulu tutmak Sevgiyi çoğaltıp kini unutmak Var olan her şeye ibretle bakmak Her daim aşk ile dolmak ne güzel   Gönül tarlasına sevdayı ekmek Şan ile şöhreti yürekten sökmek Pişmanlık duyup gözyaşı dökmek …

Devamı...>>>

Bir Zamanlar Niğde’de

MEHMET BAŞ Bir Zamanlar Niğde'de   Çayların dudak payı kadardı suskunluğumuz Öperken bıyıkları batan bir babaydı hayat Ben kış günleri üşüyen kuşları düşünürdüm Hüznüm gövde gösterisi yapardı meydanlarda Kuşlar uçar ömür geçer sen geçerdin   Perşembe pazarında açılmış şemsiye bahçeleri Bir kasetçalar gibi dönüyor günlerin bandı Yurttan sesler korosunu andırıyor pazarcıların sesi Gazoz imalathanesinin yanında kurulmuş kuş pazarı Bir güvercin …

Devamı...>>>

Rütbesi Sökülmüş Hüzünler

MEHMET BAŞ Rütbesi Sökülmüş Hüzünler   Aynalardan aynalara bükülür Bükülür eski elbiseler telaşla Sessizliğe bürünür kerpiç evler İçinde yoksul türküler mırıldanır   Sonra bir yağmur olur gece İpekli elbiseler içinde Duvarda durmuş bir saat Mutfakta ekmek sepetleri   Alınyazısını çağırıyor insan Sürgülenmiş kapıların önünde Sorular üst üste biniyor Yorgun akşamların kalbinde   Hükümsüz bütün sevmeler Bozulmuş kuşların yuvası Her şey …

Devamı...>>>