“Dile Minnet Eylemem”

Zaza Müzisyen Ahmet Aslan’dan
"Merheba" için Tiyatro Müziği

Şükrü Bolat

ŞÜKRÜ BOLAT yazdı

Hozat, Dersim doğumlu, Zazaca, Kürtçe ve Türkçe müzik yapan, besteci, söz yazarı, enstrümantalist ve vokalist Ahmet Aslan, Destar Tiyatro’nun Sechu Sende uyarlaması, anadil hakkına dikkat çeken “Rüyalarımda Bile Dilimi Kaybetmeyeceğim” projesinin ilk oyunu Merheba’da ilk kez tiyatro müzikleri yaptı.

Ahmet Aslan 3İstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuvarı’ndan sonra 1996 yılında Almanya’ya giden Aslan, Rotherdam Müzik Akademisi’nde okudu, daha sonra Avusturya’da kompozisyon ve icra eğitimi aldı. Aslan, özgün müziği ve icrasıyla dünyanın en önemli müzik festivallerinden Rudolfstad’da 250 bin kişiye dev bir koner verdi. Berlin Filarmoni Orkestrası’yla çaldı. Siyasi ve müzik sebebiyle sürgün olduğu bu coğrafyaya dönüşünde de ilk konserini CRR’de verdi. Kendi besteleri kadar, geleneksel Anadolu türkülerini kendine has tarzıyla, dervişhane bir ruh haliyle yorumlayan Ahmet Aslan, Dersim bölgesinin inanç, antropolojik ve psikolojik yapısını yansıtıyor.  Aslan’ın şimdiye kadar yayınlanan Wa û Waxt (Rüzgar ve Zaman) ve Veyve Milaketu (Meleklerin Dansı) isimli iki albümü bulunuyor. Aslan'ın sevilen şarkıları arasında “Dersim ağıtı”, “Susarak özlüyorum”, “Tanımadığım ten”, “Dağlı bir kabiledir aşk” ve “Pervane” var. Sürgün, acı ve aşk temalarını mistik öğeler ve renkli ses tınılarıyla başarılı şekilde harmanlayan Ahmet Aslan’ın müziği, sakin bir yapı içeriyor.

Ahmet Aslan 1Aslan bu yarı resmi, yarı gönüllü sürgün için “Dersim Hozatlıyım. Doğup büyüdüğüm topraklarda kalmak vardı. Bıraktığımda Türkiye’de gözaltılar, kaderin nereden nereye savuracağı belli olmayan bir kaos vardı. Zaten potansiyel bir coğrafyanın çocuklarıyız. Tunceli ya da Dersim deyince uçan kuş bile hesap sorardı. Suçlu olman gerekmiyordu. İşin doğrusu, evrene gelmişsin, gözünü açmışsın onu bile fazla görüyorlardı. Başına bir şey gelmese de her zaman seni bekleyen bir ecel vardı. O dönem benim gibi ülkeden ayrılan çoktu. Hâlâ da gitmek isteyenler var. Üstelik bitmiş bir Avrupa’ya. Hz. İsa’ya atfedilen bir cümle okudum ve her şeyi bırakıp gittim. ‘Yaşamı yalnız başına kurmak istiyorsan pislediğin yeri terk et.’ diyordu.

Ahmet Aslan 2 2copyÖzgür kalmak için 1996’da Almanya’ya gittim ve kaldım. Orada gitar bölümüne devam ettim Duesseldorf Konservatuarı’nda. Sonra Hollanda malumunuz. Dünya müziği branşında eğitim alıyorum. Akademilerden nefret ediyorum ama oralardan çıkamıyorum ne hikmetse. Eğitim kendi başına bir manipülasyon. Aslında insan olmaya da karşıyım. Hayatın her yanını manipüle ediyoruz. Yarattığımız formülün kölesi oluyoruz. Ben geleneği koruma çabasında değilim. Zaten geleneği bozmaya ne senin ne de benim gücüm yeter. Onun korunmaya ihtiyacı yoktur. Dışına çıkarsan deneysel işler yaparsın. Onların da içi yüzde 80 koftur. İster istemez geleneğe geri dönüyorsun. Denizden ayrılırken limanı yıkamazsın. Çok fazla açılırsan boğulursun. Son dört yıldır Tunceli’ye yazın gidip geliyorum. Daha öncesinde yasaklıydım. Hâlâ da her gelişimde 1 saat hava limanında tutuyorlar beni. Bürokratik nedenlerle gelemedim Türkiye’ye senelerce.” diyor.

Aslan, Zaza ve Kürt müziği hakkında ise şu ifadelere yer veriyor:

”Bizim bölümden etnolog Martin Grew’le sürekli konuşuruz. Kürt, Dersim Türk halk müziğini ayrı yere koyanlar var. Ama gelinen aşamada; Anadolu’dan çıkmış her melodiyi Anadolu müziği diye adlandırmak en doğrusu.  Örneğin ‘Sarı gelin’ türküsü. Aslı Ermenice ama Türk halk müziği kategorisine koyuyorlar. Mesela ‘Üsküdar’a giderken’ şarkısı. Üzerine dokümantasyon yapıldı. Parça Hırvatistan, Bulgaristan, Yunanistan’a ait çıktı. Hatta etnolog öğrenciler birbirine girdi. Tam 15 ülke bu şarkıyı sahiplendi. Ben kendi adıma Kürtçe, Türkçe, Zazaca demektense Anadolu müziği demeyi tercih ediyorum. Ama bir zamanlar yasaklı bir dilin şimdilerde müziğinin söylenmesi çok güzel.” diyor.

En son Pınar Selek için Garaj İstanbul’da “Masal Pınarı: Devlet İnsanı Sadece Canını Alarak Öldürmez” adlı oyunu yapan, ABD, Danimarka, Yunanistan gibi çeşitli ülkelerde tiyatro yapmış, İstanbul Şehir Tiyatrolarından istifa eden yönetmen Mehmet Atak ise bize “Merheba” için yapılan tiyatro müzikleri hakkında bakın neler anlatıyor:

mehmet atak-1“Ben Ahmet’in müziğiyle on sene kadar önce, Ankara’da evlerinde misafir kaldığım süreçte Cengiz Hoca (Güleç) ve Yeşim (Dorman) vasıtasıyla tanışıp, çarpılmıştım. ‘Merheba’ konseptini çalışmaya başladığımda oyunun müzik bölümleri için aklımda beraber kullanmak için net iki isim vardı: Ahmet Aslan ve Şirin Pancaroğlu. Pancaroğlu’nun rekonstraktif olarak yaptırdığı eski bir mezopotamya çalgısı olan çengle icra ettiği, Ahmed-i Dâ'i'nin (1405-1406) tasavvufi eserinden esinlendiği özgün albümü ‘Çengname’deki, ‘Kürdi Peşrev”in iki mezurunu anadilinin peşinde kimlik arayışına çıkan ve bunun bedelini hayatıyla ödeyen kadının duraklarında leitmotif olarak kullanmak istiyordum. Bir de finale doğru "Nikriz Semai"sinden bir bölümü. 

şirin pancaroğluSağolsun Şirin Hanım bila ücret müsaade etti. Ama Ahmet’le özgün bir iş yapmak istiyordum. Destar’ın kurucuları Mirza (Metin) ve Berfin’e (Zenderlioğlu), ‘Mutlaka Ahmet Aslan’la çalışmak istiyorum’ dediğimde aslında pek de umutlu değildim, çünkü Ahmet’in TC’de olmadığını biliyordum. Ahmet’i alıp evime getirdiklerinde çok şaşırdım. Ahmet’le ilk anda elektiriğimiz tuttu. Tam bir zamane, belki zamansız derviş Ahmet. Beraber çok sevdiğim bir iş yapmanın ötesinde özel bir dost kazandım. Ben tiyatroda müziği fon, destek olarak kullanmam. Kendi başına bir unsurdur.

merheba prova kamer yildiz, mehmet atak, ahmet aslan, emrh hamisogluProva dönemi Ahmet’le uzun çalıştık ve aynı yataktan aktık. Merheba’nın başlarında on iki dakikalık özgün bir müziği var Ahmet’in, ilk beş dakikası tümden karanlık bir sahnede, sonra Aslı Erdoğan’ın yazdığı ve fiziken görünmediği karanlık bir sahnede Nagihan Gürkan’ın ses oyunculuğundaki ‘Dili Kesilmiş Kadının Ön Monoloğu’yla zaman zaman üst üste, zaman zaman peş peşe ilerliyorlar ve arkada enstalasyon başlıyor. Merheba’nın sonlarında da yine Ahmet’in özgün bir icrası sadece tavana asılı dirseklerinden koparılmış bir çift kolla yer alıyor. Mesela kayıtları stüdyoda yapmadık, Merheba’daki sahiciliği için oyunun sahnelendiği mekânda yaptık.

Ahmet müziği haznesi gitara, sapı bağlama ile tambur karışımına benzeyen kendi tasarladığı bir enstürümanla, onun için geliştirdiği icra tekniğiyle, provalara paralel gelişen doğaçlamalarla yaptı. Hatta canı çıkarak küçük bir bölümü, volümlü bas bariton bir ses gerektiği için bana okuttu. Bu arada Ahmet’ten Kalan müziğin düzenlediği bir konserde Şirin Hanımla beraber çalmış olduklarını duymak da enteresan bir tesadüftü.” diyor.

Merheba kadrosunda iki müzik insanı daha var: Merheba'nın makyaj tasarımını yapan Suzan Kardeş, son yıllarda Makedon şarkılarıyla yorumcu olarak da öne çıktı. Merheba'nın dramaturglarından Sevin Okyay ise Türkiye'nin önde gelen caz müziği eleştirmenlerinden.

“Cinayetlerde delik deşik edilmiş kadınlar kaldırdı beni, sıkış sıkış daracık bir bodruma sığıştık. Hepimiz ana dillerimizde ağlıyorduk..”

Türk basınında pek yer bulamayan Destar Tiyatro’nun, 4 oyunluk ‘Sechu Sende’ uyarlaması ‘Rüyalarımda Bile Dilimi Kaybetmeyeceğim’ dizisinin ilk oyunu ‘Merheba’ dünya basınında ilgi görüyor. İspanya medyasında 10 kez yer alan oyun, ayrıca ABD, Kanada, Belçika ve Hollanda basınlarında da yer buldu. Yurtdışı yazılarda özellikle Women’ Project Thatre’dan Lizzy Bryce’ın belirttiği gibi ‘Merheba’nın “ataerkil karşıtlığı ve anti-militarizm ilişkisi üzerine getirdiği güçlü bakış” ve anadil sorununa getirdiği yeni ve farklı bakışıyla öneminden bahsediliyor.

Praza gazetesinde Marcos Perez Pena oyun için: “Sechu Sende’nin kitabı Mehmet Atak tarafından oyun haline getirildi. Sonuçta ortaya çıkan ‘Merheba’nın biletleri tükendi. Yapıt, Atak’ın da söylediği gibi, belli başlı iki temel argüman üzerinde odaklanıyor: Birincisi militarist, zorba yönetimlerin anadilleri yasaklaması (Franco diktatörlüğü sırasında İspanya’da Galisyan, Bask ve Katalan dilleri ya da Türkiye’de Kürtçe, Ermenice ve Rumca’nın yasaklanması gibi). İkincisiyse, her dilin kendisini merkeze yerleştirmesi ve hiyerarşilerin inşasıdır, marjinalleşmedir ve fena halde ataerkildir, dil vasıtasıyla sürekli olarak erkeklerin hâkimiyetinde bir sosyal mühendislik inşa eder” yazdı.

Galaxia’dan Santiago Fernandez Rocha ise “İstanbul’da ‘Made in Gaicia’ uyarlaması ‘Merheba’ ismiyle oynayan oyunu Mehmet Atak sahneye koymuş. İrfan Güler ve Pepa Baamonde’nin tercüme ettiği kitap Avesta Yayınları’ndan Kürtçe ve Türkçe kitap olarak da basılmıştı. Oyun, Türkiye Devleti ve Kürtçe ilişkisi ve genel olarak azınlık dillerinin durumunu mizah ve trajediyi birleştirerek işliyor” yazdı.

İrfan Güler ve Pepa Baamonde’nin Türkçe’ye çevirdiği ‘Merheba’da dil üzerinde titizlikle durulmuş, iki oyuncunun kullandığı gündelik ve akademik/militarist Türkçe ve Kürtçe bölümlerin çalıştırıcılığını Güler Kazmacı ve Alan Ciwan yapmış. Kürtçe oynanan bölümlerin çevirisini ise günümüz Kürtçe şiirin en önemli isimlerinden Kawa Nemir yaptı. Oyunda Nagihan Gürkan, bugüne kadar 27 farklı dile çevrilmiş yazar Aslı Eroğan’ın yazdığı monologda “Cinayetlerde delik deşik edilmiş kadınlar kaldırdı beni, sıkış sıkış daracık bir bodruma sığıştık. Hepimiz ana dillerimizde ağlıyorduk. Öylesine yakın duruyorduk ki birbirimize, birimizin gözyaşı, diğerinin yüzünden akıyordu. Neyi bekliyoruz böylesine toplanmış?” diyor.

Atak, Merheba’nın bakışıyla milliyetçi Kürt seyirciden de milliyetçi Türk seyirciden de tepki alacağını ve bu ezber bozmanın hedefledikleri bir şey olduğunu söylüyor.

Ahmet Aslan, Merheba'nın finalinde Kul Nesimi'nin "Minnet Eylemem" deyişini oyunun konseptine uygun kalbi bir yorumla acapella yorumluyor.

Aslan'ın Merheba'daki acapella yorumunun kaydı yok ama okuyucularımız için bir kayıt var:

 

Ve "Minnet Eylemem"in sözleri:
 
KUL NESİMİ / Minnet Eylemem
 
“Har içinde biten gonca güle minnet eylemem 
Arabi Farisi bilmem, dile minnet eylemem 
Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi 
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem 
 
Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına 
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına 
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına 
Rızkımı veren Huda’dır kula minnet eylemem “
 
"Merheba“
7, 14 ve 28 Mayıs’ta
her defasında  saat 20:30’da
Şermola Performans’ta
 
Adres:
İstiklal Cd. İmam Adnan – Nane Sk. No:5 K : 2 Beyoğlu
Tel:
555 – 996 10 43
Merheba35
 
Merheba’nın Künyesi
Tasarlayan ve Yöneten:
Mehmet Atak
Oyunlaştıran:
Fatma Onat
Dili Kesilen Kadının Monologları:
Aslı Erdoğan
Dramaturji:
Sevin Okyay & Çetin Ok & Gülsüm Ekinci
Yardımcı Yönetmen:
Kamer Yıldız Ok
Müzik:
Ahmet Aslan & Şirin Pancaroğlu
Hareket Tasarım:
Can Bora
Işık Tasarım:
Mirza Metin
Dekor Tasarım:
Marta Montevecchi
Kostüm Tasarım:
Hilal Polat
Makyaj Tasarımı:
Suzan Kardeş
Video Tasarım:
Adar Bozbay
Efekt:
Gökçe Selim
Fotoğraf Koreografisi:
Can Bora
Fotoğraf:
Nâzım Serhat Fırat
Grafik:
Metin Çelik
Hareket Çalıştırıcısı:
Can Bora & Gonca Gümüşayak
Türkçe Dil Koçu:
Güler Kazmacı
Kürtçe Dil Koçu:
Âlan Ciwan
Kürtçe Çeviri:
Kawa Nemir
Galisyanca Çeviri:
İrfan Güler & Pepa Baamonde
Aktüel Fotoğraf:
Burçin Korkmaz & Bülent Yazıcıoğlu
Video Montaj:
Koray Ayvaz
Makyaj Uygulama:
Fitnat Budak
Yönetmen Asistanı:
Mehmet Emrah Hamşioğlu
Sahne Arkası Oyuncuları:
Sadin Yeşiltaş & Felat Erkozan & Yazı Köz & Arda Uğurlu & Çetin Ok
Oyuncular: Nagihan Gürkan & Rıdvan Erdem Kaynarca & Burcu Eken
Kürtçe Ses Oyuncusu:
Berfin Zenderlioğlu
Galisyanca Ses Oyuncusu:
Alicia Beatriz López Gallego
Fotoğraf Oyuncuları:
Burcu Eken & Çetin Ok & Erkan Aydın Duygun & Hadiye Gündüz & Jale Tozantı & Kerim Can Cingöz & Marta Montevecchi & Mehmet Atak & Mehmet Emrah Hamşioğlu & Mualla Parlak
Özel Görünüm:
Fatmagül Berktay
Genel Koordinatör ve Basın Danışmanı:
Nalân Özübek
"Rüyalarımda Bile Dilimi Kaybetmeyeceğim" Proje Tasarımı:
Mirza Metin

 

Bir Yorum

  1. Gomanweb sitesi Kültür-Sanat-Yaşam sayfasında yayınlanacaktır. Sayın yazarınve site editörünün bilgisine snulur.

    Editör

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir