Kar ve Serenat

MAİDE BAYRAKTAR
Kar ve Serenat
 
“Ben hep kışı sevdim
 Ben hep kışın sevdim beni sevmeyenleri”
 
Vakit; aralık. Mağlubiyetin adı kırmızı. Bir iç yenilginin ardından geceye ilk nurunu düşürüyor kar. Parmaklarımdan yeryüzüne dağılan efsunlu bir kelam bu nar-ı beyzâ…  Sesimi yitirsem de bu ilk akşam, titretiyor ruhumu adınla mühürlediğim yegâne söz… Hıçkırığımla tutunduğum biricik umut… İlk aşk düştü semtinin toprağına.
 
Vakit; aralık. Beyaz nurdan bir gecede, kâinatı örten Yakubî bir bekleyişin rengidir ölüm. Aynı ruhların yazgısını sinesine çekerken kar, yol sancısına da bir sebep katıyor, ümidin son durağında aydınlık tükenmişken ve ramak kalmışken tükenmeye. Ayağa kalkmak ve bir çarede ‘ben’  katmak için geç.
 
Leylâmız
Kar rüyasına uyurken şehrinin bulutları sen uyuma ey şairin sırtındaki bıçak.
 
En kavi şiirlerin altındaki giz.
Ki bu dudağımızdaki son şarkının kurtuluş bestesi.
 
Suyun hârı ile yanarken toprak, yolları incitmeden yürü ey sânem.
Bahtımız olsun saçlarımıza düşen bu ilk ak.
Toprağın gövdesinden suyu ayırmadan yürü,
Anla; hasretin encâmı üstündeki ince beyaz örtüyü.
 
Vakit;geç.
Dil kelimelere gebe.
Sözcükler dudaklarımı kesiyor
Karın yağdığı yerde şiir oluyor ellerimi üşüten her cümle.
 
Kaç mevsim geçti gözlerimden bir sen geçmedin ey ruhumu bileyen yalnızlık.
Ve fakat kaç günü geceye devrettim akmayan zamanın tortusunu zulamda biriktirerek.
 
Gündönümü… Siyah ve mavi
Lacivert keskinliği suların
Bir sessiz hikâye
Henüz yazılmamış bir romanın
Önsözü.
 
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir