Aldatma ve İhanet Saatleri

MEHMET ALİ BAL

MEHMET ALİ BAL
Aldatma ve İhanet Saatleri
 
Saatler genellikle geleceğin adımlarını saymaları bakımından önemli görülürler. En azından şimdiki “Anın” ölçüm araçlarıdırlar. Bunun istisnalarından biri “Aldatma ve ihanet saatleridir”: Genel olarak, geçmiş saatleri ifade ederler. Geleceği meçhul, sebebi olmayan insan hayatında kanserli bir “Ur” gibi duran saatlerdir bu anlar.
 
Çünkü aldatma ve ihanetin görünür bir sebebi, somut bir mazereti yoktur. Aldatan herhangi bir nedenle değil, sadece tabiatının gereği ve ahlaksızlığı doğrultusunda aldatmaktadır. İhanet hainin içindeki gizli haysiyetsizliğin dışavurumudur. Bunun dışında tarihte bildiğimiz olaylardaki yorum çabaları beyhudedir. İhanet ihanet için yapılır. Aldatmanın nihai hedefi aldatmaktır, asli sebebi de aldatmaktır. Bazı kötülüklerin sebebi aslileri de nihai gayeleri de kendi içlerinde gizlidir. İhanet ve aldatma bunların en önde bulunanlarıdır. Dolayısıyla bizim dünya şartlarında bildiğimiz ve tabi olduğumuz sebeplerle bir ilgileri ve irtibatları bulunmamaktadır. Bu yüzden, ne zaman ortaya çıkacağı kolaylıkla bilinemez. Hatta niçin sorularına cevap verilemez. Aldatma ve ihanete anlam da verilemez. Aldatma ve ihanet saatlerinde bir meçhul sıkıntının ve manasız nankörlüğün darbeleri yorar aklımızı ve kalbimizi. Zaten aldatan ve ihanet eden kendisini faş ettiğinde bütün sorgulamalar sona erer. Artık hain haindir, aldatan aldatandır.
 
Bu tespit o kadar önemli bir yer mi tutar diyebilirsiniz. Belki daha da fazla önemlidir bu tespit veya öznenin kendini faş etmesi. Çünkü herhangi bir suçun, hırsızlığın, eşkıyalığın, vs. belirli bir şekli veya profili vardır. Keza birçok suçlunun da belirgin ve belirleyici özellikleri vardır. Ancak aldatan veya ihanet edenin ayırıcı özellikleri o kadar azdır ki, kolayca teşhis edilemezler. Teşhis bir yana, onlar ailenin içinde, yakın çevremizde, kalbimizi ve evlerimizi açtığımız insanlardır. Sofralarımızda yer verdiğimiz, ekmeğimizi paylaştığımız, tertemiz masumiyet nişanını verdiğimiz, adeta gelecekteki ihanetlerini içten iyiliklerle beslediğimiz iki dünyanın gizli uğursuzlarıdırlar.
 
Evet, ihanet saatleri gelecek değil, geçmiş zaman diliminde vardırlar. Bu gelecek zaman diliminde yokturlar anlamını taşımamaktadır. Sezilememektedirler demektir.
 
İhanet ve aldatma bir zehirli gaz esintisi gibidir. Aldatanlar ve ihanet edenler insanların cömertlik, merhamet, itimat, insanlık, iyilik damarlarından yollar bulurlar. Tıpkı Hazreti Ali’nin (KV) o hikmet dolu sözünde olduğu gibi… Sinsi sinsi ihanet ettikleri dostlarının ve sahiplerinin kalplerine bir zehirli hançer saplar ve giderler. Kaçarlar. Aldanırlar. Küçülürler. Yok olurlar.
 
Bir açıdan ihanetleri amacına ulaşmıştır. Hançer yardığı kalbi kanatır, acıtır. Diğer açıdan ise ebediyen başarısız kalacaktır. Zira aldatanlar ve ihanet edenler öldüremezler. Yok edemezler. Küçültemezler. Asaleti silemezler. Erdemi örtemezler. Hançer ki, sır odalarının ve mahrem sofaların sadık silahıdır. İhanetin elinde o denli değerden düşer. Hançerin kalbi yarması tesadüf değildir. Zira her sadakat ve karabet ilişkisinin başında bir hançer hikâyesi vardır!
 
Aldatan kendini aldatır. İhanet eden kendine zarar verir kuşkusuz. Her iki suç insanlık tarihinde en fazla nefret edilen ve başka haysiyetsizliklere yol açan suçlardır. Bu suçların tiksindiriciliğini anlatmaya kelime ve üsluplar yetmez. En ağırından söz edersek, geçmişteki eşkıyalık bir suçtur. Ancak yağmaladığı kervanların altınlarını çalan eşkıya tiksindiricidir. Aldatmak ve ihanet etmek, kötülük mesleğinin çok ötesinde olan eylemlerdir. Bunlara kötülük bile denemez.
 
İhanet eden ve ihanete maruz kalan ilişkisi zalim ve mazlum ilişkisi gibi değildir. Mazlumlar ekseriyetle zayıftırlar, ihanete maruz kalanlar ekseriyetle güçlüdürler. Aldatan ve ihanet eden ise zulmeden ve zalimden daha zayıf, daha korkak ve daha tiksindiricidir. Zalimin zulmü açıktır, hainin işi gizli. Ancak bu gizlilik aldatana göre, haine göre doğruymuş gibi gelse de gerçekte bir yanılsamadır yaşadıkları. Aldatma aldatanı, ihanet haini kör etmiştir. O kadar…
 
Diğer yandan zulmedilen gibi ihanete uğrayanın da duası yakıcıdır. Allah katında makbuldür. Eğer duaları azimle birleşir eyleme dönüşürse Allah hayal bile edemeyeceğimiz ölçüde kayıpları izale eder. Hem de dünya bahçelerinden değil, kendi hazinelerinden… “Allah’ım bizi Aldatma ve ihanet saatlerinde himayen ve koruman altına al. İhanet edenleri “Muntakim” ismini vesile ederek sana havale ediyorum. O saatlerin baskısı altında her şeyimizi kaybedelim ancak bizleri şahsiyetsiz, cesaretsiz, Zatına itimatsız bırakma. Dostlarımızı dost eyle. Dostlarımızı dost, hainleri de hain olarak göster bizlere. ”
 
İhanet ve aldatma saatleri geçmiş saatlerdir demiştim yazının başında. Ancak bu geçmiş vasfı ihanete uğrayanlar içindir. Allah ihanete maruz kalmış kerim kullarına en azından nisyan nimeti vermiştir. Nisyan ki, ilacıdır ihanetin, ağrı kesicisidir. Tiksindirme hissinden başka hiçbir anlamı olmayan bu eylemin gerçek değil asıl ağır gelen itibari hafakanlarını nisyanla küçültürüz. Nisyanın da ötesinde, Allah dirayet, asalet, fazilet, hakkaniyet vermiştir yakın dostlarına.
 
İhanet edenler ve aldatanlar için ise bu saatler gelecek zaman dilimlerinde var olacaklardır. Dünyanın neresine giderlerse gitsinler alınlarında “Hain” ve “Aldatan” yazısı okunacaktır. Ne kadar zaman geçerse geçsin bu haykıran ihanet izi silinmeyecektir. Bir hayat boyu zillet içinde yaşayacaklardır. İç huzuru ve güven duygusu kalplerinden alınacaktır. En yakın dostları hatta suç ortakları bile alınlarındaki o yazıları okuyacaklardır kendilerine.
 
 
ROTAP- banner-

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir