Hayy İsm-i Şerifi

MEHMET ALİ BAL
Hayy İsm-i Şerifi
 
“Hayy İsm-i Şerifi” öz olarak; “Ezeli ve ebedi olarak diri ve gerçek hayat sahibi olan; hayat veren” manasına gelen Allah’ın (cc) Esma-ül Hüsna’sındandır. Kuran ayetlerinde sarih ve yalın olarak hükmedildiği gibi hayatın zıddı olan isim ve sıfatlardan ve noksanlıklardan da münezzeh olması manasını içermektedir. Bir yerde “Her yönleriyle tam bir hayata sahip olan demektir. İşitme, görme, mutlak irade sahibi olma yanında diğer zati sıfatlara da sahip olan, mutlak ve tam bir hayatın bütün anlamlarını kendinde toplayandır” denilmiştir.  Bu çerçeveden bakıldığında, Hayy İsm-i Şerifinin hususiyetini de görürüz.
 
Diğer isimler bazı açılardan birbirlerini tavsif ederler, birbirlerini şerh ederler; bir yönden merkezdirler, bir yönden ise azam isimlerin peykleridirler demiştik. Hayy İsm-i Şerifi ise her ismin manasına, tecellisine ve tezahürüne bizatihi hayat verendir.  Allah’ın (cc) varlık ve tasarruflarının, isimlerinin tecellilerinin ve tezahürlerinin kaynağıdır. Zaten İmam Gazali gibi İslam büyükleri “Ferd, Hayy, Kayyum, Adl, Kuddüs, Hakem” isimlerini İsm-i Azam kabul etmişlerdir. Vakıa bütün esma bir yönüyle İsm-i  Azam’dır. Beyazıd-ı Bistami’nin ifadesiyle “Bana İsm-i Asgarı gösterin ben de size İsm-i Azamı söyleyeyim. Hangi ismi sadakat ve samimiyetle okunursa İsm-i Azam tesiri yapar” buyurmuştur. Ancak, gerek esmanın tecelli ve tezahürlerinin varlık ve hayat âleminde cilvelenmesi ve teşahhusları gerekse Allah’ın (cc) birlemesi (Tevhit), isim ve sıfatlarının manalarının tefekkürü düşünüldüğünde “Hayy” İsminin İsm-i Azam içinde olduğu akla gelmektedir. Doğrusunu Allah (cc) bilir. 
 
Her zaman yaptığımız gibi kelimenin kökenine ve farklı kullanım biçimlerine de bir bakalım. Lügatte “Hayiye” fiili “Hayaaten, hayavaanen” mastarlarıyla “Canlı olmak, gelişir olmak” anlamlarına gelmektedir.
“Hayiyel kavmu” denildiğinde “Bir kavmin hali iyi olmak” manasındadır. 
“Hayiye et-tariiku” “Yol işlek olmak” demektir.  Bu fiilin farklı bir manası da vardır. Şöyle ki fiilin mazi ve muzari çekimi aynı ancak “Hayaaen minhu” mastarıyla “Bir şeyden utanmak” manasına gelmektedir.  Aynı fiil “Et-tariiku” ismine eklenirse “Yol işlek ve açık olmak” manasındadır.
“Ahyaa ihyaaen hu” ise “Diri kılmak, diriltmek” demektir. “En-naari” ile kullanılırsa “Ateşi körükleyerek canlandırmak” anlamını taşımaktadır. “El- leyle” ile “Geceyi uyanık geçirmek”; “Eş-şey’e” ile “Bir şeyi anarak canlı tutmak”  anlamına gelmektedir.
“Hayyiye Allahu el arda” ifadesi “Bir yerde Allah (cc) bitki bitirdi” manasındadır.
“Hayyiye el arda” ise “Bir yeri mümbit bulmak” manasındadır. Aynı kelimenin köküyle ilişkili olanlarının manalarına bakarsak; “Hayya/ Tahiyyeten” “Birine selam vermek” manasındadır.
Ancak değişik kullanımlarında “Allah uzun ömür versin, Allah (cc) yaşatmak” manalarını görürüz.
Yine “Hayaa/ Muhaayeten..” kelimesi “Birine dua etmek, selam vermek” manasındadır. Ardına ilave edilen kelimelerle “Ateşi üfleyerek canlandırmak, Çocuğu beslemek, Çekinip kaçınmak” anlamlarını içermektedir. Bu kelime bildiğimiz “Hayâ ve tahiyye” kelimelerinin de kökünü teşkil etmektedir. “El hayâ” kelimesi “Bolluk, verimlilik, yağmur ve tövbe” anlamlarına gelmektedir. Bu kelimenin sonu bir hemze ilavesiyle ise “Utanma, tevazu ve hayâ” anlamı ortaya çıkmaktadır.
“Hayatu” kelimesi ise bildiğimiz “ Hayat. Ölümle doğum arasında geçen merhale. Gelişme, beka. Ölümün zıddı” manalarına gelmektedir.
“Hayavaan” kelimesi “Canlı, kendinde hayat olan” demektir. 
“Mahalle” yerine kullanılan “El hayyu/ ç. Ehyaau” kelimesi de “Canlı, küçük kabile. Hayat sahibi. Baki” anlamlarındadır.
“Hayyu ed-damiiri” “Vicdanlı” demektir.
“Hayyeye helaa hayyehele”  ise “Gel, koş” manasında isim fiildir. Ezanda okunan “Hayye ale es-salaati” “Namaza koş” demektir (El Mevarid, Mevlüt Sarı).
Kelimenin daha geniş Arapça sözlüklerde çok zengin anlamları vardır. Ancak, mana yelpazesi hakkında fikir vermek için bu kadarı kâfi diye düşünüyorum.
 
Kuran-ı Kerim’de ifade ettiğimiz gibi sarih ve yalın hükümlerle Allah’ın (cc) Hayy İsm-i Şerifi anlatılmaktadır. “Hayy ve Kayyum olan Allah’tan başka ilah yoktur” (Ali İmran/ 2) bir tevhit ve ulûhiyet nişanıdır.  Hayy İsm-i Şerifi birçok isme ve sıfata hayat verdiği gibi birçok isim ve sıfat da Hayy İsm-i Şerifini tavsif etmektedir. Bu manada baktığımızda O’nun (cc) Hayat sahibi oluşu “Evvel, Ahiri, Zahir, Batın” isimlerinin tecellileri ile tam ve mutlak bir hayata sahip oluşudur. Bunu diğer isimlerle olan ilişkisine de teşmil edebiliriz.
 
Bu yüzden, müminlere dayanak noktası olarak “Hayy İsm-i Şerifiyle” muttasıf Allah (cc) gösterilmektedir: “Ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip dayan” (Furkan/ 58). Hayy ism-i şerifi manasında “Mutlak İlahi kudret manası da” bulunmaktadır. Nitekim Taha 111 ayetinde hem kudret manası hem de şirki reddeden tevhit manası vardır. “Bütün yüzler, ezelî ebedî mutlak Hayat Sahibi ve varlığı hem Kendinden, hem de kendi kendine Kaim Olan’a tam bir teslimiyet içindedir. Ve her kim (En büyük) zulüm (Olan şirk) yüküyle gelmişse, gerçekten hüsrana uğramıştır” (Taha/ 111).
 
Bu ayetten önceki ve sonraki ayetlere dikkat ettiğimizde Allah’ın (cc) Ulûhiyet ve Tevhidinin hakikatlerinin zikredildiğini görürüz. Mesela “O, önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar ise, bilgi bakımından O'nu kavrayıp ihata edemezler” (Taha/ 110). Sonradan gelen ayetler aynı tevhit hakikatini zikretmektedirler. “Hükmünü (Emir ve yasaklarını) yerine getiren, Hak olan Allah (Bütün noksanlıklardan beri ve) yücedir. (Ey Resulüm, Cebrail tarafından) sana vahiy tamamlanmazdan evvel, (Unutma korkusu ile) Kur’an’ı okumada acele etme: “- Rabbim! Benim ilmimi artır” de” (Taha/ 114).Genel olarak “Hayy İsmi” “Kayyum ismiyle” birlikte zikredilmektedir.
 
Yukarıda bir tertip üzere takdim ettiğimiz ayetlerin manalarını bir ayette toplayan Ayet-el Kürsi’de Hayy ve Kayyum isimlerinin azam tecellileri ve hakikatleri zikredilmektedir: “Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. O Hayydır, Kayyumdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O’nundur. O’nun izni olmadan katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (Hiçbir şey O’na gizli kalmaz.) O’nun bildirdiklerinin dışında insanlar, O’nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür” (Bakara/ 255).
 
Ayet-el Kürsi’de Kuran’ın farklı ayetleri hükümlerinin aynı nizam içinde yer aldığını, Hayy İsm-i şerifiyle ilişkili diğer hakikatlerin bildirildiğini görmekteyiz. Zira Hayy ism-i Şerifi tevhidi en yüksek derecede gösteren isimlerden biridir: “Ebedî hayat sahibi ancak O'dur. O'ndan başka hiç bir İlâh yoktur. O halde ibadeti O'na hâlis kılarak kendisine şöyle dua edin: “- Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'ındır” (Mümin/ 65). “Vahidiyet” hakikati Hayat ile tebellür etmektedir. Kudret hayat ile müşahhas hale gelmektedir. İhsan, İkram, Merhamet gibi manaların hamili Hayy ism-i şerifinin cilveleridir. Adl ismi Hayy İsminin tecellisi olan yeniden diriltmekle (Haşir) ontolojik ve metafizik manası itibarıyla nihai safhada başlamaktadır.
 
Diğer yandan “İşitme, Görme, İrade etme gibi isim ve sıfatlar “Hayat sahibi olma” ile hayat kazanmaktadırlar. Bilmek sıfatı hayat sahibi olan için vardır. Hayat öyle bir özdür ki, adeta varlık ile yokluk manalarının ağırlığını taşımaktadır. Varlık gibi yüksek bir hakikattir. Hayatın mutlak sahibi, vereni olmayan bizatihi mutlak ve münezzeh manada diri olmayan isim ve sıfatlarının sahibi olma keyfiyetinden uzak olur.
 
“Hayy İsm-i Şerifi” bütün varlık âlemini kopmaz bağlarla birbirine bağlar. Tıpkı diğer isim ve hakikatleri canlandıran tecelli ve tezahürleri olduğu gibi varlık âleminin de canlanmasını temin eden cilvelerin İsmidir. Hayat olmaksızın koskoca bir kâinat ne kadar karanlık, korkutucu ve yokluk manasına mahkûmdur? Hayat varlık maddesinin özüdür. Hayat yoksa varlık da yoktur.
 
Hayy İsm-i Şerifinin sadece maddi ve biyolojik âlemde değil, bildiğimiz ve bilemediğimiz başka âlemlerde de tecellileri vardır. Bizim sosyal hayatımızda da tecellisinin mazharı noktalar vardır. Şunu ifade edelim ki, zaman zaman Müslüman dünyasının inhiraflarına rağmen, İslam hayat dinidir. Kuran hayat kitabıdır.  Akif merhumun çığlığını hatırlayalım: “İnmemiştir hele Kuran şunu hakkıyla bilin / ne mezarlıkta okunmak ne fala bakmak için”. Kuran hayatımıza hayat olsun diye nazil olmuştur kuşkusuz. İslam hem maddi hem de manevi soyut âlemler için bir hayat dinidir. Hayat sahasına çıkarılmamış hüküm ve değerler beşeri müktesebatımız olarak kabul edilmeyeceklerdir. Bu yüzdendir ki Kuran-ı Kerim’de “İman edenler” ibaresinin ardına sıklıkla “Ve salih amel işleyenler” ibaresi konulmuştur.
 
Hayat varlığın en temel formlarından biridir. Büyük Gazali en temel eserine “İhyau Uluum ud-Din” ismini vererek, İslam hakikatlerinin ve akidesinin hayat kazanması ve canlandırılmasını adeta bayraklaştırmıştır. İslam akidesinin ispatı hayat ışığıdır, İslam akidesini kabul eden her kalp ve ruha adeta hayat ışığı ve cilvesi ikram edilir. Ölü ve camit olan varlık hayat kazanır. Donmuş, kaskatı kesilmiş kalpler canlanır, daralmış ruhlar ve insani meziyetler asli manalarına kavuşurlar.
 
Bu İsm-i Şerif belki günümüz İslam Dünyasının en fazla ihtiyaç duyduğu manayı ihtiva etmektedir. Nereden bakarsak Ziya Paşa’nın anlattığı harabiyet manasını görmekteyiz:
 
“Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm
Dolaştım mülk-i İslam’ı bütün viraneler gördüm”.
 
Merhum Akif’i dinlersek oturup onunla ağlamak gelir içimizden:
 
“Geçenler varsa İslam’ın şu çiğnenmiş diyarından;
Şu yüz binlerce yurdun kanlı, zairsiz mezarından,
Yürekler parçalar bir nefha dinler reh-güzarından
Bu matem, kim bilir, kaç münkesir kalbin gubarından
…..
Bu ıssız aşiyanlar bir zaman candan muazzezdi
Bu damlar böyle baykuş seslerinden çın çın ötmezdi!
Şu kurbağalar seken vadide ceylanlar koşup gezdi!
Şu coşmuş ağlayan ırmak ne handan gölgeler sezdi!
Bütün maziyi bir tufan, fakat hep boğdu, hep ezdi”.
 
Akif merhumun şiirine ser levha yaptığı ayet çok ilginçtir, dönemin Batılı emperyalistlerine değil, İslam dünyasının bizatihi kendi içine bakmaktadır: “İşte zulüm etmeleri yüzünden çökmüş, ıpıssız kalmış evleri (nin enkazı)! Şüphe yok ki bilecek bir kavim için bunda (İbret verici) bir nişane vardır” (Neml/ 52). Şu halde ilk önce Hayy isminin diğer bütün İslam hakikatleri ve akidesi gibi bireysel ve sosyal olarak bizim içimizde hayat bulması elzemdir. Nitekim şiirin bir yeri vardır ki içimi ürpertir. İslam dünyasında yaşanan zulümleri, katliamları anlattıktan hemen sonra bir muhasebe beyti gelir:
 
“Müslümanlıkları biçarelerin öyle büyük
Bir cinayet ki: Cezalar ona nispetle küçük!”
 
Evet, korkarım ki ötesi laf u güzaftır!
Her iki şiirin mağlubiyet dönemimize ait olmasına aldanmamak gerekir. Bugünkü İslam Dünyasının benzeri manzaralardan masun olmadığını pekâlâ görmekteyiz. Asıl harabiyet şudur ki, İslam akidesi ve salih amel formu kalplerimizden ve ruhlarımızdan hayat vasfını kaybetmiş gitmiştir. Hezar hüzün!
 
Ey Hayy ve Kayyum olan Allah’ım bizleri Hayy ve Kayyum İsimlerinin tecellilerinin mazharı kıl. Bu isimlerinin mana ve hakikatlerini müdrik eyle. Parça parça olmuş İslam dünyasına İslam hayatını hayat eyle. Ayrılan kalpleri ve ruhları Hayy İsminin tecellileri ile tevhit eyle.
 Bizleri yokluktan, tembellikten, uykudan, miskinlikten, yeisten, karamsarlıktan, iç sıkıntılarından kurtar. Özellikle ilk önce manevi iç dünyamızda Hayy İsm-i Şerifini tecelli ve tezahür ettir. İçimizi hayatlandır, ışıklandır. Sonra da bizleri başkaları için hayat ve cevelan vesilesi kıl. Hayat işlevlerinin kemiyet ve keyfiyet olarak azalması ve nihayet yok olması olarak bildiğimiz ölümden ve ölümüm her türünden bizleri koru.
Bizleri İslam dünyası ve insanlık âlemi için ölüm ve yokluk değil, hayat ve varlık vesilesi, taşıyıcısı ve temsilcisi olmayı nasip eyle. Bireysel iç dünyamızdan başlamak üzere, sosyal bünyemizde ve ülkemiz içinde sonra da bütün erişebildiğimiz her yerde hayatın esaslarını ve tezahürlerini yaşamayı ve yaşatmayı nasip et.
Bizleri her seviyede yokluk ve ölüme kardeş bütün olumsuz özelliklerden koru. Varlık ve hayata kardeş barış, emniyet ve güzel davranış gibi bütün olumlu özelliklerle donat. Şu hakikati de kerem ve lütfun ile bizlere öğret ki, biz Hayy isminin tecellilerine kalplerimizi kapatmadığımız sürece biz hiçbir güç öldüremez. Ölen kalplerimiz, ruhlarımızdır; alametleri ise kuruyan salih amellerimizdir. Tıpkı ahirette yeniden dirilteceğin bütün varlık âlemi gibi bizi ve İslam dünyasını da dirilt, hayat ver Rabbim. Âmin.
 
 
 
ROTAP- banner-

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir