“Bayram Gelmiş Neyime”

SÜNDÜS ARSLAN AKÇA  
“Bayram Gelmiş Neyime”
 
Biri bayram mı dedi?
Kaç bayram oldu, tadında yaşayamadığımız, burukluklarla geçirdiğimiz? Ya da kurbanları kendimizden seçtiğimiz?
 
Zoraki yazmaların sıska cümleleri ile oyalanıyorum. Zor günlerin ruhumuzu sardığı havası ne kadar zorlasam da beni bayram havasına sokmuyor. Müslüman topraklarının kana bulandığı günlere uyanıyoruz çoktandır. Kalp ağrılarımız günden güne artıyor. Birbirimize kenetlenmek yerine yabancılığımızda, güvensizliğimizde boğuluyoruz.
 
Çocuklar düşüyor aklıma gözbebeklerimde kocamanlaşan… Bayramlıkları ile uyanan bayram sabahına… Çocuklar düşlüyorum; gözlerinde koca dünyayı taşıyan, yürekleri kabına sığmayan. Çocuklar düşlüyorum anne babalarının ellerinden tutmuş, bayram gezmeleri yapan. Şeker tadında çocuklar görüyorum düş ülkemde.
Çocuklar görüyorum bakışları yetim… Çocuklar görüyorum eksik uzuvlardan. Hayalleri yerle yeksan ve çocuklar görüyorum minik bedenlerine ölüm giydirilmiş.
Ah çocuklar görüyorum, şikâyetini Allah’a saklayan. Tabutlar arkasından bakakalan…
 
Bu nedenle bayramı şeker tadında yazmam mümkün değil. Hüzün bu kadar muzaffer iken…
 
Bayram geldi ve kapıya dayandı. Her yıl heyecan ve mutlulukla beklediğimiz güzel ve mübarek günleri hiç bu denli kırık ve buruk karşılamamıştım. Bu denli endişeli bir kalp taşımamıştım. Sus’un sur üflediği kalbim bu denli ağrımamıştı.
Güzel günler umuduna sarılmak istiyorum. Ülkece verdiğimiz bu imtihanı dersler çıkararak atlatmak temennimiz. Duanın sırlı kapısında sabahlamak zamanı ve bu zamanı gözyaşları ile sulamak zamanı.
 
Günden uzaklaşıp yol alıyorum anılar sokağında. Doğup büyüdüğüm topraklardan uzaklaşalı yirmi yedi sene olmuş. Bayramların büyük çoğunluğu da gurbette yaşanmış. En çok da bayramlarda hissedilmez mi mesafeleriniz! Anılar sokağı oldukça yoğun ve dopdolu. Hangisinin kapısını aralasam buruk bir tebessüm okşuyor yüzümü.
Birinin kapısından içeri doğru süzülüyorum. Ve çok sevdiğim o türküyü mırıldanarak…
 
’ Bayram gelmiş neyime
   Kan damlar yüreğime
   Yaralarım sızlıyor
   Doktor benim neyime’’
 
  Çok duygulandırır bu dizeler ve bu dizelerin giyindiği ezgi. Yıllar evveli yine bayram telaşına bürünmüştük. Sılaya yolculuk vardı. Her şey hazırdı, valizler ve coşkum, heyecanım. Bayramın ilk gününü köyde eşimin ailesi ile geçirip ikinci günün sabahı yola çıkacaktık. Niyetimiz her iki tarafı mutlu kılmaktı. Köydeyiz ve ikinci gün gözlerimi açtığımda her yer bembeyaz olmuştu. Bütün enerjim ruhumdan çekilmişti sanki. Ve kar yağmaya devam ediyordu. Eşim ve büyükler bu havada yola çıkılmaz diye beni ikna etmeye çalıştılar. Çıkılmazdı ama ya ben, ya sıla özlemim, ya o kabına sığmaz heyecanım, mutluluğum ne olacaktı? Oysa kendimi ne çok hazırlamıştım.
 
Ne mi oldu, gidemedik tabiî ki. Benim suratımdan düşen bin parça. Bayramlaşmak için ziyarete gelenler duruma olumlu tarafından bakmam için teselli cümleleri kurmaya başladılar. Başarılı olunamadı tabi ki.
Ve dilimden bu güzel türkümüzün sözleri dökülmüştü.
Misafirler gözyaşlarıma yenik düştüler. Bu arada onlara da bayramı zehir ettim haliyle. Çok dokunmuştu belki çocukça ama sılada çocuğum ben.
Gurbetin bayramlarını iliklerime kadar yaşadım galiba. Ömrümüz oldukça da yaşamaya devam edeceğiz. Her bayram eksileceğiz, özlem duyduklarımızı ve burnumuzda tütenleri yitireceğiz yavaş yavaş. Görme, görüşme umudumuz da kalmayacak zamanla. Toprağa bıraktıklarımız da bekler değil mi?
 
Bu bayram daha bir telaşsızım. Bayramın hangi güne geldiğini bile yeni öğrendim. O çocuksu halimden eser yok.
Suskunum oldukça…
Hüzün şehrinin sokaklarını arşınlayıp duruyorum. Gözlerinde damlaların kristalleştiği çocuklar görüyorum. Kadınlar görüyorum yar aşkı har’a dönmüş. Anneler görüyorum tırnaklarını bağrına geçirmiş. Ya çığlıklarını yüreğine mezar kılan babalar!
Hepsini bekleyen karalı bayramlar…
Bayrama eksik girecek binlerce tamdan uzak haneler sıralanıyor gözlerimin önünde.
Bitmiyor hüzün şehrindeki yolculuğum.
Parmaklıklar ardında mahzun ve kırgın gönüller görüyorum ve mesafelere anlam veremeyen çocuklar…
Ve evlerine bayram kokusu girmemiş haneler…
 
Bayram konulu bir yazıya daha çocuksu ve kıpır kıpır bir yürekle başlamayı ne çok isterdim. Fakat böyle başladığım bir yazıyla hem kendimi ve sizleri kandırmış olurdum.
 
Bayramlar birliğin, beraberliğin ve bütün dost, hısım, akrabanın bir arada görülebildiği özel günlerimizdir. Her ne kadar yaşanılan hüzünler olsa da bu günlerimiz Allah’ın kullarına hediyesi olarak düşünülür, kısa da olsa hüzün rafa kaldırılmaya çalışılır. Birkaç günlüğüne mütebessim bir pencereden bakılır.
Biz de bu bayram böyle geçeceğe benziyor. İmtihan sürecinden geçtiğimizin bilinciyle, musibetlerin de Allah’tan geldiğinin farkında olarak kalben teslim olduğumuz bir bayram olması dileğiyle.
Dua ile kalın
 
Hayırlı bayramlar
 
 
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir