Hayrettin Orhanoğlu
Vefat Yıldönümünde
Anılıyor
Kısa hayatına onlarca eser ve unutulmaz dostluklar sığdıran şair ve yazar Hayrettin Orhanoğlu vefat yıldönümünde anılıyor
Şair ve yazar Hayrettin Orhanoğlu 20 Nisan 2022'de geçirdiği kalp krizi sonucu 57 yaşında.vefat etmişti.


1991-1997 yılları arasında özel bir tiyatro grubu olan Erzincan Sanat Tiyatrosunu kurdu ve tiyatro yönetmenliği yaptı.
“Taşra Edebiyat” adlı felsefe-edebiyat dergisini çıkardı. 1990’lı yıllardan itibaren ulusal ve uluslararası çeşitli dergilerde şiir, öykü, deneme ve makaleleri yayımlandı.
Ulusal ve uluslararası ortak kitap çalışmalarında bulundu.
Hikâyeleri ile ödül aldı.
Kısa film ve senaryo çalışmalarında bulundu.
Söylem analizi alanında sinema ve şiir poetikaları ile imgeler ve semboller üzerine eserler verdi.
Aşkın Aynaları Burçlar Kitabı (2017) eserinde; Feridüttin Attar’ın Mantıku’t-Tayr’ından ilham alınarak Simurg’a varan otuz kuşun hikâyesinden yalnızca birine Tuti’ye ait hikâyeyi işledi.
Türk Romanında Değişme Ritüelleri (2016) adlı incelemesinde; kronolojik bir sıra ile Halit Ziya’dan Oğuz Atay’a uzanan süreci değişim açısından değerlendirdi.
Dullar Sokağı (2017) adlı romanında; herkes gibi kendine kendince sebepler bulabileceği bir hayatın peşinde olan, korkularıyla, endişeleriyle yüzleşmekten kaçınan dul bir kadının hikâyesini işledi.
Akademik hayatına son olarak Giresun Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Öğretim üyesi olarak devam etmekteydi.
Eserleri
Şiir
Yolculuk Risalesi
Mutsuzluk Komedyası
İnceleme
İmgeler Atlası 1950-2000 Arası Türk Şiirinde İmgeler Sözlüğü
Kalbi Teyelleyen Şair- 1990’lı Yılların Şiiri
Aşkın Yolcuları
Anlatı
Hâfız ile Kâtip
Adımı Aşk Verdi
Aşkın Aynaları-Burçlar Kitabı
Hikâye
Düş Gören Defter
Deneme
Karanlığın Sessizliğinde Kemeraltı
Derleme
Gençler için Mevlânâ
Şehir Mektupları
Roman
Dullar Sokağı
Bir HAYRETTİN ORHANOĞLU Şiiri
HAYRETTİN ORHANOĞLU
Ölümün Atlıları
Ölümün alaca atlıları koşuyor peşimden
Fazlasıyla yorgun bir rüzgâr dolaşıyor saçlarımda
Sırtlarında çölün sustuğu son haykırış
Alabildiğine soğuk bir dağ burası, kabalıkla donanmış
Kemiklerinden gelen ses etime yapışıyor
Yağmurlar ve bulutların önünden kaçmış
Kılıçlar kim bilir kaç defa suya yatırılmış
Bekliyor susuzluğunu hayattan yana
Doğrusu bu ya defterim henüz kapanmamış
Belli ki ruhum bu hızdan oldum olası korkmuş
Ölümün ölümle yüzleştiği kavga olmasın sakın bu
Kanatılan her ihanetin buluştuğu köşe bucak
Kızıl elbiseli bulutların üstünde iki düşman
Ümit ve korku mu bu, bağışlanmayı uman ağır iki taş
Güneşe tutulmuş sırsız aynalarda
Hadi izin verin onlara kendi yurtlarına dönebilsinler
Kalmışsa narçiçeğinden son bir bakış
Henüz çıkılmayan bir yolculuktan önce
Sayfasından düştüğüm bu kim bilir kaçıncı aldanış
Kim, acıyı kuytu bir ırmaktan öteye taşımak ister
Kim, güneşin doğduğunu hatırlar akşam olunca
Sancının çığlığı kaç mutluluk eder yürekte
Kapansam ruhumun odalarına
Çevirsem yüzümü çölden yana
Bu atlılar, alaca atlılar beni yanlarına alacaklar
Belki yolu düşer diye avutacaklar
Belki içimde soluklanacaklar
Şunun şurasında beni yaşıyor sanacaklar
_____________
“Mutsuzluk Komedyası” kitabından
…