Şiiri Bağrına Basan Turhal

SÜNDÜS ARSLAN AKÇA Şiiri Bağrına Basan Turhal

SÜNDÜS ARSLAN AKÇA
Şiiri Bağrına Basan Turhal
 
Mesafeler nasıl da kısalıyordu, mevzu şiir olunca. Şiir aşkına, şiirin tek yürek kıldığı muhabbet aşkına yollar yormuyordu kimseyi.
 
Şiir, yıllara meydan okuyordu, yorgunlukları bir dostun gönlünde misafir kılıyordu. Şiir, hastalıkları görmezden getiriyordu, ağrıları dindiriyor, unutturuyordu.
 
Şiiri Bağrına Basan TurhalTurhal’daydı şiir bu sefer. Şuara, nefesinden bir tutam bırakacaktı bu güzel beldeye.

Şiiri Bağrına Basan TurhalTurhal Belediyesi ve Tokat Şairler ve Yazarlar Derneği’nin ortak çalışması olarak hazırlanan programda en büyük katkıyı sağlayan ise; sanata, kültüre çok büyük kıymet veren ve özünde de şair bir ruha sahip olan Belediye başkanımız Yılmaz Bekler ve de yazarlar derneğimizin yönetiminde bulunan Mahmut Hasgül’dü.
 
Şiiri Bağrına Basan TurhalŞiir, sizi yeni bir şehirle tanıştırır. Tanıştığınız bu şehrin çoğu insan sadece iskeletini, sanatçı ise şehrin ruhunu görür.
 
Şuara, şehrin ruhunu tanımaya gelmişti ve ruhundan bir tutam bırakmaya…
 
Turhal Kocakavak Kültür ve Sanat Etkinliği; programı sunan şair Mahmut Hasgül’ün,
 
“Kut kanatlı kartalsın uç Hazar’a Aybeniz
Tut esir ellerimden çek pazara Aybeniz
Bin yıldır söylediğim yarım türküler gibi
Gurbet sürgünlerinde bahtım kara Aybeniz”
 
dizeleri ve salonu selamlaması ile başladı.
 
Şiiri Bağrına Basan TurhalBelediye başkanı Yılmaz Bekler’in özenle hazırlamış olduğu muhteşem konuşması ile devam etti.
 
Şiiri Bağrına Basan TurhalŞairane bir ruh ile ve iz bırakan şairlerimizin şiirlerinden bölümler alarak yaptığı konuşma, salonu büyülemişti.
 
Sanatın, kültürün bu denli önemsendiğini görmek bizleri şiir adına yüreklendirmişti ve de heyecanlandırmıştı.
 
Ardından Toşayad başkanı Hasan Akar; protokolü, davetli şairleri ve salonu birkaç cümle ile selamladı.
 
Sıra şiirde ve şiiri kanatlandıran musikideydi. Salon sessizliğe bürünmüştü. Şiir her birini alıp ayrı diyarlarda, farklı duygu atmosferlerinde dolaştırıyordu.
 
Her okunan şiirin ardından gelen ve ruhumuzda derin izler bırakmış olan şarkılarımız, türkülerimiz yorgun düşmüş gönüllerimize ilaç gibi gelmişti.
 
Bırakmadın benim peşim
Kurutmadın gözüm yaşın
Neyinden korkayım kışın
Yazın yağar kar başıma
 
Davetli şairlerimizden Hışır Osman Nebioğlu’nun ‘’ Yazın yağar kar başıma’’türküsünün ardından gelen, feleğin çemberinden geçmiş dizeler,  yüreklere kor gibi düşmüştü. Ezgisiyle, mısraların derinliğiyle gözlerimize nem, yüreğe şebnem bırakmıştı.
 
 Ve yine davetli şairlerimizden, güftesi nam-ı diğer valide-i şuara İlter Yeşilay’a ait şarkı;
 
“Dediler zamanla hep azalırmış sevgiler,
Olsun bana seninle geçen yıllarım yeter.
Nasıl olsa her şeyin, zamanla sonu yok mu?
Ömür dediğimiz şey küsecek kadar çok mu?”
 
duygu sağanağı altında gezdirmeye devam etti.
 
Ardından kıymetli şairimizin birbirinden güzel şiirleri hele ki, urfa şivesi ile yazmış olduğu ‘’Namıssız Seni’’  salonu bir yandan düşündürürken, bir yandan da tebessüm ettirdi. Fotoğraf sanatçısı eşi Zeynel Yeşilay’dan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Program boyunca yüreğiyle, emeğiyle yanımızdaydı. Objektifinden muhteşem kareler bıraktı bizlere.
 
“Nemrut ateşinde yaksalar, ölmem
Çıkılmaz zindana tıksalar, ölmem
Bir şarjör kurşunu sıksalar, ölmem
Sen bir kez elimi sıksan, ölürüm”
 
Ve Kenan Yavuzarslan, Samsun’dan geceye güzellik katan güçlü kalem. O gece ayrı bir heyecan içindeydi. “Mahpeyker” dinleyicilerin hafızalarından uzun süre silinmeyecekti. Şiirin ara ara öyküsünü anlatarak okuması, şairlerin şiiri tamamlarken ki zorlu yolculuğunu da özetlemişti.
 
Bir diğer misafirimiz Konya Radyo Ekspres in programcısı Siraç Mavi’ydi. Sesiyle, yorumuyla ve en önemlisi güzel yüreğiyle hepimizin gönlünde taht kurmuştu.
 
İl dışından katılan şairlerin yanı sıra ev sahibi şairlerimiz; Mahmut Hasgül, İbrahim Çam, Rasim Yılmaz ve şahsım da geceye yüreklerimizden bir nefes şiir bıraktık.
 
‘’Sensiz neylerim
Anlıyorum deseler de anlamazlar
Kimseler sen değildir,
Acını hissediyorum kim diyebilir
Bir iç açımlıktır söyledikleri
Herkes kendi uçurumundan düşer bilirim.’’
Rasim Yılmaz
 
Bu arada şiiri kanatlandıran müzisyenlerimiz de muhteşemdi. Yine Tokat’tan Hakan Cantemur, Ruhi Eroğlu ve ekipleri birbirinden güzel şarkılarla, türkülerle ruhumuza hoşluk bıraktı.
 
Programın sonuna gelinmişti ama salon sanki devam edin der gibiydi. Bakışlardan ve programın sonuna kadar kalışlarından aldığımız enerji muhteşemdi.
 
Şuara şiire koşarken mesafeleri gözü görmemişti, hastalığı umursamamıştı. Muhteşem bir gecenin altına imzasını atınca da şiirle kanatlanmıştı.
 
‘’…
oysa biz
mavi zamanın aralığında
alaca karanlıklarda fırsat kollardık
tertemiz pembeli tenha sevmelere
çok yaman çocuklardık biz
terk ettik zamanı kirli hoyrat ellere
İbrahim Çam’’
 
Tek kelime ile Turhal, sanata, sanatçıya şiire muhteşem bir ev sahipliği yaptı. Kaymakamı, Belediye Başkanı ve diğer mülki amirleri programın sonuna kadar bizimleydi. Dinleyici bizimleydi. Yürekler bizimleydi. Bundan âlâ mutluluk olur mu?
 
Şiir, nice dağlar aştırmıştı. Nice programlara konuk etmişti. Ne böyle bir izleyici kitlesi, ne de bu denli ilgili protokol gördüm desem abartmış olmam. Birkaç şehir hariç, genelde çok işleri vardı. Ya da şiir bir zaman kaybıydı onlar için.
 
Şehri binalarla donatabilirsiniz. Şehre yol, su, elektrik getirebilirsiniz. Bütün eksiklerini tamamladım zannedip sırtınızı koltuklarınıza dayayabilirsiniz. Bu tamamladıklarınız sadece şehrin iskelet kısmını oluşturur. Sanatla şehre ruh üflemelisiniz. Mutlu, sağlıklı bireylerin yaşadığı bir şehir anca kültürel etkinliklerin canlı tutulması ile olur.
 
Şehri idare edenler, şehrin rengini belirliyordu. Turhal bu anlamda çok şanslıydı. Sanatı, sanatçıyı, kültürü önemseyen ve değer veren bir başkanları vardı.
 
Turhal ve Turhallılar şuaranın gönlünü fethetmişti.
 
Kıymetli belediye başkanımız Yılmaz Bekler’e, Turhal kaymakamı,  Dr Ahmet Süheyl Üçer’e ve katkı sağlayan bütün isimsiz kahramanlara teşekkür ediyoruz. 
 
“Gökyüzünde süzülen turnalardan medet yâr
Kimsesiz gecelere dönüp çaput bağladım
Gökte yıldızlar kaydı, ben mehtapla ağladım
Bir gidişin ardından uzaklara takıldım
Bazen İbrahim gibi ateşlerde yakıldım
Gökyüzünde süzülen turnalardan medet yâr
Talan olan yüreğim ne dost bana ne ağyâr”
Sündüs Arslan Akça