Gelinciğin Hüznü

SÜNDÜS ARSLAN AKÇA Gelinciğin Hüznü

SÜNDÜS ARSLAN AKÇA
Gelinciğin Hüznü
 
Biliyor musun, sana gelirken bugün rüzgârla karşılaştım. Çok uzaklardan geldiğini söyledi. Biraz yanında kalmamı, nefeslenmemi istedi. Sanki çok birikmişi vardı. Sanki geldiği yerlerden hüzünler taşımıştı, Az soluklandım, nefeslendim yanında. Terleyen alnımı okşadı ılıkça. Hafiften saçlarımı savurdu. Bir ferahlık bıraktı yanaklarıma…

Konuşmak istedi, söylemek istedikleri vardı bana usulca. Döndüm yüzüne baktım, gözlerine baktım hafif bir tebessüm takınarak… Ellerine uzandım Çekinerek uzattı ellerini. Yaklaştı ve başını koydu omzuma, bir iç çekişin ardından söküldü ilmek ilmek…

Önce uzakları izledik birlikte. Uzun bir sessizlik vardı yanımızda. Ondan yana hafif bir esinti bozuyordu sessizliği. Uzakları gösterdi, çok uzakları…

Uzaklar süzüldü gözlerimizden sessizce…

Her gidişi bir dönüşle noktalanmış. Her gelişi bir çaresizlik, gönül kırgınlığı…

Yıllar öncesinden başladı anlatmaya gelinciği..Rüzgârı güzelliği ile büyüleyen gelinciğini…İlk karşılaşmayı,ilk görüşü,ilk dokunuşunu..Her  baktığında ölüşünü.

Anlatırken gözleri bir parlıyor mutluluktan ve birden ışığını yitiriyordu. Birlikte geçirdikleri o ilkbaharı anlatırken kabına sığamıyordu. İncecik narin dalını, salınışını… Kızıl yapraklarının hafif dokunuşlarla aşka kucak açtığını. Birlikte bu aşkı dağlara yazdığınızı, bütün kır çiçeklerinin nasıl kıskandığını anlattı.

Bu güzel aşkı bilmeyen kalmamıştı. Aşk sarhoşu olmuş rüzgâr… Gelinciğin yanına yerleşmiş.Güneş tepenin ardından görününce yeni güne gözlerini gelincikle açarmış.Birlikte bütün kır çiçeklerini dolaşırlarmış.Aşk şerbetini içtikçe gelincik bir o kadar daha güzelleşiyormuş.

Zaman geçmiş, mevsimler akmış. Dağ üşümeye başlamış, gelincik tir tir titremeye. Aşkı, ona zarar vermek istemiyordu aslında. Nasıl oluyor, neden oluyor anlamıyordu. Her geçen gün ,daha da hiddetli esiyordu.Canı yanıyordu gelinciğin,narin dalı soluvermeye başlamış.Rüzgâra  hüzün dolu bakmış.Biliyordu gelincik ,o da istemezdi canını yakmayı.Biliyordu artık,aşk yakıyordu.aşk hüzün akıyordu.

Gelincik ölüyordu.  Yaşanmışlıklar düştü aklına. Rüzgârla geçirdiği güzel günler… Kızıl yapraklarından siyah benlerine damlalar düşmeye başladı. Rüzgâr dayanamıyordu. Gelincik kayıyordu ellerinin arasından. Son bir bakış bıraktı rüzgârın gözlerine. Hüznü bıraktı yüreğine… Gelincik aşkın ellerinde, ölüm ile…

Rüzgâr, başını kaldırdı omzumdan. Şöyle bir baktı gözlerime… Gözleri acıdan duman duman… Her bahar gelirim buraya, gelinciğin hayaliyle. Her bahar bu dağlarda bulurum onu yalnızca. O burada her bahar benimle… Ve uzaklar düşer aklıma. Onu yitirdiğim, benim gidemediğim uzaklar…

Her bahar şenlenir buralar. Benimse gelinciğin hüznü düşer yüreğime. Ben hüznüne…

 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir