İSMAİL OKUTAN
 Bir Yalnızlık Evi Daha Yaptı Ölüm
 Kıymetli Teyzeme…
 Çıkmadan boğulup kalan bir çığlık yerleşti nefesine
 Nasıl sığdı kocaman bir ölüm küçücük sinesine
 Hükmünü yazdı ve kırdı kalemini
 Bedeninden beslenip büyüyen ölüm
 Bir kırkikindi yağmuru gibi yağdı ölüm göğün bir noktasında
 Sarsıp titretir ta içinden seni ölümün kolları
 Takılıp kalır gözlerin tavanda sabit bir konumda
 Işıksız ve cansız
 Bir anda daralıp kaldı kocaman dünya
 Hayat donar o zaman, donar hücrelerin 
 Tel tel kopar, tersten demir bir lokma çıkar boğazından
 Ruhun çekilirken bedeninden
 Aniden terk eder hayat içini
 Kanın hızı azalıp birden durur kalp atışların
 Sıkar, sıkar da ruhunu çağlayarak gelen dağlarca yük
 Ah ne ağır bu acı, bu sancı ne büyük
 Sen gittin dört metre beze sarılarak
 Sen gittin büyüdü, büyüdü ayrılık
 Dağ gibi büyüdü kalbim yalnızlık ile
 Volkan gibi patladı ruhum
 Bir ırmak yürüdü içimden susarak ve dışarıya sızarak
 Aldı beni içine kıvamı koyu ve yoğun bir ıstırap
 İşte bu ölüm yeni bir yalnızlık evi daha yaptı
 İşte yeni bir yalnızlık evi yaptı sana bu ölüm
 Kurtlar ile kuşlar komşu oldu sana
 Dört tahta ile iki kepçe topraktır yatak ile örtün
 Ne bir dost ne bir akraba kaldı yanında
 Eş ve arkadaş oldu sana hasret ile karanlık
 Çile, keder, korku ve ürperti dolacak şimdi yatağına
 Kaldın şimdi iki metrelik susuz bir derede
 Hani yol rehberin, hani hayat mihmandarın nerede
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

