İSMAİL OKUTAN
 Yetim Bir Düş İçimde
 Bir yetim düştü içime, geceden
 Birden düştü içimde bir yemin
 Yetim bir kuş geceden düştü içime
 Elimi uzattım, güneşe az kaldı
 Yanmak bana düştü her zaman
 Bana gönder yanmakta olan bana aydınlık ateşini
 Yapmak bana düşer anneciğim, aşkın evini
 Söner içimdeki nefret, aşk ateşi yanınca
 Kırılır dalları öfkenin
 Tarif edemez kimse içimdeki çilenin çocuklarını
 Bir bakışın getirir içime bir deniz meltemini
 Bir ateşle gelir bir okyanus serinlik
 Kırılır kalbi bir yetimin buruk bir bakışla
 Çekik gözlü bir bakış fırlatır gözlerin
 Bakmak öyle kolay değil gözlerine
 Esaret altına alır çünkü bakışların
 Ben nereye bakıyorum, nereye vardım bilemiyorum
 Taş taş değil taş bir zalimin kalbidir
 Taş taş değil taş merhametsiz bir kandır
 Mezarın başındaki taştır ölüme direnen
 Günahkâr yüzümden dökülecek toprağıma kirli bir pınar
 Taşın altında inleyen bir siyahî Bilal de benim ey peygamber
 Boğazımda boğum boğum düğümlenir hıçkırıklar
 Çöllerde peşine takılan bir süraka da benim
 Karnına taş bağlamış bir bedevi de benim
 Ben ümmetin yetimi, yalnız bir ülkeyim
 Ateşe ve kumlara batmış bir çöldeyim
 Gözlerimden sağanak yağmurlar yağar
 Her yanım gözyaşına boğuldu boğum boğum.
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

