İSMAİL OKUTAN 
 Akıp Gider İçinden Derin Irmaklar
 Ansızın ortadan kaybolur hayat
 Faili meçhul bir cinayetle vururlar
 Vururlar gecekonduları her gün gece yarısı
 Gecekondularda vurur acılar yürek yarasını
 Pervane gülü dolar odaların içine.
 Mülteci duygular yerleşir duvarların arasına.
 Kireçsiz ve de altı delinmiş toprak odalarına
 Misafir olur her gün garip ve de yabancı duygular.
 Bu hayata ait değil bu yüzler rüzgârla uçar gider.
 Penceresiz evler anlatır gecekondu yalnızlığını?
 Anlatır gözlerdeki hasreti, çocukların mutlulukla dansını
 Hayatın gülücüklerle raksını?  
 Kadim zamanlarda da böyle miydi hayat?
 Gecekondulara doluşur gülüşler,
 Binalara taşındı şimdi gecekondu hayatları.
 Acılarda kaybolur gider yerleşik duygular  
 Akıp gider içinden derin, acı bir ırmak
 Dallar kurumuş, kalpler çatlamış, her taraf kuraklık
 Ben gecekonduyu böyle gördüm
 Kaderin yazdığı koyu bir yalnızlık
 Kederin çizdiği kara bir yazgı
 Ağustosun ortasında eser bir ayaz, bu yaz
 Avazın çıktığı kadar bağır, durmadan bağır  
 Kimse duymaz çığlığını 
 Deniz gibi köpürür acılar içinde
 Gecekondular gördüm, acılara sarılmış kadınlar
 Çocuklar gördüm oralarda oyunları devlettir.
 Yoğun hüzün içinde ölen hayatlar gördüm.
 Sevgiyi gecekondunun duvarlarına ördüm
 Rüzgâr konar gecekonduya her vakit
 Savrulup gider ihtiyar hayatlar.  
 Acıya ve hüzne âşıktır gecekondu
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

