Ben En Çok Sensiz Üşüdüm Anne

NECATİ SARICA
Ben En Çok Sensiz Üşüdüm Anne
 
Boyum uzayınca tren raylarına
ben en çok seni düşündüm anne
üşüdüm
tren ışıkları yanarken içimde
ben en çok sensiz üşüdüm anne
 
Şekeri elinden alınmış çocuklar gibi
senin yokluğunda
gözyaşlarım dökülürken damla damla boşluğa
bir parça gün ışığına
ve sana hasret kaldığımda
içimdeki karanlıkta yol bulamıyorum
üstelik sarhoş
üstelik yaralı bir askla
belki geri dönersin diye söylediğim şarkılarda
 
Mevsimsiz karlar yağarken her yanıma
karlı gece şarkılarında
hep sen varsın
ayrılığın verdiği acılarda
 
Beni bırakıp gittiğinde anne
kapısız penceresiz bir boşlukta
şekeri elinden alınmış çocuklar gibi
ağlıyorum senin yokluğunda
gözyaşlarım dökülürken damla damla boşluğa
 
Ben en çok sensiz üşüdüm anne
senin yokluğunda
yaralı bir bakış gibi kaldığımda
gözyaşlarım ateş gibi yanaklarıma dokunduğunda
senin duaların anne
onulmaz yaralarıma okunduğunda
pencereden kuşlara bakarken sen olmadığında
senden sonrasında ben olmadığımda
avuçlarından dökülen ateş parçaları aklımı yaktığında
 
Ben en çok sensiz üşüdüm anne
senin yokluğunda
her an her yerde seni arıyorum
sensiz yasayamıyorum
yaralı bir bakış gibi kaldığımda
 
Anne senin çektiğin çileler kalbimi yaktıkça
çekilen çileler hep o yezit in elinden
ben hiç büyüyemeden
kendi içimde yaralı bir çocuk kaldıkça
vay o zalimin elinden
 
Sensiz nasıl yaşanır ki anne sol yanımdan
kaderin çıkmazlarında
yaralı yanımdan
yazılarım tel tel sökülürken alnımdan
ve yolum hep karanlıkta kalınca
bitsin artık bu çekilmez olan çile
 
Tanrıdan sessiz bir ölüm dileğiyle
bir iç çekişin bile isyan sayıldığı günlerde
bu hayat sensiz nasıl yaşanır ki
sol yanımdan
ve ben
kapısız ve penceresiz bir boşluğun içinde
seslenirken içimden içime
benim hiç büyüyemedigim
 
Senin dediğin gibi anne
vay o yezitin elinden
 
Biletsiz bir yolcusu gibi yasarken ben sensiz bu hayatı
yıldızlar dururdu kara yerlerde
kimse yoktu sanki yerinde
ay doğmuyordu hiç su sensiz gecelerde
aşkın sokağı
kaderin meyhanesinde
hicazlara çok benzeyen bir şarkı takılınca dilime
dudaklarım garip bir pas tadı içinde
basım önüme düşerken bir sabahçı kahvesinde
ömrümün gülleri solarken su sensizliğin gecelerinde
mevsimsiz karlar yağarken üstüme
derman bulamadan
ince hırkalarda üşüyen gönlüme
anne senin gözyaşların keder olurken ömrüme
ben mutsuzlar masasında dem tutarken dem üstüne
aşkın sokağı
kaderin meyhanesinde
Yoksa kapkara sürmeler mi çekilmiş
demli çaylar tadında ağlayan gözlerime
İnce hırkalarda üşüyorum anne sensizliğin gecelerinde
 
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir