İSMAİL OKUTAN
 Siyahi Bir Çığlık
 Kahırla bir hüzün yudumlarken kara bulutların altında
 Bir söğüdün serinliğinde soğuturken
 Bir deri bir kemik kalmış siyahi bir çığlık yapışıyor tenime
 Her dem bir yeni, bir eski gam birbirine karışıyor terimde
 Hüznüm açılamayan sürgülü kalplerin ardında
 Unutulmuş sevdalara postalandı bugün
 Süngülü sevdalara postalandı yüreğim
 Dağların ardında ve bulutlara asılı kaldı
 Lokmalar inerken boğazımdan aşağıya sevgi afiyetinde
 Yavaş yavaş gelip doluyor içime bir açlık
 Giderek beyaz güvercinler eşlik ettiler çığlığıma
 Giderek acılar çoğalıyor her dem daha derinden
 Gönlümde sürgülü sevdalar süngülüyor ciğerlerimi
 Her gün yangına itilmiş bir hüzün günü
 Gözlerin yeryüzünde yıldızların gözdesi 
 Çağlar boyu saklanmış bir sevda ruhu içimdedir
 Boynuma asılan nazar boncuğu gibi
 Korur beni çağdaş zulmün yargısız infazlarından
 Kalbime çarpan bir akım gelir aşk fazlarından
 Çağlar boyu unutulmuş gizemli bir vadi koynumda saklı kaldı
 Sırlarına bulanıp yaşarım vadinin antik duygularında
 Sularında yıkanıp özgürleşirim yitik ülkede
 Dar geçitlerden sonra çıkar yolum geniş vadilere
 İçime sinmiş bir savaş korkusunu kovarım yanımdan
 Aşka acıkmış içimden çıkmaz asla açlık
 Artık kulağıma gelen tüm sesler siyahi bir çığlık
 Yarım kalmış bir uykudur senden uzaklaştığım asırlık ayrılık
 Yolu unutulmaz hiçbir zaman aşkın
 İçimde Nuh tufanından kalama bir tufan
 Yüzümde asırlık gülüşlerinde gizlenmiş sevinç
 Ve hamakta sallanan yüreğim büyülenir iğde kokusuyla
 Çağın ihaneti vurdu, vurdu insanlığın vicdanını
 Bu gece erik yeşili duygulara saklanmış
 Nar ekşisi kederler getirdi esmer dakikalara
 Puslu zamanlarda pusu kurmuş bana ihanet
 Kanlı tarihten akıp geliyor yüreğime masum kanlar
 Aklım firardayken ellerim tetikte bekler
 Göğsümde beslerim kırmızı ateş güllerini
 Kirpi kipinde kederlerle alevlenir yüreğim
 Güneşe sevdalı ışıklar yayılır gözlerimden
 Güneşe bağlanır umutlarım bir çocuk sevinciyle
 İçime dolar güneşvari bir çocuk neşesi
 Görünmez bir kaza gibi gelip çarptı yüreğime aşkın
 Bütün idamların acısı yuva kurar yüreğimde
 Pusu kurmuşken bana bütün modern çeteler puslu havada
 Firavun kılıklı modern tanrıcıklar tutmuş köşe başlarını
 Kırık gönlümle aşka âşık olmuş
 Savaşa savaş açmış bir savaşçıyım ben
 Adım aşk savaşçısına çıkmış
 Medine hicreti gibi heyecan dolu yüreğimde
 Hem umut hem korku ile dolup diriliyor aşk yeniden
 Geri dönüp fethediyor insanlığı aşk yeniden
 Yüreğime vuruyor, yüreğime doluyor mücadele yeniden
 İsyankâr bir duygu içinde çığlıklar doluyor beynime
 Uysal duygularımı satılığa çıkarıp
 Kuşanıyorum tüm asi tüm asil hislerimi
 Sevdaya sarılarak kesin olarak tanımladım varlığımı
 Savaşın ürpertisinden derledim umudumu
 Yalınayak yürüdüm savaş yollarında yanarak
 Yüreğimdeki isyanı parlatıp koşarım
 Savaşa karışmış çocuk ürpertilerine sarılarak
 Ey yüreğime çarpıp duygularımı ürperten
 Ey yüreğine sığınıp kanlı yaşlarla ağladığım sevgili
 Çaresizliğime umut, yalnızlığıma bulut olup
 Yüreğinin aşkına kat kemikleri çıkmış açlıkları
 Kemiklerimi kırıp aklımı başımdan alan siyahi çığlıkları
 Gözlerimi kan çanağına çeviren çıplak hıçkırıkları doldur kalbime
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

