Beynindeki Çizgiler

CANER KUT
Beynindeki Çizgiler
 
Beynin çizgileri ıslandığında, parmak ışıklar avuçlarına yapışır. Çizdiğin daireler hızla dönerken etrafında… Olgun bir sesle uyanırsın. Sağ sol, alt üst, iç dış devrelerin. Kendi üzerine yapışır. Koza örülmüştür. İçindesindir. Acısındır. Çıkamayacaksındır. Dairelerin avuçlarında hapistir. Sen devrelerinin içine hapissindir. Üzerine sürülen ipleri ellerinle bağlamışsındır. Gözkapakları üzerine kapanmış küçük bir kız çocuğu, secdeye kapanan ağır bir baş, dermansız akılsındır.
 
İlden ile gezdirilirsin. Şöhretsindir! Gözkapakların birbirine yapışmıştır, ama eğlendirirsin. Alkış alırsın. Çok sevilir, biraz da acınılırsın. Anasız babasız kalmış, ama elinden tutan çok olmuştur. Elden ele övülür, dilden dile tanınırsın. ‘İşte harika insan!’ olursun.
 
Kozanın içinde yönlerin kaybolur. Tek yönün, içindedir: Katlanmıştır, buruşmuştur. Tozlanmıştır. Kozanı saran bir sarmal ipe tutunup bir iki üç derken parmakların uyuşur. Yarım kalır. Boşluk kalır.
 
Soldan gelen sen, sağdan gelmiş olan sen değilsindir. Sen, sen değilsindir. Belki sağdan gelen sen, soldan gelen sensindir; ama ortada duran sen yoksundur. Ya da başkasındır. Başkasısındır. Azaldıkça çoğalan ama uzadıkça kaybolan… Uzadıkça kaybolan, ama hep var olan. Sessiz ama şöhretli harika insan!
 
Dönen, ancak içine kapanan. Uzadıkça kaybolan ama uzayan… İncelen ama var olan. Giden ama hep kalan… Sönen ama sürekli tüten… Tanımsız, ama her yerde var olan yeşil kanatlı bir kuştur… Beynindeki çizgiler…
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir