Halep, Halep

MEHMET-BAŞ

MEHMET BAŞ
Halep, Halep
 
Dünya baksın işine dünya defolup gitsin
Yanık kremi veya yumuşatıcı sıvılarla
Denizi seyreden kadınların kalın çerçeveli gözlüklerinden
Bir karaltı gibi gelip geçerken Aylan Bebek
Karaya vurmuş düşlerin eteklerinden tutup
Cehennemin sakız gibi çiğnendiği zamanlarda
Ben şapkadan tavşan çıkarmaya gideceğim
 
Benim işte her gün yüzlerce kere ölen, öldürülen
Bağdat’ta, Şam’da, Halep’te, Kabil’de, Arakan’da
Müslüman’ın Müslüman’ı kırdığı meydanlarda
Benim işte beşikteki bebekleri tabuta koyan
Kendi yurdunda hiç durmadan vurulan, kırılan, yakılan
 
Zamanın kalburunda elenirken suskunluğum
Bir öfkenin teyakkuzunda kıracağım tüm saatleri
Mahşerin gün görmemiş sabahlarında
Kıracağım yokluğun ateşten tabutlarını
Ölümü gelinlik gibi giyen kızların kınalı ellerinde
Savuracağım mahşere kalbimin topraklarını
 
Kalbim gel bu lanetli çağdan gidelim
Bir Asr-ı Saadet özlemiyle kanat açalım Medine’ye
Resulün yeşil kubbesine varıp ağlayalım
Ravza’nın eşiğinde boynumuzu büküp
Halep’te öldürülen o gül yüzlü çocukları anlatalım
 
Lanet olsun bu çağa binlerce kere lanet olsun
Kırılsın uçakların kanadı yıkılsın Beyaz Saray
Yere batsın Kremlin yere batsın Çin sarayı
Yere batsın İsrail yere batsın Brüksel
Yere batsın Nato yere batsın Birleşmiş Milletler
Yere batsın Halep’i görmeyen o lanetli gözler
 
Hafız Esat’ın kirli parmakları hep boynumuzda
Seyit Kutub’u asan ip hep boynumuzda
Haleb’i yakıp yıkan eller hep boynumuzda
Irak’ı cehenneme çeviren ateş hep boynumuzda
Bu kaçıncı idamdır söyleyin bu kaçıncı idamdır
Ölüm bir kuş gibi gezip duruyor koynumuzda
 
 
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir