MEHMET BAŞ
Bende Matem Sende Düğün
Gül ağacı olsaydım
Dikenlerle dolsaydım
Sever miydin yar beni
Vakitsizce solsaydım
Karanfilim can verir
Yaprağına kan verir
Gözlerinin kalesi
Üç kıtaya şan verir
Kül olmuş bakışların
Dilimde nakışların
İçimde bir vadidir
Su gibi akışların
Yaylalara göçülünce
Koyun kuzu seçilince
Şu gönül dellenmez mi?
Aşk badesi içilince
Gönül dağlardan ulu
Göklere serilir çulu
Âşıkların çarşısında
Geçmez cihanın pulu
Yansın dünya aşk narına
Bugünü bırakma yarına
Korkular senden korksun
Çeksinler Mansur darına
Kar yağar kar gecede
Ağlarmış yar gecede
Kanayan şu yaramı
Kim sarar yar gecede
Söz otağı kurulunca
Akan sular durulunca
Yıkılır mı şu dağlarım
Ceylanlarım vurulunca
Çamardı’nın gülleri
Bülbül gibi dilleri
Dağların eteğinde
Eser seher yelleri
Şu dağa çıkam dedim
Köyüme bakam dedim
Karışıp da şu öze
Sessizce akam dedim
Tutmaz olur dizlerim
Solar gider izlerim
Bir çölün bitişinde
Ben yârimi gözlerim
Seher yeli eser gider
Canı cana katar gider
Toprağın kadehiyle
Kanımı döker gider
Ay doğar ay gecede
Dilimdeki hecede
Asıllar solar gider
Güller kalır gölgede
Su akar yücelerden
Dökülür hecelerden
Şafakların cemali
Sıyrılır gecelerden
Kurt kuzuyu yemezmiş
Gül esvabın giymezmiş
Eller bilir şu halimi
Yar bildiğim bilmezmiş
Günler akar bir çeşmeden
Sarhoş olurum içmeden
Sen benden geçer miydin?
Ben senden vazgeçmeden
Gül yerine gül yerine
Ağlayanın gül yerine
Gözümde yaş kalmadı
Geliversen gül yerine
Zaman eğri mekân kısa
Burda hüzün anayasa
Güzelliktir çabuk solar
Yüreklere çöker tasa
Bende matem sende düğün
Elden gelen olmaz öğün
Geçen geçti sevdiceğim
Dövünürsen şimdi dövün