İSMAİL OKUTAN
 Kızgın Bir Yanardağ Gibi
 Güneş vurgunu bir çölde rüzgâr kızgın
 Şıvgın duygular kaynıyor kumdan
 Bir yanardağ ağzı gibi lav püskürüyor gözleri
 Kasvetini dağıtıyor yaktığı ateşin alevleri
 Asıl ateş içindedir, açlıktan kokuyor nefesleri.
 Ateşte bir tencere kaynar hüzün ıslığı çalarak
 Kaynayan aş mı yoksa taş mı bilmez kimse
 Şehrin yüreği taş mı yoksa lav mı bu yarasalar çağında
 Bir umutla avutup yatıştırır açlıkları
 Duymaz kimse sessiz çığlıkları
 Bir imgedir gözleri anlamsız dünyada
 Kim yumuşatacak sertleşmiş kalpleri bu barbarlar çağında
 Üstüne yağıyor güpegündüz hüzün
 Bulut bulut iniyor yere gökler sanki
 İçi beyaz, dışı beyaz bir adam görüyor onları
 Açlık neydi, korku nasıldı, hiç bilemedi
 Bedenini sarıyor baştanbaşa bir keder.
 Kahır dolu bakışlar kanatıyor içini
 Dipsiz bir kuyuya daldı gözleri çocukların içinde
 Gözyaşlarını akıtıyor yangın yerine dönmüş içine
 Şefkatli elleri titrer, titretir şeftali rengi dünyayı
 Kızgın bir yanardağ gibi püskürüyor kapitalizm
 Ruh kanseri ve hüzün konseri veriyor zamana
 Çiseleyip akıyor saçların arasından sağanak bir ıstırap.
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

