Dergicilik ve Özel Sayılar

HAYRETTİN TAYLAN Dergicilik ve Özel Sayılar

HAYRETTİN TAYLAN
Dergicilik ve Özel Sayılar
 
Edebiyat, estetize edilmiş, poetik ve teorik süzgeçten geçilmiş, üst metinlerden oluşur. Edebiyat, bu metinlerin sanatsal atlasıdır. Dergi, sanatsal, kültürel, algısal küçük bir devlettir. Fakat dergilerimiz, devlet olmayı bırakıp küçük bir koloni devleti olmaya başladı. Sanatsal ve kültürel kanonlaşmanın gölgesinde yürümeye başladı. Herkes, kendi kanonlaşma atlasını açtı.
 
İslamcılık, İslamcılıktan beslenenler, Türkçülük ve Türkçülükten beslenenler, Laik-seküler ve Atatürkçüler gibi edebi kanonlaşmanın keskin çizgileriyle devam eden dergicilik, siyasileşti, kutuplaştı dahası sosyal antropolojik olarak kanonlaştı. Muhafazakâr kanonlaşma, seküler kanonlaşma, Türkçü kanonlaşmaların sığlığında, poetik metinlerden çok bu siyasi çizginin hükümranlığı devam ediyor.
 
Seküler hayatın getirdiği şöhret ve iktisadî bağın kirli emelleri arasında enlemlerini çizenlerle dolup taşıyor. Edebiyat ve dergiler; siyasetin, fikirlerin keskin, taraflı ve bağımlı çizgisinde yürümeye devam ediyor. Derginin etrafını çevreleyen yayın yönetmenleri ve onların kolonisinde olmak isteyen gölge penguenlerle doldu.
 
Dergiler, evrensel hürriyetin sanatsal aynasıdır ve bu aynalığı yansımalıdır. Dergiler, amatör ruhunu kaybetmeden hep ileri gitmeli. Dergiler, usta yazarın poetik atlasını bilmeli… İdeolojik ya da birkaç sosyolojik etkenin parlattığı isimlere usta diyemem. Teorik bağlamda zayıf metinlerle bir fikri bağın göbeğinde parlamak usta olmak değildir.  Meşhur olmakla ustalık başka. Derin çizgi var.
 
Türk dergiciliği, maskeli edebî çeteden bir başka açıdan kanonlaşmadan öteye aşamıyor. Her dergi, kendi çetesini kurmak hastalığında.  Herkes, meşhur olmak, kendi meşhurluğunu parlatmak savaşında. Sanatsal gerçekliğin süzgecinden geçen yok.
 
Dergilerin her konuda, teorik ustalara ihtiyacı var. Ciddi eleştirmenleriyle ortada olmalı. Her edebi tür, teorik ustası ve eleştirmeniyle var olmalı.
Dergilerin usta dedikleri usta mı? Bir fikrin çevresinde parlatılan zayıf poetik metinlerle piyasa yapmak ustalık mı? Kuramsal gerçekliğin aynasından baktığımızda ustalık nedir?
 
O, usta dediklerimizin hangisi kendi yazdığı edebi türünün eleştirmeni?
O, usta dediklerimizin hangisi edebiyatın, sanatsal retoriğinden, poetik reformun okulundan mezun? O, usta dediklerimizin hangisi poetik sahaya hâkim olup kendi yazdığı türle ilgili ciddi çalışmaları var? Dergicilik, yazar endüstrisinin otağı olmuş?
 
Maskeli siyasi kimliklerin parlatılıp endüstriye meze yapıldığı bir çağdayız. İslamcılığı maske, Türkçülüğü amaç; Atatürkçülüğü maske, solculuğu amaç edinen dergiler artıyor. Hangi bağıl fikrin papağanısınız bilelim.
 
Dergicilik, sanatsal devlet, düşünsel duruş ve duruşma, kalbi diriliş, zihinsel üst akıştır. Yanıltıcı ve dezenformasyona teslim edilmiş bağıl papağanların yeri olmasın dergiler. Nitelikli bir kültür-sanat dergisi çıkarabilmek için çok derinlikli olarak edebiyat, müzik, sinema, kültür ve sanatın her dalını çok iyi bilmek gerekir. Bu alanlarda kuramsal ustalara ihtiyaç var.
 
Geleneksel paradigmanın kucağına bırakılmış, sıradan benzer metinler yayımlamak dergicilik mi? Güvenin olmadığı yerde, tarafçılığın olduğu yerde sanatsal gerçekliğin aynası görülmez. Burada evrensel ve sanatsal metinler olmaz.
 
Edebî üretim ve tüketim arasındaki aracılığının edilgen bir derleme ve sergilemeyi sanat sayıyorsak oradaki metinler gerçekten edebi mi?
Benim savaşım; silah, sağlık, enerji, eğitim, sosyal medya gibi temel dinamikleri elinde bulunduran küresel sülükleredir. Benim savaşım bunlara karşı İslamî duruş sergileyen ya da bu çizgide millî ve manevî şuuru olanlara değil. Bu değerlendirmeleri yaparken birilerine kızdığımdan, birilerini kızdırmak için değil. Benim, savaşım küresel sülükleredir. Yazdığım, çevresinde bulunduğum dergileri de kapsamıyor. Bu bir genel değerlendirmedir. Bu ülkenin sosyolojik devrimini dergiler yapar. Ama bahsettiğim sosyal metodolojiden uzak edimlerle bu devrim zordur.
 
Özel Sayılar:
 
 Son zamanlardaki dergilerin özel sayılarını inceledim. Özel sayı nedir? Cidden bunun farkında mıyız?  Özel sayı her anlamda derin bir mühendisliktir.
 
Ay Vakti dergisi, Nuri Pakdil ve Mehmet Akif İnan özel sayıları;
Gerçekten iyi metinler vardı. Yeni isimlerin yazdığı teorik metinler dikkat çekiciydi. Alanında teorik yazılar yazan yazarların farklı değerlendirmelerinden oluşuyordu. Poetik, teorik, algısal portre oluşturacak kadar kapsamlı değildi. Zaten, bahsettiğim derinlikte olması için çok kapsamlı, maddi külfetli bir dergi olması gerekirdi. Kendi gücünde, güçlü metinlerden oluşan iki özel sayıydı.
 
Yedi İklim dergisi Nuri Pakdil özel sayısı.
Tüm yazıları inceledim. Yedi İklim, özel sayıları, hep örnektir. Pakdil, portresinin oluşumunu sağlayan derin bir çalışma olmuş. Pakdil ‘in fikri ve sanatsal portresi bu özel sayıyla oluştu. Büyük bir emek var. Çok kalabalık bir yazar kadrosuyla geniş değerlendirmeler var. Hakkında özel bir yazı yazmayı hak eden bir özel sayı olmuş. Bazı, dergilerin bin sayfalık özel sayısından daha nitelikli, daha samimi olmuş. Pakdil ile ilgili poetik değerlendirme, akademik aynadan bakan birkaç güçlü yazı olsaydı, su bile sızmazdı.
 
Dil ve Edebiyat dergisi Nuri Pakdil özel sayısı; 
Evet, çok güçlü poetik ve algısal yazılar vardı. Özel sayılar arasında, teorik ve algısal anlamda gördüğüm güçlü metinler buradaydı. Fakat, Pakdil portresini oluşturacak kadar kapsamlı özel sayı değildi. Onun sanat, algı, şiir her açıdan portresini oluşturacak kadar çok kapsamlı değildi. Hece ve Yedi İklim gibi yüzlerce yazar, onlarca ciddi metin yoktu. Mevcut, metinler, değerlendirmeler, güçlüydü. Özelikle, algısal ve poetik portre için güçlü kaynak olmuş. İçinde zayıf metinler de vardı. Sayı genel anlamda başarılıydı.
 
Hece dergisi, Akif İnan özel sayısı;
Hece’nin özel sayılarının çoğunu alıp hayal kırıklığına uğramaya devam ediyorum. Şiir, roman, Karakoç, en son Mehmet Akif İnan özel sayıları. Evet, Mehmet Akif İnan portresi için güzel bir sayı olmuş. Bu hacimde üstelik kartel desteği varken daha güçlü poetik metinler beklerdim. Teorik açıdan yapılan değerlendirmeleri güçlü bulamadım…
Akif İnan indeksi bir facia.  Ay Vakti, Akif İnan özel sayısından bahsedilmemiş, Rasim Özdenören’in Ay Vakti dergisi ve Mehmet Akif İnan ile ilgili köşe yazılarından bahsedilmemiş.20 yıllık bir derginin çalışmaları es geçilmez. Kaldı ki Bir Nokta dergisi gibi 20 yılı aşan dergilerdeki çalışmalara da yer verilmemiş. Hece, kendi çevresini hecelemeye devam ediyor.
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir