NECATİ SARICA
Aşkın Cennet Bahçesinden
Beyazlar giymiş bir gül masalıydın sen
düşlerimden dökülen
büklüm büklüm saçlarınla
ve ben senin ismini sayıkladıkça
senin isminden başka isim kalmayınca aklımda
aklım kanıyordu
ismini sayıkladıkça
Güller yanarken
yanarken günler içimdeki hüzünden
içimde depremler hep senin yüzünden
ve işte gidiyorum ben
belki senindir diye
hayali bir ıslığın peşinden
Kaçıncı gecenin sevdasıdır bu
unutamadığım
ve her gecesiyle
hep kahır altında kaldığım
unutamadığım
inciden bir düş gülüşünle
seni rüyalarda yaşadığım
Acıyla mühürlenmiş bir zamanda yaşarken
ne bir haber
ne de bir selam senden
senin uzaklarında
çarmıha gerdiğin yerde
ben seni beklerken
uzayıp giden şu yolların
sahipsiz yolcusu gibi
ben hep seni ararken
ne bir haber vardı
ne de bir selam senden
Kar taneleri gibi dokunamadan birbirimize
ayrı dağlara yağacağız
ve seninle ben bu gece
ayrı dünyalarda ağlayacağız
Bin yıllık uyumuşum sanki
içimde biriktikçe
sütten törenlerle ayin
sehere vakitler biçerdim uyanmak için
ve ben senin bir sesinle uyandım ilkin
sen denizlerin dibindeki inciler gibiydin
güvercinlerin gözlerindeki sevinçler gibiydi
sevinçler içinde
lise koridorlarında çınlayan sesin
evet
sendin
sendin beni çağıran
benim aykırı her bakışımı yakalayan
sendin esaret altında sesimi ilk duyan
sesimi ses yapıp kendine
benim için ağlayan.
Sen varsın
kendimi göremediğim aynalarda
hep sen varsın
boğazımda düğümlenen hıçkırıklarda.
Senden başka
penceresi yoktu hayatımın
ve sen gittin
ben
sensiz ve penceresiz kaldım karanlıklarda
Rüyalar aleminden sana haber götüren
seni bana getiren
pencere gözlü kediler
sana benden benden sana haber eden
aşkın bahçesinde mor menekşelerdi
ve aşkın cennet bahçesinden sevişmelerle
Asanatlar "şiirden sinemaya" 
