Saçların İsyan

CAFER TURAÇ
Saçların İsyan
 
gün biterdi gözuçlarımda, saçlarının şiddetine sokulurdum
gözlerine karşılık vermeye gelirdim ardımda şehirler bırakarak
eline hangi çiçeği alsan suyun hükmü kırılırdı, duyardım
hangi şekilde bıraksan da gövdeni, uykusuz kalırdım
adını ağzımda köz tutar gibi tutardım, ölüm
harfi harfine çınlardı akşamları alışırdım
alışırdım köpüklerini bir türlü anlatamayacağım denize, hüzün
ceketimin içcebinde bir tütün yaprağı gibi
dalardı yüreğime öyle hafif öyle derin, hayat
yolculuklar sonrası sabun gibi azalırdı sanki, sen
ey bukleli saçlarında şairliğim ölen kız, kahrım
seninle kuleleri gençliğim olan o kente gidilmez mi?
 
artık gözkapaklarımda zorlanan gözyaşlarını anlatmayacağım sana
anlatmayacağım artık ağzımla kardığım papatyanın
hergün caddelerde üstüne basarak geçtiğim ıssızlığımı
birşeylerin kayıp gitmesini ellerimin arasından, umulmaz bir şekilde
soluk soluğa duyuyorum gırtlağıma yüklenen bu şarkıyı,
ve nasıl horlanıp geçildikse ölü gülüşlerle yıllar boyu
çocukken bir kır şarkısı söyler gibi ağlamanın sevinci
ağlamak istiyorum yeniden uçarı kitapları okuyarak
ellerime dikenler batsın istiyorum dizlerimin kanamasını
yeniden ağlamak istiyorum sesimin bütün hazinelerine dokunarak
 
ve sonra dağların gerisinde durup, rüzgârın savurduğu derin
kalbimin görkemini haykırmak istiyorum şakıyan bir kuş gibi
benimle ölür müsün? sevgilim sevgilim!
 
 
 
17 aralık 1981
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir