NECATİ SARICA 
 Ruhum Taşlara mı Yakışır Mardin’de
 Sisle kaplı dağlardan çok daha fazlası 
 rüya manzaralarında
 anne ve oğul ağıtları
 annemin o sesi seni de yakar dediğim 
 kırılma çizgilerinin fısıldayan sayfalarından 
 yer gök sarsılırken 
 sel sele karışır 
 sessizliğimin zelzelesinde
 sensizliğimin zelzelesinde
 bir çiçeğe bile tutunamadığım 
 bir rüyamsı 
 bir muazzam 
 yer gök sarsılır içimizde
 Mardin kararır benzimde solan güllerin kederiyle
 ve benim kendime şu soruları sormam gerekir
 senin şehrinde yürümeye devam ederken ayak izlerim
 ruhum taşlara mı yakışır yoksa
 İngilizce olmayan her şeyi sineme serdiğim
 ayak izlerimi kemiren köpekler önünde kaldı senin şehrin
 Mardin’e ruhum delirmek isterken
 ruhum delirmeden
 çakallara yenik düşmüş bir aslanın kanı peşinden 
 koşarken hep düşüp yaralandığım
 Bir değer belki
 belki gönlüne dokunur
 yeni bir gerçekleşme sanatında Mardin’im
 Mardin bir dekor mu olacaktır sadece
 kaçıncı sınanmanın yeni başladığı bu yerde
 Malarme’nin ölüm değil de hiçlik dediği 
 elem beni terketmiyor
 yoksa ben sadece bir imge olarak mı varım bu yerlerde
 Yer yarılsa da içine girsek dediğim 
 taşları yağsa başımıza Mardin’in
 yoksa hiçbir şey söylenemez mi
 belirsizdir ve aldatmacadır dediğim 
 arzularım içimi yakarken
 küçük bir leke gibi sarsıldığım bu şehirde büyürken 
 Mardin’de
 Mardin’e öykünen bir adam düşünün şimdi 
 benim bu şehirde üşüdüğüm kadar
 insan yalnızca hayatını sürdürmek için mi yaşar 
 yoksa Mardin yalnızca bir masal
 uzunca bir süre yol olacak olduğuna 
 acı veren sayrılıkların başladığı 
 ve aşkın olmadığı 
 aşktan şaşkın bakışların 
 Mardin sadece bir rüya mı 
 yoksa bir rüyadan sonrası 
 biliyorum aşılması gerekenler vardır 
 aşk aşılmalı mıdır
 inanç aşılmalı mıdır
 hangi kalem diye sorsam
 bütün inanışlarım
 yangın yerinde kül oluyor
 sinemin
 Yıkılmadık kalelerim mi kaldı ki 
 yenilmediğim bir savaş 
 öpmediğim toprak mı kaldı 
 taşları başıma yağarken Mardin’in
 Ölümden önce hayat var mı diye sorsam
 Mardin sende bir cevap var mı 
 aşk var mı 
 hafifçe araladığım şu kapılar da mı kapanır 
 günahları vurgun yüzüme 
 ellerim yine kör kapılarda mı kalır 
 kapısız ve penceresiz bir boşlukta 
 Mardin yoksa sadece kapılar mıdır 
 Evim olur mu Mardin yavaş yavaş ölümü beklediğim
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

