NURKAN GÖKDEMİR
Oku Yaşat Sev
…
Yüce Rab(leri)
onlara
“Oku Yaşat Sev”
demişti
oysa
…
Yer Gök dolusu
ayet ve var(lık)la
Yer Gök dolusu
yankıyan nidayla
uyarmıştı onları
nasıl da/ asırlarca
“Oku” demişti ilk’in
ezelin öz kelâmını
Oku evren kitabını
dikkatle ve de us’la
düşün/ anlamaya çalış
varoluş(unun) sırrı’nı
durma/ çözmeyi dene
var-yok bulmacasını
merakla ve de us’la
ve sonra…
“Yaşat” demişti
“yarattığım sonsuz
armağanlı ihtişamlı
gizem dolu evrenini
can bahşettiğim
tînimden üflediğim
o ‘Ahsen’ dediğim
(c)ins’e şekil veren
tüm güzel renkleri
zerre ve özleri(ni)
“Yaşat”/ gerçeği(ni)
ve “Sev” demişti
tüm varlığı “Sev”/ sonsuz
Rab adına… Biz adına
“Sev” sonsuza…”
Ah!..
oysa onlar…
ne çok (n)isyan’daydılar
ne dinlediler Rab’lerini
ne dikkatle us’la okudular
yüce sözlerini ne de anladılar
kalben/ Ahsen’i/ kendilerini
ve Rab’lerini/ onca apaçık
ışıyan eşsiz güzel ayetlerini…
ve her şerlerine rağmen yine de
affeden günce barış esen sunan
yine de umarla sevgi ve şefkatle
onları da saran ve kucaklayan
bu mahzun/ mavigezegen’in
kanayık kalbini duymadılar
hiç/ anlayamadılar da
körsağır algılarıyla
bir’leyemediler varlığı
sevemediler de hiç
nefretli ve yabanıl
artık yalnızca bir
kara etparçası
olan kalpleriyle
Yaşat(a)madılar
Rab’lerince bahşedilen
o muhteşem cennetleri de
bir bir yaktılar hep yıktılar
lanetli kindar elleriyle!
… oysa
“Oku Sev Yaşat” tı
kelâmın özü/ tüm varlığa
Rab’lerinin kadim emirleri
ilk(e) sözleriydi/ onlara
eşsiz Evren Dili’ydi
yankılanan hep
Yer ve Gök’te
oysa…
oysa…