Mehmet Yavuz Ay’dan “Dirilişe Adanmış Sözler”

Mehmet Yavuz Ay’dan “Dirilişe Adanmış Sözler”Yazar
Mehmet Yavuz Ay’ın
“Dirilişe Adanmış Sözler”
Kitabı Çıktı
 
Yazar Mehmet Yavuz Ay'ın "Dirilişe Adanmış Sözler" kitabı Her Taraf Kitap yayınlarından çıktı
 
Kitabın Önsözü
 
Yazı hayatına 1979 yılında, Yaşar Kaplan yönetiminde çıkan Aylık Dergi’de başladım. Öykü yazmaya niyetliydim.
 
Mehmet Yavuz Ay’dan “Dirilişe Adanmış Sözler”İlk gençlik yıllarım, TRT Ankara Radyosunun “İlkokullararası Bilgi Yarışması’nda ikincilik ödülü olarak verdiği roman dışında, kitap olmayan bir evde geçti. Nereden esinlendim bilinmez, kendimce kafiyeler bularak şiir yazmaya çalışıyordum. Lisede “Sekize Beş Kala” isminde bir hikâye ile yarışmaya katıldım. Bir hikâye kitabım bile olmadan… İkinci olmuşum. Okul müdürü Sıddık Maraşlı, Peyami Safa’nın “Eğitim Gençlik Üniversite” kitabını hediye etmişti.
 
Aylık Dergi, bir okul gibiydi. Yaşar Kaplan’ı ziyarete gittiğimiz ilk günü hiç unutamam. Bahsettiği hiçbir yazarı bilmiyordum. Epey utanmıştım. Yazmak için okumanın olmazsa olmaz bir ilke olduğunu orada öğrendim… Hem okuyor hem içe sığmayan bir heyecanla metinler yazıyordum. Öykü, deneme, değini yazılarıyla başladı ilk yazarlık çabalarım…
 
1980’li yıllar: Yoğun okumalar, sabahlara dek süren muhabbetler, televizyon tartışma programları, canlı edebiyat dergileri atmosferi, öğrenci evleri… Sağ-sol çatışmaları içimizi karartsa da farklı, Müslüman, romantik, devrimci, protest, yatağını arayan sular gibi hızlı, hırçın ve çok sesliydi…
 
Her 10 yılda bir darbeler, ekonomik buhranlar, hayatımızın parçası haline geldi. Kültürel savaşın gerilim hatlarında biriken öfke patlamaları; hayata katkı sunma, ortak hedefler doğrultusunda gelişim gösterme, özgücümüzü tahkim etme imkânını elimizden aldı.
 
Tarihî arka plânı ile toplumsal sorunlara ilgim, 28 Şubat 1997 darbesinin bizzat etkileneni olmam, farklı alanlarda da yazı yazmaya adeta itti. Hertaraf.com haber sitesi genel yayın yönetmeni Ali Dalaz’ın teşvik, teklif ve ısrarı, 10 Temmuz 2017 tarihinde ilk yazıya dönüştü.
 
Hertaraf.com yazılarının bir kısmı kitaba dönüştü. Öncelikle söz konusu yazıların okuyucuyla buluşmasının mimarı olan Ali Dalaz’a çok teşekkür ediyorum.
 
Eylül 2022, Ankara / Mehmet Yavuz AY
 
Kitap Hakkında şair ve yazar Ferman Karaçam’ın yazısı
 
FERMAN KARAÇAM
Dirilişten Direnişe
 
“…Dilce susulup, bedence konuşulan bir çağda”, bedenlerimizin hızla tükettiği her şey arasında en çok üzüldüğüm ve acıdığım kelimelerdir.
Kelimelerin de içini boşalttık.
Çünkü önce kendi içimizi kuruttuk.
İçimizde bilginin, erdemin, iffetin, izzetin, hilmin ve samimiyetin ocağında acı ve tecrübe ile harlanmış hiçbir şey kalmadı.
Eşyanın egemenliğine hükmetmek üzere yola çıkarak, onun egemenliğine boyun eğdik ve sonunda içimiz kurudu.
Peki, umutsuz muyuz?
Asla, asla umutsuz değiliz.
Bitkiler de sonbahardan başlayarak, kış aylarında tamamen kupkuru oluyor.
Ve nihayet ilkbahar geldiğinde o kurumuş bitkinin nasıl canlanıp yeni dallara, yapraklara, fidelere ve nihayet meyvelere dönüştüğünü görüyoruz.
Elinizde tuttuğunuz bu kitap da öyle; tüm kara bulutların bir araya gelerek estirdiği kapkara kasırgalara rağmen, içi boşaltılamamış kelimelerin arasından fışkıran terütaze fidelerin baharı müjdeleyen kokusu, rengi ve deseni.
 
Kitap; ensar olmanın, vermenin, vererek kâinatı arşınlamanın ve böylece ilk tohumu sahabî bir duyarlıkla atmanın yüreği ile yola çıkıyor.
Böylece samimi, duyarlı ve aşkın bir amaçla yola çıkanlardan kim yolda kalmış ki?
 
Dirilişe Adanmış Sözler’in arkası, bereketli bahar yağmurlarının düşerek kabarttığı çimen kokularıyla birlikte geliyor elbette.
Kur’an’ın rehberliğinde ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) öncülüğünde başlayan bir büyük uygarlık kavgasının tarihi koridorlarından geçerek, gündelik sorunlarımıza eğilmenin ustaca başarıldığı bir eser olmuş “Dirilişe Adanmış Sözler”.
 
Böyle bir eserin hayat bulması için şüphesiz büyük acılar yumağı ile sarmalanmış bir hayatın fırınında, soylu bir çelik gibi dövülmek gerekiyor.
Benim tanıdığım Mehmet Yavuz Ay da tam olarak böyle biridir.
Kitabın sayfaları arasında onun biyografisini elbette okuyacaksınız.
Ne var ki; oradaki kelimelerin söyleyemediklerini, kitap ilerledikçe, sayfaları arasında siz daha iyi fark edeceksiniz.
Bu yürüyüşte kimi zaman göz yaşlarınızı silmek için elinizde bir mendil bulundurmak gerektiğini göreceksiniz.
Kimi zaman bereketli hüzün tarlalarından geçerken ansızın bir elinizde Kitab’ın, öteki elinizde demirin varlığını hatırlayacak ve çelikleşmiş bir irade ile tüm zalimlere meydan okuduğunuzu göreceksiniz.
Kimi zaman da kendinizi, kendi içinizdeki uçsuz bucaksız bir mağarada nefsinizle, etrafınıza yığdığınız eşyalarla, günahlarınızla, haksızca elde ettiğiniz makamlarla, yalanlarınızla ve yiyip içmekte olduğunuz haramlarla yalın kılıç savaşırken bulacaksınız.
Kendinizi bir iç terbiyeden geçiren mücadele satırlarıyla karşılaşacaksınız.
Kimi zaman ise Kutlu Kitap’ımızdan satırlar ve Kâinatın Önderi’nin hayatından aydınlık çizgilerle karşılaşacaksınız.
 
Mehmet Yavuz Ay, bir yandan tarihten günümüze, günümüzden tarihe gidip gelen bir eser; bir yandan ‘Yol’, ‘Yağmur’ ve ‘Hüzün’le hem iç hem de dış dünyamıza yol alan bir eser sunuyor okuyucuya.
Elbette, iki yüz asırlık hayallerimizin sonunda bize lütfedilen bir iktidarın sunduğu dünyevi nimetleri, tüm yabani hayvanların helvadan putları kapışır gibi paylaştığı harami sofrasını, buna karşın Reis’in, büyük bir hararetle, samimiyetle ve iştiyakla ‘Ömer’leri aradığı gerçeğini de hatırlatıyor.
Eleştiriyor, fakat yermiyor.
Hatırlatıyor, fakat incitmiyor.
 
Zalimlerin, gelecek zamanlar için haince nifak tohumlarını peşinen ekerek, ulusal devletçikler olarak parçaladığı, ‘ümmet’ coğrafyasının her bir karesinde Mehmet Yavuz Ay’ın yürek sızılarına tanık olacaksınız bu kitapta.
Bedenleriniz susacak ve dilce konuşacaksınız bu kitabı okurken.
Aslında Ay’ın, içeriden bazı paragraflarını da alıntılayarak bu kitabın daha iyi anlaşılmasına bir kapı daha aralayacaktım, fakat okuyucunun, bu gül bahçesine biraz daha geç girmesine gönlüm razı olmadı.
Bir dirilişten binlerce direnişe, binlerce direnişten milyonlarca dirilişe yol veren bu muhteşem satırlarla, ömrünüze bereket ve afiyet dileyerek sizleri başbaşa bırakıyorum.
 
Ağustos 2022, Sakarya
 
 
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir