SELAHATTİN YILDIZ
Eski Tren Yolcusuyum Bir Ankara Kışında
Kasım kapattı kapılarını
Kayaş treniyle geliyor kış
Meclis sırtında heybetli kırat
Ankara Kedisi, Sıhhiye Durağı, Ziya Gökalp…
Kasım kapattı kapılarını
Hitit heykeli üşür usulca
Kestane kokar evlerin içi
Yavuz Bahadıroğlu Cebeci’de
Bilmem ki nemsin söyler eli cebinde
Pos ve çember bıyıklıların geçtiği sokaktayım
Filler ve çimen filminden yeni çıkmışım
Hava Nemrut Dağı gibi sert
Yaşım on yedi, tatilimiz on beş
Faili meçhullerin ismi okunur bir, iki, üç, beş…
İşte o zamanlar
Kış Kayaş’tan değil Marşandiz’den gelirdi
Gidiş dönüşün delikliydi bileti
Nefesim cama buğular üfler
Parmaklarım çöp adamlar çizerdi
Çıkrıkçılar, Kale, karşıda Anıtkabir
Şurası Hacı Bayram burası Kuğulu Park
Birinde aşıkların sefası
Diğerinde meczupların duası
Gençlik parkı gençliğim
Tiyatromuz devletten
Libya kültür yolunda
Gülüyoruz ölmekten
Tren gelir seferden
Gazi’den, Behiçbey’den
Keyfimiz ağadan çok
Halimiz beter itten
Kasım kapattı kapılarını
Ekim çoktan kilitli
O da bir şey mi sanki
Eylül süzülüp gitti
Aralandı Aralık kış şimdi yan kapıda
Kürk mantosuz annem
Babamla Stuttgart’ta
Ankara yine gri, akşam yine tam sekiz
Evde demlik fokurdar kapı çalsın isteriz