Nas

SELAHATTİN YILDIZ Nas

SELAHATTİN YILDIZ
Nas
 
Güzeller güzeli bakışlarını dikti sulara
Su aktı, bir ağaç dalı uzadı su boyunca
Başını kaldırıp baktı dağlara
Sisler şehrinin altında izlerini gördü
Tekrara düşen hayatın izlerini sürdü
Her iz diğer izin benzeriyle yarıştı
Oturdu ve eline bir taş aldı
Taş sularla buluştu
Su taşmadı, taş kaybolup gitti sularda
Su hızla akmaya devam etti
Okyanusa ulaştı
Kalktı ayağa sağına ve soluna baktı
Bir ceylan göz attı ağaç ardından
Ceylan su içemeye gelmedi
Nas sudan uzaklaştı
Ceylan su içmeye davrandı
İçtiği su okyanusa varmadı
Ceylan içtikçe kandı
Nas onu su kenarında avladı
Ceylan hem suya hem insana kandı
 
Güzel gözlerini çevirdi bahara
Gözleri güzeldi
Küçük bir çocukta idi
Büyüdükçe yazları kışları gördü
Bayırdan aşağı koştu kanı gördü
Toprağı eşti binlerce kemik gördü
Nefesini çekti kirli havayı gördü
İyilik yaptı maraz gördü
Gördükçe kirlendi bakışları
Suya indi tekrar
Baktı suya
Suya bakarak yıkadı bakışlarını
Bir kuş su içmeye geldi
İçtiği su okyanusa varmadı
Nas bir taş aldı eline
Bir gram eti için bir kuşu avladı
Nas değişmedi hiç
Su içmeye gelen ne varsa yendi
 
Bağıra çağıra koştu
Sesi her yerde yankılandı
Kiminde merhamet kiminde kin nakışlandı
Nas bütün yükü kaldırıp koydu heybesine
İyi, kötü, güzel, çirkin hepsi vardı
Nas koştu bir oyuğa
Döktü heybesinde ne varsa
Heybesinden gül düştü
Heybesinden kan düştü
Kanı güle nakışladı
Gül'den kan damladı
Nas önce güldü sonra ağladı
Koşarak suya indi
Göz yaşlarını suya bıraktı
Su okyanusa koştu
Nas bir avuç su içti
İçtiği su okyanusa varmadı
Nas düştü yere
Leş kargası geldi
Nas parçalandı
 
Günler ayları, aylar yılları, yıllar karıştı birbirine
Asırları kovaladı
Su bıkmadan aktı
Bin yıllarca okyanusu suladı
Nas bıkmadı
Acıyı acıyla harmanladı
Kitabı açtı
Göz attı
İçindeki ses kitabı kanattı
Kalem tevil verdi kâğıda
Kâğıt yalana bulandı
Kâğıt düştü suya mürekkebi ıslandı
Kâğıt bir dala tutundu
Dal kaleme uzandı
Dal nice sonra kopup suya karıştı
Su okyanusa vardı
Ceylan okyanusa vardı
Kuş okyanusa vardı
Taş okyanusa vardı
Nas kaldı öylece
Okyanus Nas'ı almadı
 
Bahar da almadı
Yaz da almadı
Nas sığıntı gibi gezdi bin yıllarca
Kış, toprağı kirlettiği için yüzüne beyaz çaldı
Ne varsa kirlettiği
Temizledi
Nas hep kirletti
Her geçen yıl
İmdadına kış koştu toprağın
Toprak yeniden canlandı
Nas alışmıştı suya koşmaya
Su alışmıştı ondan kaçmaya
Nas hariç ne varsa toprağa basan
Görevini yaptı
Bir tek Nas yalpaladı
Çünkü Nas bozmaya yeminliydi
Tüm canlılar hariç
Sadece o aldanandı
Çünkü Nas
Aldanarak düştü toprağa
Aldatarak sızlandı
Nas
Kirlerinden kurtulamadı
İblise bir o aldandı
Nas ve iblis
Çoğu dost azı düşman
Ne ürünü korudu
Ne toprağı
Ne kendini korudu
Ne başkasını
Ne suyu korudu
Ne de taşı
Ne varsa tarumar etti
Ne varsa yakıp yıkıp hercümerç etti
 
Nas koştu koştu koştu
Bir kovuğa uzandı
Başını tavana dikti
Eline bir çöp aldı yere baş harfini çizdi
Yaralarını çizdi
Yaktığını yıktığını çizdi
Nas çizmeyi öğrendi
Önce bozdu sonra çizdi
Nas ne günah işlediyse
İzini bıraktı duvarlara
Önce su sonra taş şahit oldu
Toprak zaten yorgundu
Toprak Nas'ı aldı
Uzandı üzerine
Derin bir nefes alıp
Çiçeklerle donattı
Toprak
Kin taşımayan ana
Nas aldıkça o verdi
O verdikçe Nas azdı
İşte bu Nas'ın hikayesi
Türlü ırkların
Türlü dillerin üremesi
Hangi toprakta hüküm sürdüyse
Kana buladı
 
Nas
Mağaradan çıktı
Gözleri kamaştı
Suya koştu
Su bulandı
Onu gören her şey bulandı
Nas bağıra çağıra koştu ormana
Ateş yakıp ormanı kanattı
Ne kadar canlı varsa
Koşarak yandı
Nas
Cehennemi her canlıya dünyada yaşattı
Kendi cehennemini dünyada yarattı
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir