Satışlar Artıyor Garipler Azalıyor
Satın diyorlar satabileceğiniz ne varsa.
Kendinize ekleyin ve satın.
Doymak bilmeyen nefsinizin isteklerine karşılık, bütün benliğinizi satın.
Ruhunuzun bütün derinliğini, kalbinizdeki duyguların, inançların bütün güzelliğini satın.
Ne kadar iyi satarsanız, ne kadar çok satarsanız, o kadar büyüksünüz, o kadar güçlüsünüz, o kadar değerlisiniz.
Her şey ama her şey satışlara ayarlandı.
Yaşama biçiminiz buna göre belirlenecek.
Satış gücünüze göre bir yer verecekler size.
Sözleriniz, tavırlarınız buna göre değerlendirilecek.
Oysa satış gücü, daha önce yalnızca bir ekonomik kavramdı ve başarılı tüccar olmanın koşullarından biriydi.
Şimdi ise bütün alanlarda başarılı olmanın ön koşulu hatta neredeyse tek koşulu haline geldi.
Ne olursanız olun, satış gücünüz yoksa siz hiçbir şeysiniz, daha doğrusu yürürlükteki hesaplara dâhil edilmezsiniz.
Peki, nedir bu satış gücü?
Sizi siz eden kişiliğinizin bütün öğelerinden vazgeçip, piyasada geçer akçe olan ölçülere göre kendinizi ayarlamalı ve piyasayı buna inandırmalısınız.
Kendinizi allayıp, pullayıp, ambalajlayıp satışa hazır hale getirmelisiniz.
Nasıl mı?
Önce satabileceğiniz bir şeyleriniz olmalı: İnancınız, duygularınız, zekânız, beğenileriniz, genel kültürünüz, farklı ve sıra dışı özgeçmişiniz ve bunlarla bütünleşen uzmanı olduğunu iddia edebileceğiniz bir faaliyet alanınız.
Sonra size en yakın bir lobiye dâhil olacaksınız.
İlişkilerinizde azami dikkat gösterecek, hesaplarınızı çok iyi yapacak, olası değişikliklere karşılık yedek hesaplarınızı hazır bulunduracaksınız ve bu hesaplarınıza güveneceksiniz.
Hayatınızın tek amacı bu satış gücünü elde ederek ve çok iyi kullanarak yaşadıkça kendinizi güçlü ve önde tutmak olacak.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu satış gücü, bu kendini pazarlayabilme mahareti, şimdilerde nefsi için çırpınan insanlara, fani dünyada mutluluğu arayanlara (nasıl olacaksa) en çok verilen öğüt.
Bu öğütün en üst başlığına da “Kişisel Gelişim” diyorlar.
Bu kişisel gelişiminin temel çağrısı da şu: İçinizdeki devi uyandırın (Ne demek bu, yani nefsinizi azdırın), tam da şeytana yakışır bir yaklaşım, davetkâr ve işveli.
Evet, şimdi satış zamanı, bambaşka bir hesap zamanı…
Her şey, evet aklınıza gelebilecek her şey artık satış konusu edilebiliyor.
Anlam ötesi aşkların ipucu belgeleri şiirler…
Duygular, düşünceler, sesler, görüntüler, ağlamalar, gülümsemeler…
Fanatik futbol tutkularından, gurbetçilerin sıla özlemine kadar her şey…
Kaybolmuş hayatların geriye kalan soluk izleri resimler ve fotoğraflar…
İnsanlık için kafa yoran çileli ömürlerden billurlaşan fikirler…
İnançlar, isyanlar, umutlar, hayaller…
Çocuğu için çırpınan annenin şefkati…
Uzun yol şoförlerinin o ürperten yalnızlığı…
Yiğit delikanlıların hayat coşkusu…
Berrak bir sabah namazı…
Denizin insanı çeken mavisi bile…
Dehşet bir Bosna günü, yaralı bir Filistin…
Halepçe kanları…
Doğu Türkistan çığlıkları…
Kürdistan ağıtları…
Yeni beyaz bir Afrika…
Yeni siyah bir Amerika…
Yeni bir özgürlük, yeni bir dünya…
Çeşit çeşit İslam…
Uymadı mı, satmıyor mu?
Sorun değil.
Yeni bir Marksizm’e ne dersiniz, ya da daha yeni bir İslam, daha ılımlı ya da daha sert, birazcık da ırk sorunları…
Üstüne yeni bir Rusya ve yeni sınırlar, yeni bir Kafkasya…
Yeni bir kimlik istemez misiniz ve yeni kimlik sorunları…
Yeni bir kültür, müzikte yeni bir akım…
Yeni düzenler, yeni düzenbazlıklar…
Üretirler hemen‚ çok yeteneklidirler…
Satışını yapmayacakları şey yoktur.
Toplumda yoğun eğilim veya eğilimler anında satışa çevrilebilir.
Allah’a inanın veya tanrıtanımaz olun, onlar için hiç fark etmez.
Her iki durumda da sizi, size satar ve sizden kazanırlar.
Kimdir bunlar, bu satıcılar, bu her zaman hesap üzre olanlar.
Biraz aklıselimle düşünerek dünyaya bakarsanız, bu satıcıları hemen tanırsınız.
Onların bir hesabı varsa Allah’a inanan mazlum garipler de bilirler ki Allah’ın da bir hesabı var.
Ancak her an biraz daha azalıyor yeryüzünün garipleri.
Evet, satışlar artıyor, garipler azalıyor…
Her an biraz daha yaklaşıyor kıyamet…
2009 /