SITKI CANEY
Orucun Çağrısı
Bu kez çok uğraştırdı beni, yazmak…
Ben gündemi yazıya çağırdıkça; oruç, gündemin dışına çağırdı beni.
Her defasında cümleler yarım kaldı, her defasında sözcükler anlamsız.
Ben hukukun adaletin ülkemdeki halini yazıya çağırdıkça; oruç, büyük hesap gününe, ilahi adalete çağırdı beni.
Ben bugünlerdeki bazı iftar sofralarının ihtişamında unutulan yoksulluğumuzu yazıya çağırdıkça; oruç, bütün zamanların mazlumiyetine, kanaatine, şükrüne çağırdı beni.
Ben fani hayatın fani sıkıntılarını yazıya çağırdıkça; oruç, her nefsin mutlaka tadacağı ölüm gerçeğine, ölmeden ölebilmenin muhasebesine, ölümsüzlüğün sırrına çağırdı beni.
Evet, bu kez çok uğraştırdı beni, yazmak.
Bir yandan kendini, düşünmek ve yazmak zorunda hissetmenin o çıldırtıcı beyin ağrısı.
Bir yandan orucun an be an yinelenen, yinelendikçe insanın ruhunu, yüreğini kuşatan, giderek zamanı ve mekânı aşan o kutlu çağrısı.
Sonunda bu çağrıya teslim oldum ve beynimdeki ağrıdan da kurtuldum böylece.
Bütün yarım cümleleri ve anlamsız sözcükleri de art arda sildim bu gece.