SITKI CANEY
Sene İkibinonyedi Mevsim Yine Sonbahar
Hava soğumaya başladı yine ve yağmurlar yağmaya…
Saat gecenin bilmem kaçı…
Ankara’nın göbeğinde, beton yapılar arasında bir arkadaşımla birlikte yürüyorum.
Hiç bir yere yazmadığım, hep sadece söylediğim ve sadece benim zihnimde meşhur o üç satırlık Ankara şiirimi mırıldanıyorum yine…
“Burada deniz yok
Gemiler hep karada
Günler kara kara geçiyor Ankara’da”
Yine çok özlemişim gençliğimin şehri güzel İstanbul’u…
Yine beş parasız, yine gırtlağa kadar borçlu, yine uykusuz olsam da önemli değil…
Önemli değil diyorum arkadaşıma, bugünün yarını var…
Allah Kerim, Allah büyük, Allah yar…
Sene ikibinonyedi, mevsim yine sonbahar…
Günbatımından sonra her geçen saat hava biraz daha soğuyor ve ben gecenin bu vaktinde artık iyice üşüdüğümü hissediyorum, arkadaşım da öyle.
Yakın bir yerlerde kar mı yağdı ne…
Allah yardım etsin diyorum bu soğukta sokakta kalanlara, gidecek bir yeri olmayanlara…
Allah yardım etsin, kimsesiz, evsiz, barksız insanlara…
Yollarda, gurbet ellerde kalmışlara…
Sevdiklerinden ayrı düşmüşlere…
Borçlulara, yoksullara, hastalara, yalnızlara, gariplere, mazlumlara…
Allah yardım etsin ve bizi vesile etsin bu yardımlarına…
Sene ikibinonyedi, mevsim yine sonbahar…
Her sonbaharda nasıl sararıyorsa yine öyle sararıyor yapraklar…
Yine bütün şarkılarda hüzün, yine gazetelerde, radyolarda haber üstüne haber var…
Siyasetçiler “Erken seçim yok” demiş…
Vatandaş “Geçim derdim var” demiş…
Kimin umurunda…
Kimi “Yaşasın Kardeşlik – Biji Bıratî” derken…
Kimi “En iyi Kürt, ölü Kürt’tür”, “ Ne mutlu Türk’üm…” demiş…
Binlerce yiğit, binlerce alperen ölmüş…
Kimin umurunda…
Kimi yokluk, açlık imtihanında mecalsiz…
Kimi “Ye kürküm…” demiş…
Kimin umurunda…
Başkentler başkenti İstanbul yağmalanmış…
Mescid-i Aksa işgal edilmiş…
Arakan, Kürdistan, Filistin, Doğu Türkistan zulme terk edilmiş…
Kimin umurunda…
Sene ikibinonyedi, mevsim yine sonbahar…
Yine çocuklar yetim, yine annelerin gözü yaşlı, yine her yanda zulüm, yine her yanda kan var.
Yine vakti yok kimsenin, işi gücü bir yana bırakıp bir dostu, bir arkadaşı aramaya…
Bir hastayı sormaya…
Bir yarayı sarmaya…
Yine takati yok zenginlerin, ceplerinden yoksullar için üç beş kuruş çıkarmaya…
Bir kez olsun kirlerinden arınmış, temizlenmiş olarak bir sabah namazına durmaya…
Bir kez olsun yürekten ağlamaya…
Ve yürekten bir duaya…
Allah’ım yardım et, yersiz, yurtsuz kalanlara…
Allah’ım yardım et, kalbi seninle dolanlara…
Zalimlerin arasına korkusuzca dalanlara…
Yollarda, gurbette olanlara…
Sevdiklerini hasretle ananlara…
Özgürlük ateşiyle yananlara…
Yalnız, yoksul, garip, mazlum bütün canlara…
Allah’ım yardım et ve bizi vesile et bu yardımlarına…
Adımlarımızı eş eyle rüzgârla yarışanların adımlarına…
İmanımızı arttır, öyle arttır ki öyle hissedelim ki seni, öyle yaşayalım ki…
Biz yaşadıkça, zalimler kahrından etsin intihar…
“Ve andolsun zamana…”
Sene ikibinonyedi, mevsim yine sonbahar…
Allah Kerim, Allah büyük, Allah yar…
Sayın Caney… Evet Ankara’da deniz yok…Deniz yürekli adamlar var…..sağlıcakla