Anne Ben Afrika’ya Taşınıyorum

MEHMET SAİT YAKUT

MEHMET SAİT YAKUT
Anne Ben Afrika’ya Taşınıyorum
 
Dansöz olma hayalimi mantıklı karşılayan bir babam olmadı biliyorsun.

Anne ben Afrika'ya taşınıyorum.

Aklımın da çözemediği binlerce gerekçesi var yüreğimin.

Sana anlatmak için zamanım yok.

Sen de sorma nedenini, vazgeç. Diğer tüm vazgeçirilmiş hakların gibi. 

“Ayy çok uzak” demeden, kısaca “git” de ve def et beni başından.

Beni artık buralarda arama. Gogole'de adımı sorma.

Ne Zap'ta pastoral ütopyaların koynunda yatan militanlar arasında, ne de azapta marş okuyan askerlerin içtima sırasında beni bulamazsın, kendini yorma.

Ben “sürgün” diyeyim, sen “firar”.

Sorana da “bir namussuzu öldürdü” de, beni yiğit sansın herkes.

Ne yüreğini hırpala, ne Allah'a ısmarla.

İpimi kopardım.

“ipsizim” de, dua et beni Allah bağlasın.

Anne ben Afrika'ya taşınıyorum.

Artık Kızılay'da gördüğüm her haspayı kardeşim farz edip bir skandala bulaşmadan, uzak-muzak demeyip kararımda yavaşlamadan, düşünmeden, kaşınmadan verdiğim son kararla ben Afrika'ya taşınıyorum.

Seni arayacak kontörüm olmadığı için yazıyorum bu mektubu. Hoş, sana ulaşabileceğim bir numaran da yok zaten. Kaldı ki bu mektubumu kime okutacaksın onu da bilmiyorum. Sakın ha korucu komşunun oğlu Sansar Hüsso'ye okutayım deme.

Sahi adresin neydi anne?

En son kalbin kanadığı için kaldırıldığın hastanenin adresini biliyorum. O da kısacası “Urfa Devlet Hastanesi, Urfa” idi. Onu da hastaneye kadar yürüyerek giderken bıraktığın kan izinden bulmuştum. Neyse giderayak, Türkçe bilmediğin için seni azarlayan o anası tipli parlak doktoru hatırlayıp menfur hislerimi güncellemek istemiyorum.

Hani beni askere almışlardı da sen görmek istemiştin ya beni… Hani sonra “benim başım kapalı bu gâvurlar beni oğlumla görüştürmezler” deyip de kararından vazgeçmiştin, hatırlıyor musun? Gene de dayanamayıp geldiğin ve fakat Mamak nizamiyesinden geri döndüğün o günler vardı ya. Ah anne ne gerek vardı?

Onları dert etme anne…

Başbakanın eşi de askeri hastanenin kapısından gerisin geri gönderildi.

Üstelik ben sana şaka yollu sormuştum;

“Anne nedir bu başörtüsü,  kadının saçının görünmesi haram mı?”

“Evet” demiştin, hem Kürt hem de ümmi kafanla.

“Neden?” demiştim, hani sen sorulan her soru için hazır olan joker cevabını kullanmıştın, “Çızame” demiştin.

Ben de o zaman “anne saçlarını usturayla kazıtalım, hem başörtüsünden kurtulursun, hem de saçlarının görünmesi günahından”

Bana “iblis” demiştin. Aklıma geldikçe gülüyorum.

Neyse ama gene de sana sunduğum çözüm daha kökten ve daha radikaldi. En azından fakülte kapısında babası dövülen, (vardı ya başörtüsünün üzerine peruk takarak okula girmeye çalışan) o masumenin ucube görüntüsü kadar maskaralık resmetmezdi.

Ama sen “Çızame” de ve takmaya devam et. Ben artık takmıyorum.

Kısacası anne ben bu hatıralarla Afrika'ya taşınıyorum.

Hani Urfa'da aşiret odasına kısa kollu gömlekle girdiğim zamanlar bana “ciddiyetsiz soytarı” diyordun ya. İşte artık onlar geri de kaldı anne.

Çünkü ben Afrika'ya taşınıyorum. Orada hasbelkader biri beni donsuz ve urbasız görüp de sana ispiyonlarsa için yanmasın. Oradaki bütün kardeşlerim öyle. Ama gene de sen saçlarını sakla. Hani farz olduğu için falan değil, inat olsun diye yap.

Ha anne evlat nasihati olsun diye değil ama başın özgür değilse örtüsü özgür olsa ne olur? Boş ver ağrıtma o yaşlı başını.

Ya anne uzadıkça uzadı konu.

Şimdi gidişime dur diyemiyorsun belki ama ne zaman döneceğimi sormak geçiyor içinden, biliyorum.

Abdestinin üstüne oturan bu iktidarın hadesten tehareti muhal görünüyor.

Korkunç bir ahlaki kriz ve ekonomik deprem geliyor.

Bütün insanlık borcumu ödedim.

Ayrıca sana aldığım bıravn marka tansiyon aletinin son taksitini de yatırdım.

Tüm Türk liralarını ruhuyla beraber bozdurup dövize çevirdim. Kredi kartlarımdaki tüm limitleri nakit olarak çektim.

Bankalara kazık atıp gidiyorum.

Anne ben Afrika'ya taşınıyorum.

Artık sen de ölsen diyorum.

Çünkü geride kalan her şey için “canı cehenneme” demek istiyorum.

Sana gelip “oğlun kaçtı” deseler, sen sadece “çaktırma” de,

E mi?

Lütfen dikkat! Bu,  Zambiya yolcuları için yapılan son çağrıdır.

 

13 Mart 2008 / Timeturk

 

——————————————————————
Mehmet Sait Yakut’u Rahmetle ve Özlemle Anıyoruz / Asanatlar
 

 

 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir