SÜNDÜS ARSLAN AKÇA
Mülteci Düşüncelerim
köprü altı çocuklarından öğrenin kimsesizliği
hüzünleri tiryakisine sorun gitmeden
iki dudak arasına sıkışan isyanın
tevbeyle buluşmasına şahit tutun beni
sözde öznenin sinsi gülüşünden vurun
satır aralarına sıkışan kimliğimden
sorgulayın düşlerimi
sahi kalbiniz gözyaşı bıraktı mı
içten içe
ahkâm kesmesin kimse şimdi
bu vakitsiz gidişe
hüzünleri tiryakisine sorun gitmeden
iki dudak arasına sıkışan isyanın
tevbeyle buluşmasına şahit tutun beni
sözde öznenin sinsi gülüşünden vurun
satır aralarına sıkışan kimliğimden
sorgulayın düşlerimi
sahi kalbiniz gözyaşı bıraktı mı
içten içe
ahkâm kesmesin kimse şimdi
bu vakitsiz gidişe
dokunur oldu kanıma
fırat'ın sessizliği
kör pencerelerden korkunun eli
tutacak birazdan iki yakamızdan
ah çocuk çığlıkları arşa ulaşır
tenha odaların karanlığında
ve çocuklar büyümeden küçüldü toprağın koynunda
alnında kurşun izi
dudağında uçuk tebessüm
ve süt kokan nefes
fırat'ın sessizliği
kör pencerelerden korkunun eli
tutacak birazdan iki yakamızdan
ah çocuk çığlıkları arşa ulaşır
tenha odaların karanlığında
ve çocuklar büyümeden küçüldü toprağın koynunda
alnında kurşun izi
dudağında uçuk tebessüm
ve süt kokan nefes
kıyıya vurdu mülteci düşüncelerim
havada kaldı sözüm
türkmen dağı uykusuz gecelerim
göç zamanına kalmış çocuklar doğar kara güne
deniz öper alnından
ölüm dokundukça tene
hesap soracak gül kokulu dudağı
mahşer gününde
havada kaldı sözüm
türkmen dağı uykusuz gecelerim
göç zamanına kalmış çocuklar doğar kara güne
deniz öper alnından
ölüm dokundukça tene
hesap soracak gül kokulu dudağı
mahşer gününde
ayaz vurgunu topraklar sustukça
kusar kinini
yüzyılların ihanet birikmiş her zerresinde
her zerresinde bir ananın ah’ı saklı
mezopotamya başkaldırır önüm sıra
göç havası vurdukça
yanık türküler saklar koynunda
her zümreden gözyaşları
haklılar dergahında dem tutar
bir yalancı çoban
kan kokusu buram buram
yine şivan var
fırat dicle arası