Bir Aşkın Kayıp Defterinden Notlar 3

MEHMET BAŞ
Bir Aşkın Kayıp Defterinden Notlar 3
 
Son kez evinin önünden geçeceğim, dilimde bir sabah türküsü, bak kılıçlarını çoktan bilemiş cengâverler. Yağmur sarhoş bir çağın tam kalbine yağıyor…
 
Gözlerinin kışlağında avutulmamış bir yaralı ceylan gibi dolaşıyorum. Dünya eski bir resmin içinden gülümsüyor. Bilmiyorum bu hikaye hangi yangından kaldı bana böylece…
 
Beni bulutlardan sakla çünkü ben yağmur olup yağarım gözlerinin bebeğine. Beni bulutlardan sakla çünkü ben olmayan bir derdin kahrını çekiyorum…
 
Kılıcı kırılmış bir savaşçı gibi gezerken yollarında, boynumda son savaştan arta kalmış bir yara, ah saçlarına kına yakmışsın sevgilim, kar yağarken simsiyah saçlarına…
 
Gülüşünle aydınlanıyor dünya, saçların rüzgarın önünde savrulan bir başak gibi dağılıyor , sen geliyorsun ömrümün en umarsız kışından…
 
Belik belik örülmüş saçların, saçların yılkı atlarının su içtiği gözler kadar berrak, saçların ömrümün ilkbaharında açan gonca güller gibi…
 
Gün yine ağardı sevgilim. Saçlarının ırmağında yıkanmak için düştüm yollara…
 
Bu dünyaya atılmış bir mektup gibiyiz. Ne bir zarfımızı açan ne de bir okuyanımız var. Kendimiz bile kendimizden habersiziz…
 
Sözün bittiği yerde konuşmak belki de yaralara tuz atmak gibi. Yine de şarkılar var ve hala ağlayabiliyoruz…
 
Senin bile bilmediğin bir hikâyesi var bu aşkın, anlatsam kıyameti çağırırım, sussam mahşeri…
 
Sesimin yittiği yere kadar koştum. Ayaklarıma kan oturmuştu. Fakat şehir karanlık bir gecenin kalbinde her şeyden habersiz uyuyordu…
 
Hayat kaplumbağa gibi olan insanların uzun yaşamına şahitlik ederken bizim göçmen kuşlar misali dolaşmamıza bir türlü tahammül edemedi…
 
Çoğu zaman iradenin yayını gerip arzu oklarını yanlış hedeflere fırlatmakla geçiyor günlerimiz…
 
Derdimizin bile sahibi değiliz. Onun da tapusu ve mülkiyeti başkalarının elinde. Kiralık bir kalpte ev sahibi gibi dolaşıp duruyoruz işte…
 
Beklentilerini azaltarak kalbini bu esaret çemberinden kurtarabilirsin. Her beklenti bir zincir gibi bağlanıyor insanın kalbine. İnsan ihtiyaçlarını azaltarak kendi ayaklarına çelme takmaktan kurtulabilir…
 
Ne yazık ki şehirleri birbirine bağlayan yollara kalpleri birbirine bağlayan yollardan daha çok yatırım yapılıyor. İnsanlar yakınlık içinde uzaklığı yaşıyorlar…
 
Zamanın akıp gitmesi gibi akıyorsun içimin nehirlerinden. Hangi denize dökülsem sana dönüyor yine yüzüm. ..
 
Kal benim için… Dağlar yerinden oynasa da kal ne olur… Artık kelimeler birer ok gibi sinemi kanatmaktan başka bir işe yaramıyor…
 
Düşlerimin kapısında birer muhafız gibi duruyor suretin… Ben eski bir yangından kalan kül olmuş bakışlarla seni düşünüyorum… Uzak dağlarda güneş yavaşa yavaş batıyor…
 
 
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir