MEHMET BAŞ 
 Çırpınırdın Karadeniz
 Azerbaycanlı büyük şair Ahmet Cevat Ahundzade’nin yazdığı“Çırpınırdın Karadeniz“ isimli şiirin her Türk’ün bilmesi gereken bir hikâyesi vardır.  Aynı zamanda Azerbaycan'ın Milli Marşı'nın yazarı olan Ahmet Cevat bu şiirini 15 Aralık 1914'te Gence'de yazmıştır.
 Ahmet Cevat Ahundzade’nin bu şiiri Nuri Paşa komutanlığındaki Osmanlı askerlerinin Azerbaycan Türklerini Ermeni ve Rus soykırımından kurtarmak için yaptığı fedakârlığa atfen 1918 yılında Üzeyir Hacıbeyli tarafından bestelenmiştir.
 Ahmet Cevat 1. Dünya Savaşı’nda Türkiye’ye gelerek Çanakkale cephesi başta olmak üzere çeşitli cephelerde savaşmıştır. Ermeni zulmüne maruz kalan Kars, Ardahan ve Oltu’ya “Bakü Müslüman Cemiyeti Hayriyesi” adlı kuruluş vasıtası ile gelmiş ve uzun süre kalarak, yetimleri ve açlara hizmet etmiştir.
 Sinesi millet aşkıyla dolu olan büyük şairimiz, 1937 de Stalin denilen kahpe tarafından "Türk casusluğu ve Türklere yardım etme" suçlamasıyla, kurşuna dizilmiştir.
 Ahmet Cevat’ın bu şiirini her dinlediğimde her okuduğumda kalbim heyecanla titrer, hayal aynama serhat boylarında at koşturan gazi alperenler gelir. Bir rüyadan uyanmış gibi bakarım sağa sola.
 “çırpınırdın Karadeniz
 bakıp Türk'ün bayrağına
 ah ölmeden bir görseydim
 düşebilsem toprağına”
 Dalgalı bir denizin ortasında sallanıp duran millet gemisinin bağımsızlık limanına demir atması için açılan asil eller gelir aklıma. Bir özlem içinde çırpınan dertli sinelerin toprağa düşüşlerinin acısı içimde büyür.
 "ayrı düşmüş dost elinden 
 iller var ki çarpar sinem 
 vefalıdır geldi giden 
 yol ver türk'ün bayrağına "
 Kafkaslardan esen bir rüzgâr savurur kapkara gecelerin saçlarını. Karadeniz’in masmavi gözleri kapkara bulutların gölgesinde bir ağıt faslına başlar sağanak yağmurlarda.
 Allah’ın yolunda ölümü göze alıp canından vazgeçen savaşçıların ruhları birden bire dirilir kopan fırtınaların ardından.
 "inciler dök gel yoluna 
 sırmalar düz sağ soluna 
 fırtınalar dursun yana 
 selam türk'ün bayrağına "
 Ay ve yıldızın muhteşem birlikteliğinden doğan nazlı bayrağımız gönül burçlarımızda her daim dalgalanmaya devam eder. Her gün yepyeni bir umutla doğan güneş al bayrağa selam eder.
 "hamidiye o türk kanı 
 hiçbirinin bitmez şanı 
 kazbek olsun ilk kurbanı 
 selam türk'ün bayrağına "
 Estergon kalesinden Uyvar önünden Plevne’den bir duygu gelir yerleşir kalbime. Mohaç ufkunda eğri kılıçlarla arza nizam veren muhteşem atalarımın naraları çınlar gökyüzünde.
 "dost elinden esen yeller 
 bana şiir selam söyler 
 olsun bizim bütün eller 
 kurban türk'ün bayrağına"
 Dost elinden esen yellere sinemizi açarken sözlerimizi şu duayla tamamlarım. Allah bayrağımızı ebediyen dalgalandırsın. Allah düşmanlarımızı kahru perişan etsin. Şanlı bayrağımızı bağımsızlık göğünden sonsuza kadar indirmesin…
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

