Elfida Şarkısının Gerçek Öyküsü

Haluk Levent’ten
Yazılı Açıklama
 
Elfida Şarkısının
Gerçek Öyküsü
 
Yıllardır milyonlarca insanın severek ve hayranlıkla tekrar tekrar dinlediği Haluk Levent’in ünlü Elfida şarkısının gerçek öyküsünü sevilen sanatçı Haluk Levent Twitter sayfasında yazılı bir açıklama ile anlattı.
 
Twitter sayfasında “Son dönemlerde Elfida şarkısı üzerinde çok konuşuldu. Polemiklere girildi. Hala Twitter’da Elfida’nın bir genç kız olduğu vs. türlü türlü şeyler söyleniyor. Bu konuya açıklık getirmek istedim.” diyen Haluk Levent’in yaptığı, hüzün yüklü yazılı açıklama şöyle:
 
HALUK LEVENT
Elfida…
 
Son dönemlerde Elfida şarkısı üzerinde çok konuşuldu. Polemiklere girildi. Hala Twitter’da Elfida’nın bir genç kız olduğu vs. türlü türlü şeyler söyleniyor. Bu konuya açıklık getirmek istedim.
 
Birincisi Elfida ismi sonradan verilmiş bir isim. Adı Beyzanur kızımızın. 4 yaşlarındayken tanıştım bu kızımızla. Babası Murat Çelik bir emekçiydi. Kızın amansız bir hastalığı vardı ve bu amansız hastalıkla mücadele için Cerrahpaşa Tıp Fakültesine gidiyordum. Doktorlarla görüşüyordum. Detayları burada anlatmak istemiyorum ama çok uğraştık.
 
Bir gün doktorların odasındaydım ve doktorlar bana dedi ki: “Haluk bey, bu kızı gözden çıkartın”. Yanımda da Müzisyen arkadaşım Emrah Aydoğdu var. Emrah; “gözden çıkartılan kadın anlamı Osmanlıca’da Elfida” dedi. Belki tam birebir anlamı olmuyordu ama bir kavram olarak çok uyuyordu. Tabi biz birbirimize sarılıp ağladık. Gerçekten Beyzanur’u çok seviyordum.
 
Ve oturdum şarkıyı yazdım. Sevgili Emrah Aydoğdu da elinden geleni yaptı sözlerinde düzenlemeler yaptık ve Ömer Faruk Güney’in de müziği vardı. Bu şekilde Beyzanur’un son günlerinde ona şarkıyı söylüyordum ama kendisi olduğunu bilmiyordu Elfida olarak biliyordu. Tabi küçük bir çocuktu son zamanlarında 8 yaşındaydı.
 
O dönemde şirketlerim batmış, sözlerdeki Omuzumda iz bırakma yüküm dünyaya yakın şunu ifade etmek içindi. Ya zaten dünya kadar batmışım, sıkıntılıyım, Beyzacığım ne olur bari sen gitme demek içindi. O sözlerdeki yüzyıllardır sarılmamış kolların cümlesi, anne ve babası gece gündüz nöbetteydiler. Beyzanur’un kırılganlığından, hasta yatağından dolayı sarılamıyorlardı. Gerçekten sarılabildiklerini görmedim.  Sisliydi kirpiklerin ve gözlerin yağmurlu sözleri ise Beyzanur’un gerçekten hep yağmurlu gözleri vardı hayata tutunmaya çalışan.
 
O dönemde hastane personeline Bakırköy’de bir konser verdim. Beyzanur’a iyi baksınlar diye onların gecesine katıldım. O gece evden başka bir yere kaldırılan Beyzanur’u kaybettik. Ardından anne ve babasından rica ettim. Yıllardır Beyzanur’un başındaydınız. Evet kızımızı kaybettik. Lütfen bir çocuk daha yapın dedim. Aradan bir yıl geçti beni aradılar. Haluk abi bir kız çocuğumuz oluyor. Adını Elfida koyun dedim. Ve kızları oldu ve Adı Elfida. Şu anda o Elfida belki de 8 – 9 yaşlarında ve bir okulda okuyor. Ablasının ismini taşıyor.
 
Bu şarkıyı o dönemlerde söylerken birçok kişi söyledi. Ben bu şarkıyı ticari amaçla kullanmak ve vermek istemedim ve vermedim de. Bu başka bir şeydi. Bir Akdeniz Akşamları faciası daha yaşamak istemiyordum. Biliyorsunuz Akdeniz Akşamları muazzam bir şarkıdır aslında. O dönemin bir öyküsüdür ama herkes  okuya okuya artık içimizden gelmeyecek hale geldi. Elfida’nın öyle olmasını istemiyordum o çok özel bir şarkıydı. Ama ben yurtdışındayken benim bilgim dahilinde olmadan Ankara’dan bir müzisyene verilmiş şarkı. Çok üzüldüm ve kızdım. Ailesi beni aradı, çok özür diledim. Gerçekten benim elimde değildi. Onlar da anlayışla karşıladı. Ve bundan sonra kimseye vermeme kararı aldık şarkıyı. Burada ailesinin de çok mücadelesi oldu Beyzanur’la ilgili ve tekrar hayata döndürülmesi ile ilgili. Onların acılarını hep paylaşmaya çalıştım. Kısacası Elfida’nın öyküsü bu. Başka hiçbir öyküsü yok.
Net, düz, sade…
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir