Yürük Semâî

AHMET URFALI Yürük Semâî

AHMET URFALI
Yürük Semâî
 
“Yörük, konargöçer taifedir, karada ikameleri yoktur.”
Osmanlı kayıtları
 
Günün bittiği yerde kurulur çadır
Mezar ömrün bittiği yerde kazılır
Bir ulu dağ başında veya eteğinde garip
Hayat bir yoldur, üzerinde taşır göçünü
Sarıdan yeşile ölümden hayata
Düşünce toprağa cemre, ümitlerle başlar doğuş
Sadece sevgidir büyüyen ve ellerde hissedilen
Eksilip çoğalmak boşalıp dolmak
Bu bir sır değildir semanın altındakiler için
 
Türküsüne yayla ayazı vurmuş canevinde
Sonra düşler sessizliğinde süzülmüş kederler
Mehtap sunmuş gümüş bir tepside tesellisini
Uzak diyarlara götürmüş kuşlar sevdalı türküleri
Yürekler ağlamış yaşlar yerine acısı yürümüş kara toprağa
Niçin feryadı hüsrandadır bozkırın niçin
 
Dedenin kepeneğine bürünmüş torun sıcacık
Elindeki kaval miras kalmış mor koyunun kuzusu ile
Bir de bu göç başlarda esen bozlak gibi
Asırların efkârını toplamış şu zorlu yokuşlarda
 
Göğün altında ve yerin üstünde
Söylemiş bilgeler en hikmetli sözlerini
Gökyüzü yorgan, yeryüzü döşek
Göç dursa hayat biter, yıldızlar söner
Suyu tükenir denizlerin ve ırmakların
Burada yeniden dirilişin adı bahardır
Her yağmur damlasında saklıdır rahmet ve bereket
Güzellikleri paylaşılsın diye nevruzun çiçekleri gülümser
Rayihalar yayılır yeniden bağlanır hayatı insan
 
Alaca yamaçları sarınca sürü ve yılkı
Bin müjde bağışlar doruğunda dağlar cömertçe
Unutulur bütün dertler çekilmiş ve çekilecek
Doru kısrak yanında al taylar sevinçler verir
Şükrünü yüklenip akşamın yeli dolaştırır ufku
Dilekler çağırır yeni zamanı, yeni hasreti
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir