Select image to upload:
CoronArt 19 Pandemi Günlükleri Sergisi - Asanatlar

CoronArt 19 Pandemi Günlükleri Sergisi

50 Sanatçının
Eserleriyle
 
CoronArt 19
Pandemi Günlükleri
Sergisi
Galeri Soyut’ta
 
50 sanatçının eserleriyle gerçekleşen CoronArt 19 Pandemi Günlükleri sergisi 19 Haziran – 4 Temmuz 2020 tarihlerinde Galeri Soyut’ta sanatseverlerle buluşuyor.
 
COVID-19 salgını nedeniyle açılışı yapılmayan sergi 20 Haziran tarihinden itibaren randevu ile gezilebilmektedir.
 
Sergiye Katılan Sanatçılar:
 
Ali Düzgün, Ataç Elalmış, Ayşe Seda Meral, Bağdat Demircioğlu, Baran Kamiloğlu, Bedri Karayağmurlar, Belgin Onar Durmaz, Betül Dura, Binnur Yücebaş, Birsen İğci Saltık, Birsen Küpeli, Canay Günler, A. Celal Binzet, Ceren Solmaz, Efkan Beyaz, Eren Laçin, Erol Pelioğlu, Ersan Çetin, Fatih Kahya, Gülsün Erbil, Güzin Arısoy, Hamid Alioğlu, Hasan Pekmezci, Hatice Kumbaracı Gürsöz, Himmet Gümrah, Hülya Kandemir Kanber, Hülya Yücel, Hüseyin Elmas, Hüseyin Şahbudak, Işık Çuhacıoğlu, İmren İyem Arslan, İzzet Gül, Kadir Öztoprak, Mehmet Ali Doğan, Mehmet Emin Özer, Mehtap Bingöl, Meliha Yılmaz, Mine Gençtürk, Murat Oğuz, Nadire Özbek, Nermin Alpar, Nur Gökbulut, Önder Aydın, Özge Gökbulut, Pervin Kurçeren, Rabia Çalışkan, Sami Gedik, Süleyman Dündar, Şükran Pekmezci, Talat Ayhan, Tuğrul Velidedeoğlu
 
MEHMET ALİ DOĞAN
Coronart 19 Pandemi Günlükleri
 
Yaşadığımız Covid-19 salgını ve oluşan pandemi, dünyada ve ülkemizde tüm İnsanlığı etkisi altına aldı. Bilim İnsanlarının salgına yönelik çözüm arayışları sürerken, virüsün yayılmasındaki günlük değişken bilgiler, zor süreçlerin başladığının göstergesiydi. İnsanların çaresizliğini, şaşkınlığını ve kaosun karanlık anlarını, medyadan birlikte takip ettik.
 
Tüm bu ve benzeri bilinmezliklerin, insanların ruhsal yapısında değişim ve zamanla anlaşılacak bir dönüşüm sürecinin başlangıcı olacağı kanaatindeyim. Pandeminin bitirilmesi için uygulanan sokağa çıkma yasakları, vahşi kapitalizmin dayattığı bahçesiz balkonsuz, kutucuk evlerde yaşamaya mahkum kalmış insanların, bir süre sonra hayatlarını sorgulamasına sebep oldu. Kendini sınırlandırılmış alan içinde hisseden kişiler korku, ölüm gibi düşünülmemesi gereken kötücül duyguları yenmek için hobilerine sarıldılar, yapmayı öteledikleri özel becerilerini uygular oldular.
 
İnsanlar, sanatın iyileştirici gücüne sığınarak resim, müzik, sinema, tiyatro, müze, Sanat Galerisi gibi birçok sanat programını sanal olarak, çocukları ve kendileri için takip ettiler ve Sanata zaman ayırdılar.
 
Tüm bu süreçte, Sanatçılar olanaklarına göre, kimimiz evinde, kimimiz atölyesinde sürekli gündemi sorguladık; yazdık, çizdik, boyadık, yapıştırdık, taş kırdık, çamurla oynadık, metali büktük. Zamanı değişim dönüşüm olarak değerlendirip adeta günlük tutar gibi, yaşadığımız bu zor günleri anlamaya çalıştık, sessizce üretir olduk. Serbest çalışan birçok Sanatçı, bu süreçte düzenli gelirleri olmadığı için zor durumda kaldılar. Bazı yerel yönetimlerin sanatçılara desteği dışında, diğer Kamu Kurumları, bankalar, yerel yönetimler birçok sektöre nefes kredisi ve karşılıksız destekler verirken, Sanatçıların özel olarak düşünülmesi bizleri mutlu ederdi.
 
Bu sessiz günler elbette bitecek. Birçoğumuzun henüz bilmediği belki de pandemi zamanına kadar önemsemediği sanal dünyanın kapılarını, aralamaya çalıştığı bir süreci yaşadık. Teknolojinin gerekliliğini iliklerimize kadar hissettik. İletişim kurmak için yeni bilgisayar programlarını öğrenmeye başladığımız bir dönem oldu belki de. Birçok alanda olduğu gibi sanatçılar ve sanat galerileri, tarihe not düşmek için sanal konferanslar, sanal sergiler düzenledi, emeğini sanal dünyada paylaştı.
 
Yeni Çağın başlangıcında, Sanatçılar her koşulda olduğu gibi Pandemi günlerine de kayıtsız kalamazdılar. Bu zor süreçlerde günlük tutar gibi üretmeye devam ettiler. Birbirinden değerli 50 sanatçının katılımıyla “Coronart 19 Pandemi Günlükleri” Projemize destek veren Sanatçılara ve Galeri Soyut a teşekkür ediyorum.
CoronArt 19 Pandemi Günlükleri Sergisi
HASAN PEKMEZCİ
Sorunlu Günler Yaşamı Sorgulama Fırsatı Yaratır
 
Tüm dünya aynı salgının yoğun baskısı altında üç aydır: Irk, din, dil, ülke, sınır tanımayan bir insan kıyımı ve kaos. İnsanlığın pek çok ders alması gereken, ama bu zamana kadar tarihte yaşananlardan ders alınmadığına göre bundan da alınmayacağı kesin. Yine de bir dilek olarak yaşamda bazı şeylerin topla-tüfekle, cart-curtla düzelmeyeceğini, bir küçük mikrobun bunları takmadığını ve takmayacağını, ”bu dünyayı ben yarattım, ben dünyanın jandarmasıyım” diyenlerin bile korkudan burunlarını dışarı çıkaramadıklarını yeni bir akıl yürütme ile sorgulamak zorundayız.
 
Dünyanın her yerinde hayatı kaosa çeviren bu salgın insanın özgürlüğünün, doğanın nimetlerinin, insan ilişkilerinin, her türlü yaşama değen üretimin-tüketimin; sanatın, kültürün, uluslararası yardımlaşma desteğinin ne kadar önemli olduğunun yoğun hissedilmesini sağladı. Tahrip etmek için elimizden geleni yaptığımız, nankör bir sömürgen gibi davrandığımız doğa kendini korumaya, dinlenmeye aldı.
 
Diğer yaşam çeşitlilği gibi en önemli insani değerlerden biri olan sanatsal etkinlikler eskisi gibi yaşanamaz oldu. Her şeye rağmen yeni iletişim kanalları, sergi sistemleri, sanatın ve sanatçıların toplumla buluşma yolları aranmaya, uygulanmaya başladı. Konunun iletişim-etkileşim ve ekonomik boyutunun etkilediği müzeler, sanat ve kültür kurumları yanında, sanat insanlarının yaşamına dair sorular, kaygılar bizim dışımızdaki çeşitli devlet adamlarının gündemine girdi. Örneğin, Almanya Kültür bakanı, Kanada devlet yöneticileri kendilerine başvuran sanat insanlarına maddi destek sağlanacağını açıkladı. Müzeler, kültür merkezleri kapıları kapalı olmasına rağmen sanal ziyaretler yoluyla insanlara ulaşmaya çalıştılar. Galeriler, sanat eğitimi kurumları sanal sergiler düzenleyip sanat paylaşımına destek oldular. Bunları da en azından bardağın yarısı dolu düşüncesiyle değerlendirmek gerek.
 
Tüm sosyal ve kültürel etkinliklere kapalı günlerde ülkemizde de çok sayıda sanal sergi düzenlendi. Sanatsal duyarlığın bu büyük kaosa katılmasıyla da bazı sanat insanları bu günlerin baskısını tematik olarak eserleriyle anlatmaya bunları da günün yaygın iletişim kanallarıyla paylaşmaya başladılar. Çoğunluğu tuval, boya, atölye gibi bütün sınırlılıklara rağmen evlerinde, yaşama mekanlarında elde edebildikleri fırsatlarla sanatsal etkinliklerini, üretimlerini sürdürmeye çalıştılar. Benim gibi teknoloji özürlüler dışında, teknolojiye hâkim olanlarca Skype, Zoom, WhatsApp gibi dijital olanaklarla sanat söyleşileri, görüşmeleri, düşünce alışverişleri yoğun olarak devreye girdi.
 
Galeri Soyut bu kapalı dönemde çok sayıda sanat insanının eserleriyle sanal bir sergi düzenledi ki biz bu gibi etkinlikleri çok önemli sayıyoruz. Çünkü sanat alanı ve sanat insanı teslimiyet içinde olamaz, sorguculuğunu, var oluşunu yaşama transfer etmek, insanlarla paylaşmak temel karakteridir, düşüncesinin göstergeleridir bu gibi etkinlikler. Toplumsal yaşam bu gibi moral değerlerle beslenmek zorundadır. Sanal ortam söyleşileri, sanal sergiler moral kaynaklarıdır. İnsanlar dışarı çıkamasa, sergilere, müzelere, açılışlara fiziki olarak katılamasalar da eserleri izlemekle, düşünceleri paylaşmakla bu değerlere katılmış olmanın hazzını da yaşıyorlar.
 
Bu gibi tüm toplumu, ülkeyi etkileyen savaş gibi, salgın gibi sosyal olaylarda Balkan Savaşı sırasında Sırp saldırılarının sosyal yaşamı felç etmeye başladığını görünce Aliya İzzet Begoviç’e atfedilen yaptığı bir konuşma aklıma gelir. ”Bu günden itibaren bütün tiyatrolar, müzeler, sanat ve kültür merkezleri, operalar, konser salonları programlarını aksatmadan sürdüreceklerdir. Çünkü bunlar bizim hayata tutunmamızı sağlayan moral kaynaklarımızdır”
 
Bu gibi kaotik dönemler insanlığın kendi yarattığı bir kader haline gelmiştir. Bu nedenle bizler bir alıntıyı yorumlayarak “Etrafında olmak istediğiniz insanları düşünelim… Sığ ve modaya uygun olanın tersi olan her şeyi düşünelim. Asla unutamayacağımız dostlukları, dost konuşmalarını düşünelim… Yaşananları ayıklayarak entelektüel coşkuya değer verilen, arkadaşlıkların gerçek olduğu ve dürüst söylemin kaçınılmaz olduğu günleri düşünelim. İyi-kötü uğraşlarla sanat denilen alanda olmanın hazzını içimizde yaşam değeri olarak hissederek.”
 
Bireysel olarak böyle de toplumsal anlamda kültür ve sanat hareketlerini gereğince yaşayamamak bir toplum için insanî değerlerinden bir bölümünü dumura uğratmak sayılmaz mı?
 
Bu nedenle sanat alanında Galeri Soyut gibi alanda çaba gösteren, etkinlikler, sanal sergiler düzenleyen herkese teşekkürlerimiz var.
CoronArt 19 Pandemi Günlükleri Sergisi
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir