Ahmet Doğan İlbey Vefat Etti

Ahmet Doğan İlbey Vefat EttiEdebiyat Dünyasının
Başı Sağolsun
 
Yazar
Ahmet Doğan İlbey
Vefat Etti
 
Yazar Ahmet Doğan İlbey Kahramanmaraş depreminde enkaz altında 69 yaşında vefat etti
 
Usta yazar, son yazısında “Bir Maraş türküsü tutturup Bedesten’le Taşhan arasında şehit olmalıyım” diye yazmıştı.
 
Ahmet Doğan İlbey Vefat EttiAhmet Doğan İlbey; 5 Mart 1954 Yılında Kahramanmaraş’ta doğdu. Üniversite mezunu. 1976 yılında memuriyete başladı, emeklilikten sonra yazarlık hayatını devam ettirdi.
 
Türkiye Yazarlar Birliği üyesi ve TYB Kahramanmaraş şubesinin kurucularındandı.
 
Yazı hayatı 1980’li yıllarda Yeni Düşünce, Dolunay Gülbang başta olmak üzere birçok kültür, edebiyat ve fikir dergilerinde başladı.

1990 yıllarda Gündüz Gazetesi’nde, 2010 yılından itibaren www.marasgundem.com.tr haber sitesinde, Habervaktim.com, Yeni Söz gazetesinde ve Türkiye Yazarlar Birliği Web sitesinde yazıları yayınlandı.  Memurluk yaparken yazılarında “Ali İlbey” müstear ismini kullandı.
 
1998’de Altınoluk dergisinin açtığı yarışmada bir yazısı ile üçüncülük kazandı. Denemelerini Bir Hüzünbazın Tahrir Defteri (2000) adlı kitabında topladı.
 
Yayınlanmış diğer kitapları:
Bir Hüzünkârın Ömür Defteri, Dil Kapısında Yazılanlar, Millet Üstüne Düşünceler, Aldatan Cumhuriyet, Kemalist Cumhuriyetin Zulümleri, Cumhuriyetin Karanlık Yılları, Müslüman Doğu’nun Derûnu.
 
Ahmet Doğan İlbey Vefat EttiDoğan İlbey, 2020’de Yeni Söz gazetesindeki yazıları ile TYB Basın Fikir Ödülü’nü aldı.
 
Ahmet Doğan İlbey'in son yazısı:
 
Maraş’ta bir türkü olsam, Maraşlı hemşehrilerim bir yanık türkü düzseler, bir hüzünlü türkü yaksalar arkamdan, gam yemezdim. Maraş’ın oğlu olarak, ardımdan dostlarım bir türkü söylesinler isterdim. Çünkü ben, türküler söyleyerek, Tekbir çekerek Fransız kâfirini kovan Maraşlı İslâmların, yâni Maraşlı Türklerin çocuğuyum. Gücümün kaynağı türkülerdedir. Türkülerle yâd edilmeli, türkülerle târif edilmeliyim.
 
Ahmet Doğan İlbey Vefat EttiMaraş-Fransız Harbi’nde Evliya Efendi’yle Hâfız Ökkeş’in arasında olmalıyım ve o kahramanlarla Ahır Dağı’nın tepesinden Maraş’ı seyretmeliyim. Maraş’taki kopan figandan ve direnişten yüreğim bileylenmeli.
 
Bir Maraş türküsü tutturup Bedesten’le Taşhan arasında şehit olmalıyım
 
O mücâhitlerle birlikte “Maraş Maraş derler de uy amman amman…” diye bir Maraş türküsü tutturup, Akdere’den Uzunoluk’a yürüyerek, “ellik gâvurunun” yaptıklarının bedelini ödetmeliyim. Sonra o mücâhitlerle yanyana Bedesten’le Taşhan arasında harp ederek şehit olmalıyım. Cenazem hazırlanırken İslâm üzere, önce bir Maraş türküsü söylenmeli başımda. “Maraş Maraş derler de yâr amman amman / Bu nasıl Maraş bu nasıl da Maraş / Al kanlar içinde can veren kardaş…”
 
Ardından şu Maraş türküsü çağrılmalı: “Maraş’ın içinde bir çeşme akar / İçerim içerim ciğerim yakar / Şimdi garip anam yollara bakar / Öldü diye haber edin sılama…”
 
Arkamdan yanık bir Maraş türküsü söylesinler
 
Arkamdan ağlayanlar, Maraş’ın şu yanık türküsünü söylesinler: “Ufak taşınan da uy amman amman bina yapılmaz / Valla bir ben ölmeyinen gardaş Maraş yıkılmaz / Gardaş kalk gidelim yoldaş kalk gidelim / Yollar çamurlu kurusunda gidelim…”
 
“Maraş Maraş derler bir büyük Maraş / Döşeğim Kutnu da yorganım kumaş / Al kanlar içinde can veren kardaş / Bize mesken oldu Maraş illeri / Maraş’ın önünde bir sürü koyun / eşildi mezarım ılıdı suyum / Kefene sığmıyor şu selvi boyum…” türküsü Maraş Kalesi’nde söylenerek Maraşlılara duyurulmalı âhirete uçtuğum.
 
“Ölümü kaldırın koca Maraş’a”
 
Daha sonra cümle Maraşlılar “Ölümü kaldırın koca Maraş’a / Vurun arkadaşlar ben yaralıyım / Kara taş içinde kaldı mezarım / Çeteler bozuldu sersem gezerim / Fransız der ki bu nasıl uşak / Elinde filinta belinde kuşak / Vurun arkadaşlar namus günüdür” türküsünü söylemelidirler yürekten.
 
Türküler dolaşmalı Maraş’ın semâlarında. Maraşlılar türkülerine ve târihine yaslanmalı bir daha. Dil gücünü, yürek gücünü türkülerden almalı. Her yer Maraş, her yer türkü demeli. Maraşlı ecdadımız türküler söyleye söyleye vatan kılmışlardı Maraş’ı. Telli Senem’in, Kerem ile Aslı’nın, Tahir ile Zühre’nin sevdasına yakılan türküler ve Karacaoğlan’ın türküleri dillerinden hiç düşmemişti.
 
“Turnam nerden gelirsin aslı Maraş’tan”
 
Aslı Maraş’tan olan bir turna olsam. “Turnam nerden gelirsin, aslı Maraş” tan diye bir türkü düzseler adıma. “Turnam nerden gelirsin aslı Maraş’tan / Kanadın ıslanmış yağmurdan yaştan / Turnam sen korkmaz mısın alıcı kuştan / Vay gidi baba baba vay / Allı turnam yoldan geçmiş yorulmuş / Vay gidi baba baba vay / Şahin vurmuş kanatları kırılmış / Vay gidi baba baba vay.”
 
Anadolu türkülerinin mazmunlarından olan Turna, Maraş türkülerinde de eşe, dosta ve sevgiliye selâm götüren, gurbete çıkmış evlâdın ve kocanın hâlini sorup öğrenen, gönülleri birleştiren, sevenlerin mektuplarını getirip götüren, gönlü yüce, merhametli, güzel huylu ve hayırlı bir kuştur.
 
İşte böyle! Maraş’ta bir türkü olmak, bir Maraş türküsü söyleyerek işgalci Fransız askeriyle savaşmak bahtiyarlıktır. “                                                                         
 

Bir Yorum

  1. Şehit oldun Ahmet abim güzel insan Allah rahmet eylesin 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir