Sabahattin Ali Vefat Yıldönümünde Anılıyor

Sabahattin Ali Vefat Yıldönümünde AnılıyorŞair ve Yazar
Sabahattin Ali
Vefat Yıldönümünde
Anılıyor
 
Türk edebiyatına ölümsüz eserler kazandıran, 41 yıllık kısa sayılabilecek yaşamına unutulmaz roman, hikâye ve şiirler sığdıran şair ve yazar Sabahattin Ali vefat yıldönümünde anılıyor
 
Sabahattin Ali, 2 Nisan 1948’de vefat etmiş, daha doğrusu Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde öldürülmüştü.
 
Sabahattin Ali Vefat Yıldönümünde AnılıyorSabahattin Ali; 25 Şubat 1907’de Edirne’nin Gümülcine Sancağı’na bağlı Eğridere’de doğdu. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey’in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısıyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit’in çeşitli okullarında tamamladı (1921).
 
Sabahattin Ali Vefat Yıldönümünde AnılıyorEdremit’e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamadı ve aile çok zor günler geçirdi.
 
İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu’na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okudu, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu (1926).
 
Bir yıl kadar Yozgat’ta ilkokul öğretmenliği yaptı. Millî Eğitim Bakanlığı’nın açtığı sınavı kazanarak Almanya’ya giderek iki yıl orada okudu (1928 – 1930).
 
Yurda döndükten sonra Aydın ve Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yaptı.
 
Konya’da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında okuduğu bir şiirden dolayı tutuklandı (1932). Bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yattı.
 
Sabahattin Ali Vefat Yıldönümünde AnılıyorCumhuriyetin onuncu yıl dönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuştu (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara’ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı’na başvurarak yeniden göreve alınmasını istedi.
 
Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü’ne alındı, Ankara II. Ortaokul’da öğretmenlik yaptı.
 
16 Mayıs 1935’te Aliye Hanım ile evlendi. 1936’da askere alındı.1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya geldi.
 
Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir’de tamamladı. 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi’nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başladı.
 
1940 yılında tekrar askere alındı, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı’nda Almanca öğretmenliği yaptı (1941 – 1945).

‘İçimizdeki Şeytan’ romanı milliyetçi kesimde büyük tepki topladı. Nihal Atsız’ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açtı, dava sırasında çok sıkıntı çekti. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamadı.
 
Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alındı, İstanbul’a giderek gazetecilik yapmaya başladı (1945).
 
Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, iktidarın kışkırtmasıyla meydana gelen Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kaldı.
 
Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkardı (1946 – 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaştı.

Dergiler, isimlerindeki Paşa ifadesiyle ‘Milli Şef’ İsmet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatıldı. Yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açıldı.
 
Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yattı, karşılaştığı baskılardan bunaldı.
 
Ali Baba dergisinde yayımladığı ‘Ne Zor Şeymiş’ başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatır: ‘Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi’.
 
Bir başka dava nedeni ile 1948’de Paşakapısı cezaevinde üç ay yattı. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başladı, işsiz kalıp, yazacak yer bulamadı.
 
Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istedi, alamadı. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan’a kaçmaya karar verdi fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde öldürüldü (2 Nisan 1948).
 
Eserleri
 
Roman
Kuyucaklı Yusuf (1937)
İçimizdeki Şeytan (1940)
Kürk Mantolu Madonna (1943)
 
Öykü
Değirmen (1935)
Kağnı (1936)
Ses (1937)
Yeni Dünya (1943)
Sırça Köşk (1947)
 
Şiir
Dağlar ve Rüzgâr (1934)
Kurbağanın Serenadı (1937)
Öteki Şiirler (1937)
 
Oyun
Esirler (1936)
 
İki SABAHATTİN ALİ Şiiri
 
SABAHATTİN ALİ
Leylim Ley
 
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa
Seher yeli dağıt beni kır beni
Götür tozlarımı burdan uzağa
Yarin çıplak ayağına sür beni
 
Aldım sazı çıktım gurbet görmeye
Dönüp yâre geldim yüzüm sürmeye
Ne lüzum var şuna buna sormaya
Senden ayrı ne hal oldum gör beni
 
Ayın şavkı vurur sazım üstüne
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni
 
Yedi yıldır uğramadım yurduma
Dert ortağı aramadım derdime
Geleceksen bir gün düşüp ardıma
Kula değil yüreğine sor beni
 
SABAHATTİN ALİ
Dağlar
 
Başım dağ saçlarım kardır,
Deli rüzgârlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.
 
Şehirler bana bir tuzak,
İnsan sohbetleri yasak,
Uzak olun benden, uzak,
Benim meskenim dağlardır.
 
Kalbime benzer taşları,
Heybetli öter kuşları,
Göğe yakındır başları;
Benim meskenim dağlardır.
 
Yârimi ellere verin;
Sevdamı yellere verin;
Elleri bana gönderin:
Benim meskenim dağlardır.
 
Bir gün kadrim bilinirse,
İsmim ağza alınırsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim dağlardır.
Sabahattin Ali Vefat Yıldönümünde Anılıyor
Sabahattin Ali Vefat Yıldönümünde Anılıyor

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir