Uy Aha

YAŞAR BEDRİ Uy Aha

YAŞAR BEDRİ
Uy Aha
 
saçım uzundu, karıncalar ufaladı gayb’olan
istasyonda dua kabartmaları, uzundu saçım
göktaşlarıydık bir dostun kalbinden sökülmüştük
fener alayına el sallıyordum, barikatlar etten kale
el yordamı açıyordum kayıp saatleri, perde kapandı
bizi bir ömür kandırdı sahne tozları. sevilmediğimizi
söylüyordu şarkılar… her sufle iç kanamaydı
 
‘si ver!..’ bu sessizliğe tahammülü yok aynaların
‘si ver!..’ bir yerinden başlamalıyız denizi taşlamaya
polis kayıtlarında gene dağıtmışız akşamı
göğsümdeki kansere aşk teşhisi koyuldu, perde indi
mükerrer rüyalara taşıyalım alkışları
 
mor kaplı defterin ecrini anlattım kediler güldü buna
bukowski okuyorum, sivilcesini patlatıyor mevsimler
parmak ucumda ezilen füzen söğüdün taslağı aylacini
üç kere boşsun diyor ayın kanamasına, sebya, kömür, mürekkep
üç kere öpüyor nehrin boşluğunu.
 
hayal tabirleri kitabında unutulan aşıklardınız
çizik plâk gibi deli dizgin, yani üzengisiz, yani
kasık boşluğunda gerdirirdiniz çarmıhları!
yüzyılın yağsız menteşesi, destursuzlar, yani biz
vakitsiz açılan perdelerde kurulur tanrı zamanı
 
el yordamı kapanan akşama son uyarıydı fener alayı
darmadağın yüzleri, intihar mektuplarını, elyordamı
parmak uçlarımıza basarak geçeriz.
 
eşkalim çıkmıştı niyet kutusundan, sakalım uzamıştı
kucağına yattım saçımda bit kırıyordu annem 
babam sarıkamış piyadesi, yaralarında kaya tuzu
sevgilim hiç olmadığı kadar bulanıktı
hiç olmadığımız kadar yalnızdık vagonlarda
çözülmüyordu dünyanın buzu.
 
____________________________
 “Lâ Bedri Divanı” kitabından
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir