Hece Taşları Dergisinin 47. Sayısı

Hece Şiirleriyle
Dolu Dolu
 
Hece Taşları
Dergisinin
47. Sayısı Çıktı
 
Tayyib Atmaca’nın Genel Yayın Yönetmenliğindeki yine hece şiirleriyle dolu dolu olan Hece Taşları dergisinin 47. sayısı çıktı.
 
Bu sayıda şiirleriyle, yazılarıyla yer alan isimler:
 
Şenol Korkut, Prof. Dr. Metin Özarslan, Mehmet Özdemir, Nadir Ayazoğlu, Abdullah Gülcemal, Ferit Battal, Özgür Çoban, Cevat Akkanat, Erdal Noyan, Osman Fermanoğlu, Besti Berdeli, Mehmet Gözükara, İbrahim Baz, Ömer Ekinci Micingirt, Muhammet Muşşooğlu, Osman Aktaş, Yaşar Özden, Sabahattin Karadaş, Ahmet Doğan İlbey, Elvin Elizade, Durani Kocaga, İlhan Yardımcı (Kemâli), Yetik Ozan.
 
“Hece Taşları” dergisinin 47. sayısında yer alan Tayyib Atmaca’nın “Zaman Akar Biz İçinden Geçeriz” yazısını ve Şenol Korkut’un “En Güzel Yol” şiirini tadımlık olarak alıntıladık, aşağıda okuyabilirsiniz.
 
TAYYİB ATMACA
Zaman Akar Biz İçinden Geçeriz
 
Dünya hergün biraz daha küçülür, insandan insana yollar kapanır, gündüzün işleri geceye taşar, geceleri ekranların başında, ya bir kanepede ya bir koltukta, kirpiklerimize uyku asılır, horul horul uyumaya başlarız, önce ezan sesi semada gezer, sonra saat çalar çalar yorulmaz, kalbimizde çiçek açmaz besmele, kalkar yüzümüzü suya tutarız, aklımıza gelmez aynaya bakmak, yolda saçı tarar işe gideriz.
 
Bir kuru merhaba bayat günaydın, üç beş içi dışı yalama sözle, hâl hatır sorarak işe başlarız, vatandaş fiş alır biz çay içeriz, numaralar varsın donsun ekranda, nasıl olsa herkesin var sırası, beklemekten ayrı ücret alınmaz, panik no problem işler yetişir, akşamki dizinin ya da maçların, kritiklerini yapalım hele, bu arada bir iki iş yaparız, sonra bir sigara molası verip, tekrar koyuluruz işin başına.
 
Evkaftaki memuriyet bu işte, rahatsızlık duyan yok bu gidişte, kime sorsan işi boyunu aşar, kendisi çalışır başkası yatar, emeğinin karşılığı verilmez, biraz daha rahat bir koltuk için, gözünü kırpmadan en yakınını, harcama planı yapar durmadan, saat dörtten sonra dört dönme başlar, bu gün git yarın gel saati işler, her soru sorana gıcırdar dişler, ah usta bu işler ne güzel işler, şimdi bu mesleği kaç kişi düşler.
 
Memurluk da âmirlik de bir mesel, zaman akar biz içinden geçeriz, hayatı demleyip içmeyen insan, ister çin de olsun ister maçin de, kekre bir burukluk yaşar içinde, bu gün varız yarın muhâl herkese, eni boyu bilinmeyen bir ömrü, sağa sola sündürürüz durmadan, başkasını kandırmakta mâhirlik, kendimize geldiğinde sökmüyor, gözümüzü biri dünya der durur, birisi toprakla dostluk peşinde.
 
ŞENOL KORKUT
En Güzel Yol
 
Birden kale konuştu sis dağıldı dilimden
Nimetimle barıştım dert küpümde garip ay
Hep okuma danıştım divanları beklerken
Benim gönlüm okunmuş taşlardan kervansaray
 
Alp meclisi kurulur şimdi döndüm gazâdan
Bir sokağın isminde kılıç suyu nizâmın
Saçılıyor mülküne ince sızı çadırdan
Geçti tarih şeridi bin yaşında yaramın
 
En güzel yol kıyamda her dem büyüyen zafer
Perçeminde kötülük kampüslerde bâciyân
Kovulduk bu dünyadan kalbi kırılmış sefer
Ceylanları unuttuk bilmeden hep bakışan
 
Obalara konardık üzengiler öpülür
Canlı çevrilen lanet sarayından küffârın
Modern dünya dürülür sarf-ı nazar süzülür
Çiçeklenmiş beyleri bahtı açık fermanın
 
Çift kartalın hamlesi dağdan dağa kapılar
Çocuklarda titriyor kümbetin yamaçları
Ruhlarında şövalye dörtnala kaçıyorlar
Atlarıma vurulmuş Selçuklu yağmurları
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir