Bakış Acısı

YAVUZ DOĞAN
Bakış Acısı

Herkes aynı yöne bakıyordu doktor.
 
Neye baktıklarını merak ettim, baktım bir süre; evet herkes aynı yöne bakıyordu, gördüğüm tek şey herkesin aynı yöne bakıyor oluşuydu sadece.
 
Sıkıldım bir süre sonra herkesle aynı yöne bakıyor olmaktan doktor, arkamı döndüm, herkesle aynı yöne bakmamaya başladım; önce biri sonra diğerleri dönüp bana bakmaya başladı, herkes yine aynı yöne bakmaya başladı, yine herkes aynı yöne, ben herkesle aynı yöne bakmadığım için başka bir yöne, onlar bana, ben herkesten başka bir yere, herkes bana ve yine herkes aynı yöne bakıyordu.
 
Daha önce aynı anda aynı yöne bakıyor olmaları önemini yitirmiş gibiydi doktor, herkesle aynı yöne bakmayana bakan, herkesle aynı yöne bakan insanlar için.
 
Korku, korkunun ne olduğunu bilenin korkmaktan korktuğu şeydi, bilmiyordu herkesle aynı yöne bakanlar; korkuyordum, korkuyorum ve korku çok insani, çok kişisel, çok bireysel bir şeydi; "bireysel" ne demek bilmiyordu herkese karışan herkes topluluğunun herkesle aynı yere bakan faktörü ve herkes her yere bakmıyordu doktor.
 
Herkes, herkesin her şeyi herkesin gördüğü gibi tanımlıyordu ve fakat karanlık herkesin korkması gereken bir şeydi ve lâkin herkes korkmanın herkesin herkesle aynı yere baktığında geçeceğini düşünüyordu ve ama herkes herkesten korkarken herkesin korkusu karanlıkta kaybolup gidiyordu herkes aynı yere bakarken ve herkesin baktığı yerin tam aksinde yürürken aydınlık.
 
Herkes aynı yöne bakıyordu ve tam arkalarında kalıyordu ışık; herkesin cebinde bir çakmak, herkesin cebinde bir kibrit, herkesin cebinde herkesle aynı yöne bakan herhangi birinin kazayla yitirdiği ve acil durumda kullanılacak bir sırrı dururken.
 
Herkes ışıktan korkuyordu aslında; bazısının bir, bazısının dokuz, bazısının az, bazısının çok ışığı varken.
 
Herkes herkesle aynı yöne bakıyor doktor.
 
Herkes ya "evet" diyor her şeye ya "hayır".
 
"Belki" yok kimsede, "konuşalım" yok, "bakarız" yok rahmetli ve fakat hâlâ çok yakışıklı babamın dediği gibi.
 
Ah be babam.
 
Herkes aynı yöne bakıyor dört ayrı yön yokmuş gibi.
 
Herkes herkese benzemeye çalışarak bakıyor aynı yöne.
 
Şimdi sorsam babama doktor, ah sorsam, ah bir sorabilsem; desem ki "baba", "herkes herkesle aynı yöne mi bakıyor orada da?".. "Hayır" dese, o "hayır" dediği için kızsam ama çelişsem kendimle "herkes herkese bakmıyormuş ama babam da hayır diyor" diye ve artık çok yorulduğumu, artık çok sıkıldığımı, artık çok bunaldığımı anlatmak için gitmek istesem babamın yanına?
 
O zaman da herkes aynı yöne bakacak doktor.
 
Yatıracaklar bir mermerin üzerine beni de hiç vasiyet etmemiş olmama rağmen.
 
Mermer diyorum doktor.
 
Mermer.
 
En soğuğundan.
 
Soğuk diyorum, tanımını yaparken bile üşüdüğüm.
 
Herkes üşür doktor yalandan olsa da; herkes ağlar, herkes içlenir bir Neşet Ertaş türküsüyle.
 
Herkes ölür doktor.
 
Herkes ölecek.
 
Herkesin herkesle aynı anda baktığı yere bakmayan ben de öleceğim.
 
Onlar da ölecek doktor ve cümle içinde kullanırken öteki yaratmak adına sarf etmediğim, sadece benim böyle olduğunu bildiğim, aslında silebilecekken silmeyip cümleyi gereksizce uzattığım o "onlar" betimlemesinden utandığım için erken öleceğim doktor.
 
Sahi.
 
Sen nereye bakıyorsun doktor?
 
Nereye?
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir