LEYLA KARATAŞ 
 Demhanenin Tarumar Çekmeceleri
 I…
 Bakışlarımız ıslandı
 Güne aydığımız, ölü dokulu zamanlarda
 Kurtlardan korktuk
 Kuzuları kolladık, ulumadan önce vahşet
 Ayın şavkı gitmişti çoktan ıraklara
 Gece, uyandırmadan güneşi
 Söylese miydik?
 İzbe karanlıktan çıkanları
 Yoksul iniltiler arasında uyutulan o ahları
 Her gün aynı uyandık muştusuz sabahlara
 Düğüm düğümdü kurumuş boğazlar
 Sefaletin hangi tadıydı bu
 İnfaz rüzgârının ardından
 Kadehlerde yudumlanan hak
 II…
 Kasıp kavrulan sessizlik sebil 
 Yolunu şaşırmış zamanlarda
 Hangi sofralarda ziyafetten şölenler vardı
 Güncelere düşmüş ana sayfalarda
 İki dişinin arasında kuru ekmek yiyenlerin
 Sebebi miydi yanılgılar Ah!                     
 Hüsran elde mi? söyle dalında kurumuş çiçeğe
 Sorma demhane yolcusu, git yoluna
 Kolu kırık yeni kırık köhne cehalet
 Zincirler boynuna dolanınca
 Nefes almak zül gelecek evlatlarınla
 Koy sefertasına şimdilik açlık kurusunu
 Bilmiyorsun ki
 Yaktığın ezelin iklimler arasında
 ıslanan ahir bakışlarda
 Ey dili lal el iyisi
 Dünde kalansın ölü çentiklerde
 Döndüm geriye, söyle gördün mü?
 Boynu kıldan ince dostlarımızı
 Ekmeğe, emeğe hürmetli celil
 Su ver desek, deryaları verir
 Kül desek, gül dikerlerdi kuru yazılara
 Odun desek, sedir gelirdi akıllarına
 Yaşından önce budanan
 Ev desek sobalı, tandır ekmekli                           
 Nohut oda bakla sofalı
 Malikânelerin duvarlarında
 Çocukluğumuz gülermiş aşkla
 III…
 Dön geriye palazlansın insanlık
 Bakışlarımız asılı ıslak iki göz arasında
 Taşın sesinde kırılmadan rüzgârın kanatları
 Kapı aralıklarından bir aşktı geçemeyen
 Toprağa düşen ateş gibi sıcak
 Soracak çocuklar
 İki dudak arasındaki eksik şeker tadıyla
 Niye…
 Sessiz bir ayraç gecemizi aralarken
 Yüzükoyun yatan hatıralara el sürecek analar
 Yadigâr mektupları
 Tarumar olmuş çekmeceler saklar bilirim
 Yorgun sokaklar çok yorgun
 Soracak çocuklar
 İki dudak arasındaki eksik şeker tadıyla
 Niye…
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

