LEYLA KARATAŞ 
 Beni Artık Hasretle Bırakırsın Sabaha
 İnce tülden bir dünya ve yıkık hayallerle
 ne sık hastalanmıştı narin gülden yüreğim
 uzun kış geceleri esen soğuk yellerle
 öyle kimlerden kaçtık ya da bizden kaçan kim
 son güne kalan kimdi
 ellerinde güllerle
 Son güne kalan yalnız ateşten bir rüyada
 serap mıydı bu hayat biz var mıydık sahiden
 sanki yaşamamıştık henüz ölmüştük ya da
 kimler vardı bizimle gökyüzüne el eden
 tek ben miydim dünyada
 yapayalnız bir ada
 Hep aranan sevginin hangi mertebesinde
 hangi ses hangi kulak kıvrımına saklandık
 bulabildik mi aşkı o sevda tepesinde
 gurbetlerde sılayı en son ne zaman andık
 taşındık mı bir kere
 bir aşkın heybesinde
 Fırtına mıydı öyle saçlarımı dağıtan
 yağmur henüz çözmeden bir aşkın büyüsünü
 neydi bu yüreğimi hiç durmadan acıtan
 her dinleyişte sonsuz bir aşkın öyküsünü
 neydi her inleyişte
 yaraları sağaltan
 Ruhlar arası köprü neyin izdüşümüydü
 ey yolcu buralardan var git yoluna artık
 bir sihir miydi yoksa bir gönül düşü müydü
 nasıl solgun resimler mektuplar nasıl yırtık
 gözyaşlarına sebep
 yârin gülüşü müydü
 Bir rüzgârın dalında ateş üşür, can üşür
 bülbüle kulak verir güle de yanağını
 ve gülün dikeninden acılarla gülüşür
 sarsar diye aşk belki zulmün sağır dağını
 üşür, hain vurgunda
 ırmak ırmak kan üşür
 Suya hasret kaldı çöl, kırıldı tuttuğum dal
 beni artık hasretle bırakırsın sabaha
 başlar belki birazdan o sonsuz güzel masal
 ve bir daha söyleriz o şarkıyı bir daha
 hoşça kal tülden dünya
 hoşça kal can hoşça kal
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

