Nazım Payam Şiirleri “Yalnızlık Risalesi”

Nazım Payam Şiirleri
“Yalnızlık Risalesi”
Kitabı Ötüken’den
Çıktı.
 
Nazım Payam’ın yeni şiir kitabı "Yalnızlık Risalesi" Ötüken yayınlarından çıktı.
 
Kitap; Yalnızlık Risalesi, Ermişler Risalesi, Müjde Risalesi bölümlerinden oluşuyor. Fakat her bölüm, birbirini tamamlamak üzere Müslümanca yaşamayı arzulayan insanların gelgitleriyle akıyor. Ve dünkü cemaatlerin sabır ve motiflerini, bugünün cemaatlerinin gerginlik ve hırslarını saf denecek şiir diliyle hissetmemizi sağlıyor. Daha doğrusu tasavvuf geleneğimizde var olan bazı değer ve kalıpları yeniden yoklatıyor.
 
Nazım Payam’ın Yalnızlık Risalesi, okurlarına, hayata sevk edilmeyen sevginin yerini dolduran ölçüsüzlük, güvensizlik ve şiddetli ihtirasın bizleri sürüklediği dipsiz boşlukta muhtaç olduğumuz sesin yankısını duyuruyor.
 
Kitabın İçindeki Şiirler
 
Yalnızlık Risalesi
Çağ / 11 • Kış Güneşi / 12 • Yitene Ağıt / 13 • Yapayalnız / 14 • Geceleyin Adressiz / 15 • Rüya / 16 • Serçe / 17 • Ömrün Senin Bir Ateşti / 18 • Kış Kaygısı / 19 • Hatırlamak Uzatıyor Ömrü / 20 • Eskisi Kalsın / 21 • Saat Kaç Şimdi / 22 • Kusurlu Sevmeler / 23 • Kuşku / 24 • Tövbe / 25 • Yüzleşme / 29
Ermişler Risalesi
Üzgünüm Leyla / 33 • Şiir / 36 • Semah / 37 • Makâlât / 38 • Ayin / 39 • Mesnevî / 40 • Vücut / 41 • Muhittin / 42 • Varidat / 43 • Hidayet / 45 • Nefs / 46 • İfşa / 47 • Vergi / 48 • Bayramlık / 49 • Bukağı / 50 • Nişan / 51 • Eşrefoğlu / 52 • Elazığlı Sadi / 53 • Söylenti / 54 • Yoldaş / 55 • Nasip / 56 • Niyet / 57 • Mış Mış / 58 • Kaygı / 59 • Açlık / 66 -70 • Kırdım Söz Putlarını / 71 • Kısık Sesimle / 71 • Ölüm / 74
Müjde Risalesi
Dua / 79 • Sessiz Kelime / 80 • İnsanca / 81 • Göz Aydınlığı / 82 • Hâl / 83 • Müjde / 84 • Türkçeli / 89 • Söyleşi / 90 • Parıltı / 91 • Düş / 92 • Turan / 93 • Devlet / 94
 
 
Kitaptaki Şiirlerden:
 
Çağ
 
Sanki asit dökülmüş sırına
Ayrıntı, ayar yok, merasim yok
Kalabalığın eriyen takılarından
Herkesçe paylaşılan ayna
 
Kış Güneşi
 
“Bir yerde bir şeyin bizden ötelerde
Olması rahatlık, bir iki gider geliriz
Sonra kesilir sular.”
Behçet Necatigil / Kesik’ten
 
Sevgi gelecek
Onu bekliyorum yok bir şey
 
Eski dost, çoktandır anarız kendisini
Özlem işte; yağan kar sessizliği
Yok bir şey
 
Durak izlerle doluyor beklemeli
Çıkar gelir
Sorup durma yok bir şey
 
Şu kadar yıl geçti aramızdan
Saklıyormuş çocuklara çizdiği resmi
Sanırım çizgilerden hatırlıyor çok şeyi
 
Yine sarılıp konuşacak
-Dünya bir eski oda, bak
biz yeni miyiz sanki
Uzatmasa bari yok bir şey
 
Yitene Ağıt
 
Korktuğum bir yalnızlık söz konusu
Kanatsız duruyor kelimeler ağzımda
 
Mesela, saçaklı sözlük
Hani zarfmış, sıfatmış
Yuvanın ferdi mi, değil artık
Ten yok, koku yok, vakitsiz sus pus
Her yanım uyumsuz ağırlık
 
İki kumru konuşuyoruz denizlikte
Nokta unutuluyor, harfler düşüyor
İyi de, sanki kirli çamaşır cümle
Değişiyor sepeti durmaksızın
İpe dizilen karanlık
 
Temsilen tutuyorum adımı ‘yanıt’ta
Bana ters gelen bir şey var aklımda
 
Yapayalnız
 
Küçülttün ya dünyayı
Doldu büyüyen deniz
 
Buydu, şuydu, oydu kıyıda
Kesilmiş odun gibi kaldı/ ama
Dinmedi uğultu, düzelmedi çarşı
 
Koptu, hiç kopmaz dediğin halat
Git git kimsesiz
 
Geceleyin Adressiz
 
Şimdi ölü mü savdık biz
Yoksa toprak mı savurduk adama
İşte dönüyoruz çarşıya mezarlıktan
Onu anlatan suskunlukla
 
İnsanın, ekmeğin, inancın
Her şeyin masrafsız olanını severdi
Kaç para tuttu bu defin işi acaba
 
Eve, evdeşine, şirketine
Sofrası kurulmuştur düşlerin
Elbet okşar payı olan
Ne düştüyse avucuna
 
Sahi, bir ölü can ne yapar parasız
Nasıl öder sabah çayını bu kış günü
İnadı da yetmez ki
Bunca yük onca sorgu arasında
 
Yanağından dişlenmiş bebeydi
Kefensiz gördüğümde
Sarılıp ağlasaydım keşke
 
Rüya
 
Batmanlısın
Ama Çorlu’dan gelmişsin Elazığ’a
Yağmurdan yağıştan olacak
Atkın ıslak
 
Herkesten ayrı
Bırakıyoruz onu aynanın önüne
Aramızda sımsıcak bir kelime
“Hoş geldin”
 
Hani şiir dinletisi yapmıştık ya
İniyoruz o sahneye
Çürük Elma’yı okuyacaksın
Salon boş
 
Tahta döşeme olmasa
Her yandan sessizlik akacak
 
Serçe
 
Nurettin Durman’a
 
Ne gurbet bildin, ne sıla
Taktın yüzüne ışığı
Sabah ‘istasyon güneşi’
Gece yıldız oldun, aktın
 
Su hangi inanca dursa
Atlası alnına sardın
Açıldı serin yeşil
Sudan serçeydi kalbin
 
Düştün mısra peşine
Şairliğe heveslendin
Büyüttün içindeki evi
Kendini toprağa benzettin
 
Toprak neyi kabul etmez ki
Herkese hısım akraba
Tutar aşk, eser şiir/ sonra
Karbon kâğıdıdır dünya
 
Ömrün Senin Bir Ateşti
 
Beşir Ayvazoğlu’na…
 
Hüzün göğünde güneşti
Sen de yalnızlık giyindin
Erittin derin beyazı
Ömrün senin bir ateşti
 
Yürek serdiğin sancıya
Yanık yüzündü elediğin
Kaldın bir günün sonuna
Ömrün senin bir ateşti
Külden bir ünlem gibi
Siyahtan seçtin şiiri
Yarana rüzgâr dağladın
Ömrün senin bir ateşti
 
Özleme ses olacaktın
Ayrılık sessizi oldun
Bıraktın kendini güze
“Ruhum acısından bunu bildi”
Ömrün senin bir ateşti
 
Nazım Payam; 1955 yılında Elazığ’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini aynı ilde tamamladı. Balıkesir Necati Bey Eğitim Enstitüsü Türkçe ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Yurdun çeşitli yörelerinde öğretmenlik yaptı.
 
Türk Dili, Kültür Dünyası, Dergâh Ay Vakti, Türk Edebiyatı benzeri kültür-sanat-edebiyat dergilerinde şiir, deneme ve eleştirileri yayımlandı. 2013 yılında Ses ve Yaz isimli eseri Türkiye Yazarlar Birliği ve ESKADER tarafından yılın deneme kitabı olarak ödüllendirildi.
 
1999’dan beri Elazığ’da yayın hayatını sürdüren sanat-edebiyat dergisi “Bizim Külliye”nin genel yayın yönetmenidir.
 
Yayınlanmış eserleri: Sonrası Güldür Açar (şiir), Ben Kendimi Dağ Bilirim (şiir), Şehrin Eylül Tarafı (deneme), Ses ve Yaz (deneme), Ateş Islağı, (şiir), Sılası Türkçe (deneme).
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir