Kırgınlık Kapısı

MÜŞTEHİR-KARAKAYA-2

MÜŞTEHİR KARAKAYA
Kırgınlık Kapısı
 
bağışlayınız sevgili zühre yıldızı
bir üçüncü yüzüm
ibresini şaşırmış bozuk bir saat
vakti yudumlayamaz her fani gibi
şaşırdığın uykusuzluk
ölüm saati değil
yorulup düşerse bu kızgınlığın
sinsi silahlı bir kabahatin
yakıp durmasıdır neyse o
kavurucu füzyonu bir tenin
kördür elemi
isyanı sağır
 
durduğum yerde durursan
annesini arayan bir şair bulursun
oysa ki kendini çamura atan
nehri bir cilvebaz oyunun kurbanı
firariyim, gözlerim yerlere aksın
umut ettiğim her bela
hasretliğin tufanıdır yarım bırakılmış
 
ipleri koparırsan kalbi çok acır
düştüğü her kuyu sessiz
vurursan tam vur
gönder yokluk kapısına ölüm burcuna
kırgınlık kapısında
bırakma yaralı yoksa
fermanı boynunda asılı gibi mahkum
 
içinde kan akan bir nehir var
anlamasan da boşver
kendini düşürmenin alametini
belki yoldan geçen bir efsanesin sen
belki düşünde kuş uçurdular tenine
sebepsiz değil tetiğe dokunan el
seni bizar seni dargın
şaşırmış biraz seni
belli ki öyküne sardığın bir yumak teli
pişmanlığın gadrine uğratır
 
ben hep kırgınlıkların
kürek mahkumu diye
tozlu yollara yamalı ellerle sürüldüm
kilitlersen kapını
kesilir bu lâl dilim
 
 
16 mayıs 2012, saat sıfırbeş
 
-bir yanlışın kırk dili varmış,
bir doğru anahtar onu açamamış.
derler ki, kızgın bir demirle dağlamışlar
ancak elli iki günde dağılmış-
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir