Hece Taşları Dergisinin 67. Sayısı

Hece Taşları Dergisinin 67. SayısıHece Şiirleriyle
Dolu Dolu
 
Hece Taşları
Dergisinin
67. Sayısı Çıktı
 
Tayyib Atmaca’nın Genel Yayın Yönetmenliğindeki yine hece şiirleriyle dolu dolu olan Hece Taşları dergisinin 67. sayısı çıktı
 
Bu sayıda şiirleriyle, yazılarıyla yer alan isimler:
 
Tayyib Atmaca, Metin Özarslan, Avni Doğan, Arif Ay, Mücahit Şahin, Mustafa Sade, Hakan Hadi Kadıoğlu, Səxavət İzzəti Əndəlib, Ali Kemal Mutlu, Ertuğrul Çoban, Metin Mert, Âşık Cemal Divani, İrfan Görkaş, Lütfü Şehsuvaroğlu, Mehmet Osmanoğlu, Yasin Mortaş,
 
“Hece Taşları” dergisinin 67. sayısında yer alan Tayyib Atmaca’nın “Biz Bize Biz Gibi Batar Dururuzyazısını ve Avni Doğan’ın “Düşer” şiirini tadımlık olarak alıntıladık, aşağıda okuyabilirsiniz.
 
TAYYİB ATMACA
Biz Bize Biz Gibi Batar Dururuz
 
Ben beni ararım bende bulamam, nereye kayboldum bir gören var mı, daha dün gönlümün kuz bahçesinde, bir ağacın gölgesine oturup, bir türküden bir türküye geçiyor, efkâr soluyordum gam çekiyordum, hatıralar albümüne bakıyor, kim yerinde kalmış kim kime gitmiş, kim kimin sırtına hançer saplamış, kim kime gidiyor kimden geliyor, kimsesizler kimsesini bilenler, böyle birden bire nasıl oldu da, kendini kaybetti insan içinde, kelimeler dokunmuyor kalbime, hangi yana dönsem korkum çoğalır, ben beni ararım bende bulamam.
 
Sen senden uzağı göremiyorsun, dışından içine nasıl gömüldün, kaba ardıç ağacı bir tabuttan, uzun yola hüküm giymek istersin, yalnız aradığın eline geçmez, eline geçenler gönlüne uymaz, gönlünden geçene sen uzaktasın, el sallar durursun kendi kendine, gölgene basarak gezdiğin kadar, bir kere nefsini çiğneyemedin, burnunun ucunda benin büyüdü, baktığın aynada başkası güldü, sen bıyık altında sırıttın durdun, tebessümün oldu yapma bir çiçek, sağın solun gül bahçesi belledin, dikenlerden bir çit ördün kendine, sen senden uzağı göremiyorsun.
 
O başka bir dünya arar durmadan, yerin üzerinde bir başka yerde, bir başka dünyayı bulan olmadı, aradığı dünya içinde saklı, bunu diyenlere kulak asmadı, konuşurken sesi kendine döndü, herkes kendisini dinliyor sandı, yürürken burnuyla buluta çarptı, yer kayarak gitti ayaklarından, uzaklara uçtu gönül turnası, yakınları göz ucuyla izledi, nefsin yoldaş etti gayrıyı köle, her seferde galip dönme düşüyle, sözü kılıç gibi savurdu durdu, her darbede kesti kendi kendini, canına düşecek ateşten korkup, o başka bir dünya arar durmadan.
 
Biz bize biz gibi batar dururuz, ha bire kaçarız birbirimizden aramızda dikenli tel örgüler, ben sana gidemem sen gelemezsin, onlar ile zaten işimiz olmaz, biz bize biz deriz onlar çuvaldız, arada bir kıyık diyenler de var, herkes herkes ile kuzu sarması, içi boş sözlerle sohbet ederler, besmelesiz kurularlar sofraya, ne karınları doyar ne de gözleri, elleri uzanmaz hamd makamına, kafdağında yazın kayak yaparlar, düşlerinde yem atarlar ankaya, birbirine ayna gibi bakarlar, yüzlerinde solar tebessümleri, bu gidişle yer tükenir arafta, biz bize biz gibi batar dururuz.
 
AVNİ DOĞAN
Düşer
 
Yorulur gökyüzü toprağa kan düşer
Bahçeler dağılır bağlara figan düşer
 
Solar gülleri bahçenin bülbüller susar
Güz gelir bir gece ansızın mihrican düşer
 
Toprağa sert basmaktan takati kalmayanlar
Bakarsın o an gelir toprağa yaman düşer
 
Bir ezan sadalanır gönül minaresinden
Gökte yıldızlar titrer kiliseden çan düşer
 
Zaman geçip giderken biz farkına varmadan
Kimine gül kokusu kimine ziyan düşer
 
Sevgilim ah sevgilim bir inayet eylesen
Şu zavallı yolcuya cennette mekân düşer
 
Bir kez dokunuverse kubbesine adalet
Zalimlerin kurduğu nice kahkeşan düşer
 
Karanlık dayanamaz minik bir muma bile
Gecenin ortasına ölümsüz bir tan düşer.
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir